Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Eğer ki bu seçim kampanyası döneminde başımıza bir iş gelirse, olabilir, benim bütün arkadaş ve yoldaşlarımdan özel bir ricamdır. Bu gemi limana götürülecek, sizlere emanettir, şu veya bu şekilde bu özgürlük gemisi limana ulaştırılacak. Bunu sizler başaracaksınız. Ben buna canı gönülden yürekten inanıyorum. Çünkü biz bir tek bir adam hareketi değiliz. Biz olsak da olmasak da bu partiyi kuranlar, emeğini, alın terini harcayanlar, dökenler elbetteki bu geminin nereye, nasıl götürüleceğini bilenlerdir.” dedi.

Demirtaş, Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na işaret ederek, "istihbarat yetkisi almış, özel ordusu var, gizli örtülü özel bütçesi var yani devletin içinde tek kişilik ayrı bir devlet kurmuş durumda. Çünkü seçim sonuçlarından şimdiden kaygılanmaya başladılar. Olaki iktidarı kaybederlerse parlamentoya bağlı olmayan, hesap vermeyen denetlenemeyecek bir liderlik dikta yönetimi oluşturmak istiyorlar, bugünden onun hazırlığını yapıyorlar." diye ifade etti.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin il başkanları toplantısına katıldı. Fiili olarak seçim kampanyasını başlattıklarını belirten Demirtaş, “Bugün seçim hazırlıklarını gözden geçireceğiz. Partimizin bir önceki genel seçimde seçime girmemiş olması nedeniyle resmi olarak maalesef sandık kurulunda bulunamıyoruz. Bu önemli bir haksızlık ve adaletsizlik yaratıyor ama biz bunu elbetteki başka yol ve yöntemle telafi edeceğiz. Her sandıkta yeteri kadar gözlemci ve müşahit bulundurarak bütün sandıkları her şeyden önce kendi öz gücümüzle demokratik olarak denetim altına alacağız. Çünkü bu iktidarın sıkıştığı her seçimde, yerel ve genel seçimde oy hırsızlığı yaptığına dair güçlü şaibeler ve iddialar var. bazı yerlerde seçim sonuçlarını doğrudan etkileyecek kadar seçime şaibeler katıldığına tanıklık ettik. Öncelikli görevimiz, bütün sandıklarda HDP adına en az 1 kişinin, 2 kişinin, 3 kişinin müşahit gözlemci sıfatıyla oylarımızı koruyacak, sadece bizim oylarımızı değil diğer partilerin oylarını da koruyacak demokratik bir tutum içerisinde olmamız gerekiyor.” diye konuştu.

"BİR SEÇİM YARIŞIDIR, SAVAŞA GİRMİYORUZ, DÜŞMANLARIMIZLA ÇATIŞMIYORUZ, ORTADA DÜŞMAN YOKTUR"

Seçim kampanyası süresince olası provokasyon ve girişimlere karşı son derece duyarlı olmak zorunda olunduğunu belirten Demirtaş, şunları ifade etti: “Yakın zamanda birkaç şehirde ne tür provokasyon girişimlerinin hazırlıklarının yapıldığını herhalde sizler de izlediniz, gözlemlediniz. İktidar oy kaybı yaşadıkça koltuğun ve saltanatın elden gitme ihtimali güçlendikçe her türlü çılgınlığı yapabilirler. İnanın ki ülkenin barışı, demokrasisi asla umurlarında değil ve olmayacak, bu nedenle sizlere çok büyük görev ve işler düşüyor. Ne yaparlarsa yapsınlar ne tür provokatif girişimlerde bulunurlarsa bulunsunlar son derece sağduyulu davranmalıyız. Bütün parti kadrolarımızın, çalışanlarımızın, sempatizanlarımızın ve genç arkadaşlarımızın özellikle bu konularda her zamankinden daha fazla dikkatli, hassas, duyarlı davranmaları gerekir. Seçim yaklaştıkça bu tür oyun ve tezgahlar her yerde Karadeniz’den Trakya’ya kadar, Doğu Güneydoğu’dan İçanadolu ve Ege’ye kadar her yerde sahneye sürülebilir. Bir defa şunu asla unutmayacağız biz bir seçim yarışına giriyoruz. Demokratik ve eşit bir yarış olmadığının farkındayız ama yine de nihayetinde bir seçim yarışıdır, savaşa girmiyoruz. Düşmanlarımızla çatışmıyoruz. Ortada düşman yoktur bu şekilde algı yaratmaya çalışacaklar siyasi partiler arası düşmanlık dilini kullanılarak düşmanca bir ortam ve düşmanlık hissinin yaygın olduğu bir ortam yaratmaya çalışacaklar bu konuda dikkatli ve duyarlı olmamız lazım hiçbir partinin çalışanı adayı hiçbir partinin oy vereni ve sempatizanı düşman değildir bizim açımızdan siyasi rakiptir o kadar onun dışında asla bir bakış açımız olamaz.”

"BİZ BU ÜLKENİN CUMHURBAŞKANI GİBİ SEVİYESİZ DEĞİLİZ"

7 Haziran’da sadıklara gidildiğinde, sadece Türkiye’de parti seçimi ve herhangi bir iktidar tercihi konusunda bir sonuç ortaya çıkarılmayacağını ifade eden Demirtaş, “Türkiye’ye yeni bir özgürlükçü anayasa, sivil bir anayasa ve halkların kimliğini, inancını, yaşam tarzını, emeği, çevreyi, kadını, insan haklarını esas alan yeni bir anayasa ile buluşacak, yoksa AKP’nin kafasındaki başbakanın da ilan ettiği gibi tek adam sistemi adına başkanlık sistemi dedikleri dikta rejimini mi onaylayacağız. İşte 7 Haziran’da bunun tercihi yapılacağı için görevimiz çok büyük, sorumluluğumuz omuzumuzdaki yük son derece ağırdır. Ama biz bunu üstesinden gelebilecek kadrolarız. Çok zorlu dönemlerden, mücadele dönemlerinden buralara geldik. Türkiye’nin en yeni ama en köklü mücadele partisiyiz. Bize kendi zihin dünyalarında kendi inanç dünyalarında sahte proje dışında hiçbir rol biçilmeyenler bu durumu anlayamıyorlar. Anlayamazlarda. Çünkü her zaman kendileri yapay projeler olarak inşa edildiler. Mevcut iktidar dahil olmaz üzere ondan önceki iktidarlar serada yetiştirilen naylon iktidarlar olarak Türkiye’yi yönettiler. Bir halk hareketinin ilk defa bu kadar cüretkar cesur bir şekilde ben iktidara talibim demesini hazmedemiyorlar. Olsa olsa bu da projedir diye düşünüyorlar çünkü kendileri hep öyle oldu. Geçmiş dönemlerde hep böyle oldu. Bir halk hareketinin, emek hareketinin, kadın hareketinin, çevre hareketinin iktidara talip olmasını içine sindiremiyorlar. Bunu o kadar öfke ile ifade ediyorlar ki, cumhurbaşkanından hükümet sözcülerine başbakana kadar küfürbaz takımı tayfası gibi sokak ağzıyla bizlere hakaret edercesine bizlere saldırıyorlar. Elbette aynı üslupla cevap vermeyeceğiz. Biz bu ülkenin cumhurbaşkanı gibi seviyesiz değiliz. Biz halk çocuğuyuz çok şükür halkın dili ile konuşmayı biliyoruz kimseye hakarette etmiyoruz etmedik etmeyeceğiz aynı üslupla kimseye cevap vermeyeceğiz.” şeklinde konuştu.

"ÇÖZÜM SÜRECİ İLE İLGİLİ HANGİ ADIMI ATTINIZ BİZ ENGEL OLDUK?"

“Ben sayın Davutoğlu’na sormak istiyorum; çözüm süreci ile ilgili hangi adımı attınız biz engel olduk, bir tane örnek verin. Hangi demokrasi paketini getirdiniz biz engel olduk. Çözüm adımı ile ilgili parlamentoda ne yaptınız da biz engel olduk.” diyen Demirtaş, “Engel olduğumuz şeyi söyleyelim. Güvenlik yasasını getirdiniz, çözüm sürecini sabote edecek en kritik hamleyi yaptınız biz ona engel olmaya çalıştık. Eğer bu çözüm sürecine engel olmaksa kusura bakmayın bütün bu tutumu ilkesel ve ahlaki olarak siyasi olarak sürdürmeye devam edeceğiz. Şunu diyorsanız; başınızdaki patron saraydaki patron biz onu eleştirdiğimizde kızıyor, öfkeleniyor çözüm sürecini donduruyorsa o sizin sorununuzdur. Patronunuzdan bu kadar korkmayacaktınız. Ne yapalım. O sizin patronunuz bizim değil. Sizin genel başkanınız bizim değil. Aman diyorlar sayın Erdoğan’ı eleştirmeyin, öfkeleniyor öfkelenince çözüm süreci anında duruveriyor. Atılması gereken bütün adımlarda geri plana itiliyor. Düşünün ki bir ülkenin barışı bir tek insanın bir tek adamın psikolojisine ve ruh haline bağlı durumuna gelmiş. Vay halimize. Yani senin benim kardeşim bu anaların evladı ölmeyecekse eğer başbakanın değil cumhurbaşkanının değil bizlerin ortak kararı ile olmalı. Barış olacaksa bizlerin ortak sahiplenmesiyle olmalı. Ama artık öyle olmuyor. Evlatlarınızın ölüp ölmeyeceğine cumhurbaşkanının psikolojik durumu karar veriyor ruh hali karar veriyor yani barış onun psikolojisine bağlı biz böyle yaptık diye psikolojisini bozduk diye süreci engellemiş oldu. Bu kadar basit, ciddiyetsiz, lakayt bir tutumla bu ülke yönetilemez çözüm süreci falan ilerleyemez.” ifadelerini kullandı.

"DEVLETİN İÇİNDE TEK KİŞİLİK AYRI BİR DEVLET KURMUŞ DURUMDA"

“Sarayın istihbarat yetkisi almış, özel ordusu var, gizli örtülü özel bütçesi var yani devletin içinde tek kişilik ayrı bir devlet kurmuş durumda.” diyen Demirtaş, şöyle devam etti: “Çünkü seçim sonuçlarından şimdiden kaygılanmaya başladılar. Olaki iktidarı kaybederlerse parlamentoya bağlı olmayan, hesap vermeyen denetlenemeyecek bir liderlik dikta yönetimi oluşturmak istiyorlar, bugünden onun hazırlığını yapıyorlar. Güvenlik yasası bunun özel yasası idi. Örtülü ödenek özel bütçesidir, istihbarat yetkisi ve kurduğu özel ordu onu koruyacak özel güvenlik birimidir yani özel devlet. Şu anda kendi özerkliğini ilan etmiş durumda. Bu devlet içinde özerk bir yapı olarak orada Yenimahalle’de bir sarayda yaşıyor. Kendisini eleştirdiğimiz zaman da sen misin eleştiren deyip hakaretler yağdırıyor, tetikçisi olan para ile tuttukları gazeteciler akşamları televizyonlarda, gündüz köşelerinde bizlere saldırarak hakaret ve tehditler yağdırarak geri adım attırmaya çalışıyorlar. Eğer ki bu seçim kampanyası döneminde başımıza bir iş gelirse olabilir benim bütün arkadaş ve yoldaşlarımdan özel bir ricamdır. Bu gemi limana götürülecek sizlere emanettir şu veya bu şekilde bu özgürlük gemisi limana ulaştırılacak. Bunu sizler başaracaksınız. Ben buna canı gönülden yürekten inanıyorum. Çünkü biz bir tek bir adam hareketi değiliz. Biz olsak da olmasak da bu partiyi kuranlar emeğini alın terini harcayanlar dökenler elbetteki bu geminin nereye nasıl götürüleceğini bilenlerdir. Biz de çok şükür ki, tek adamlık sistemi yok olmayacakta. Böyle bir parti değiliz. O yüzden benimle uğraşmaları asla canınızı sıkmasın çünkü bizde tek adam yok yüzbinlerce kadın ve erkek var. Hangi birinizle uğraşacaklar hangi birinizi yok etmeye çalışacaklarki. Tek biriniz kalsanız tek bir genç arkadaşımız da kalsa bu partiyi başarıya götürecek kararlılığa ve inanca sahiptir bizle uğraşmaları asla ve asla moralinizi bozmamalı bunların seviyesizliği bunların kendi çaplarını gösteriyor. Seçim kampanyasında bunlarla uğraşacak halimiz yok. İşimize gücümüze bakacağız, Türkiye halklarına verilmiş sözümüz var.”