HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı Don Kişot'a, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu ise Sanço Panço'ya benzetti. Demirtaş, "HDP, Robin Hood hareketirdir. Biz zenginden alıp fakire veren hareket olacağız." dedi.

'ONLAR SARAYDA, HALK GECEKONDUDA'

HDP'nin Muğla'da düzenlediği mitingde, Demirtaş'ın hedefinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu vardı. AK Parti iktidarının halka sırtını döndüğünü iddia eden Demirtaş, "Onlar sarayda otururken halk gecekonduda oturuyor. Ne sarayımız olsun ne de halkımız gecekonduda yaşasın diyeceğiz. HDP sizin emeğinizle büyüyor, ülkemizin iç barışının garantisi haline geliyor." şeklinde konuştu. Bu seçimin diğer seçimlere benzemediğini söyleyen Demirtaş, "Türkiye bir kırılma yaşayacak ama bu kırılmanın özgürlükten yana mı diktatörlükten yana mı olacağına karar vereceğiz. Bizler kendimizi inkâr etmeden, devletten korkmadan barış içinde yaşamak istiyorsak, bu gidişatı değiştirmek zorundayız. Devleti, vatandaşa hizmetkâr edecek bir yönetim anlayışı kurmalıyız. Bu ülkeyi birlikte var ettik, bunun kıymetini bilelim. Tarım yapılan ülkede işsizlik olmaz. Tarım toprak işliyorsa o ülkede açlık olmaz. İşsizlik olmazsa, açlık olmazsa ucuz işçi bulunamaz. İşsiz yaratacaksanız ki büyük fabrikaların kapısında iş için sıraya girmiş milyonlar olsun. Bunlar bilinçli politikalardır." ifadelerini kullandı.

Eş Genel Başkan Demirtaş, ülkede tarımın bilerek bitirildiğini ileri sürerek, "Çünkü tarım varsa o ülkede işsizlik olmaz. Toprak işliyorsa o ülkede açlık olmaz. Dışarıda çok işsiz olsun ki onlar da daha ucuza eleman çalıştırsın istiyorlar. Sizin aç ve işsiz olmanız lazım ki onlar iktidarda kalabilsin. Muğla'nın güzelim kıyıları, koyları imara açılıyor. Büyümeyi böyle bir şey zannediyorlar. Modernleşme adı altında oraları katlediyorlar. Bunun adı, modernleşme adı altında kültürün yok edilmesidir. Bir ülkede tarım olmazsa türkü olmaz, şiir olmaz, ancak üreten toprakların medeniyeti ve tarihi olur. Bunları değiştirmek için sağ değil, sol pencereden bakmanız lazım. Eğer ülkenin yönetiminde köklü bir demokrasi kurulamazsa hiçbirimiz mutlu olamaz, kendimizi güvende hissedemeyiz. Komşusunun kimliğine bakmadan, inancını sorgulamadan, evrensel ilkelerde buluşarak toplumsal barış kurabiliriz. HDP, işte o misyonun parti adıdır. Meydan meydan dolaşıp bizi birbirimize düşürmeye çalışmalarına rağmen biz bunu başaracağız. Bu partiyi sizler kurdunuz, sorunların çözümünü de tabii ki en iyi sizler bileceksiniz. Çiftçinin kaderi bırak kâr etmeyi, zarar etmeden sezonu kapatmak için çalışmak değildir. Türkiye'nin her köşesinde, her ürünü yetiştirebilirsiniz. Yediğimiz etin, sebzenin yarısı yurtdışından geliyor. Mercimek Kanada'dan, et Avustralya'dan getiriliyor. Bunların tamamı yanlış değil, bilinçli politikadan kaynaklanıyor. Biz zenginden alıp fakire veren hareket olacağız. Cumhurbaşkanı ile Başbakan, Don Kişot ile Sanço Panço. Biz gerçekçi, halktan, ezilenden yana bir hareket olarak iktidara yürürken kibirli, burnu büyük olmayacağız. Küçük dağları biz yarattık gibi kasıntı kasıntı ortada dolanmayacağız." dedi.

Yüzde 10 barajının HDP'nin değil, Türkiye'nin önünde bir engel olduğunu savunan Demirtaş, "El verin, bu barajı hep birlikte yıkalım ve güzel günlerin kapısını açalım. Ne kadar parti varsa mutlaka Meclis'te olsun. Orada birlikte çalışıp çabalayalım. Kavga, mücadele olacaksa orada olsun ve biz hep birlikte Türkiye için en iyisi hangisiyse onu yapalım. Başbakan ve Cumhurbaşkanı, bu ülkenin başına verilmiş şaka gibi. Bir iktidar adalet duygusunu unutmuşsa ve o ülkede yaşayan toplum kaygılanmaya başladıysa birinin frene basması lazım. Biz freni patlayan ve yokuş aşağı giden bir kamyonu durdurmaya çalışıyoruz. Madem biz barajın altındayız, o zaman devletin bütün imkanlarıyla niye bize bu kadar saldırıyorsunuz? Onlar da çok iyi biliyorlar ki iktidardaki son günlerini yaşıyorlar. Bunu hakettiler. Yol yapman, havaalanı yapman ülkeye faydadır ama bunu yaptın diye halkın ruhunu teslim almaya hakkın yok. Bunları yaptın diye ülkenin başına bela olmaya hakkın yok." dedi.