Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, uzun süreden beri İmralı'daki görüşmelerin şeffaf olmasını savunduğunu belirterek, "Şimdi çağrı yapıyorum İmralı’da ne konuşmuşuz, ne tartışmışız, resmi devlet tutanaklarından açıklayalım. Kim neyin sözünü vermiş, kim İmralı'da geri adım atmış, kim dürüst davranmış açıklayalım." dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Van'da Musa Anter Barış Parkı'nda partisince düzenlenen Barış Mitingi'nde vatandaşlara seslendi. Demirtaş; bunlar demokrasiden, barıştan anlamaz diyenlerin, seçim kampanyası boyunca Anayasa'yı ihlal ettiğini, yasaları ayaklar altına aldıklarını, seçim adaletini, Yüksek Seçim Kurulu'nun kararlarını çiğnediklerini, devletin, Cumhurbaşkanlığın bütün imkanlarıyla kendilerine karşı bir seçim kampanyası yürüttüklerini söyledi.

'PROVOKASYONA GELMEYECEĞİZ DEDİK, ÇIKTIK KARDEŞLİK MESAJLARI VERDİK'

Kullanılan medya kanallarıyla partilerinin Türkiye halkları nezdinde itibarsızlaştırılmaya çalışıldığına işaret eden Demirtaş, şöyle devam etti: "Adana’da, Mersin’de il binalarımızı havaya uçurmaya çalıştılar. 176 yerde parti binalarımıza, il, ilçe örgütlerimize saldırdılar. En son Diyarbakır mitinginde büyük bir katliam girişimi yaptılar. Biz ne yaptık bütün bunlara karşı; biz bu provokasyona gelmeyeceğiz dedik, bu ülkede çatışmaya, savaşa izin vermeyeceğiz dedik ve çıktık kardeşlik mesajları verdik.

O SALDIRILARA RAĞMEN SANDIKTAN BARIŞI ÇIKARDIK

Bugün HDP savaş istiyor diyenlere sesleniyorum; benim yoldaşlarım, arkadaşlarım, kardeşlerim gözümün önünde parçalanmış, yanmış cenazeleri miting alanından götürüldü, ben o görüntüleri bağrıma bastım, çıktım kardeşlik, barış mesajı verdim. Birinizin başına bu gelse, bütün ülkeyi kan revan yerine döndürürsünüz be alçaklar. Sizden daha büyük alçak var mı? Bundan daha büyük alçaklık var mı? O saldırılara rağmen sandıktan barışı çıkardık. Bu ülkede barış olacaksa böyle olacak dedik. Bütün renklerimiz, kimliklerimiz, inançlarımızla. Kürt, Türk demeden, Alevi, Sünni demeden, Arap demeden, Azeri, Terekeme demeden kardeş olacağız, özgürlüğü böyle sağlayacağız dedik ve sandıktan yüzde 13 gibi bir destek çıkardık. Bu saldırılara rağmen bunu başardık işte. Hazmedemedikleri budur. Çünkü şöyle düşündüler; biz bu kadar paraya, imkana rağmen bunları ezemediysek, bunlar sandıktan çıkmayı başardıysa tek yol kaldı diye düşündüler; savaş. Yüzde 13 almamızın bedeli olarak ülkede savaş ilan ettiler.

Günlerdir söylemlerine bir bakın. Ne diyor AKP sözcüleri; süreç niye bitti biliyor musunuz diyorlar, bunlar yüzde 13 aldı, o yüzden bitti. Bundan sonra sürecin filmini çekerler. Bunlar demedi mi, süreci bunlar bitirmedi mi? Dolmabahçe’deki masayı bunlar devirmedi mi? Dolmabahçe’de o fotoğraf yanlış diyen ben miyim? Ülkenin Cumhurbaşkanı. Taraflar yoktur, Kürt sorunu bitmiştir, daha size ne verelim kardeşim diyen ben miyim? Yoksa ülkenin Cumhurbaşkanı mı? Bundan sonra görüşme olmayacak, kimse İmralı adasına gitmeyecek diyen ben miyim, Cumhurbaşkanı mi? Şimdi, HDP süreci nerede bitirmiş? HDP süreci nerede engellemiş?

'İMRALI’DA NE NE KONUŞMUŞUZ, NE TARTIŞMIŞIZ, RESMİ DEVLET TUTANAKLARINDAN AÇIKLAYALIM'

Utanmadan, sıkılmadan biri çıkmış diyor ki HDP’liler Öcalan’ı aldattılar, kandırdılar, o nedenle bundan sonra HDP heyeti İmralı'ya gitmeyecek diyor. Peki, İmralı tutanakları yok mu? Devletin resmi tutanağı var, bizimkiler de var. Uzun süreden beri şunu savunuyorum; diyorum ki İmralı'daki görüşmeler şeffaf olmalı. Heyetimiz Sayın Öcalan'la ne görüşüyorsa, halkımız tamamını bilmeli, kamuoyu bilmeli, bunu biz savunuyoruz. Şimdi çağrı yapıyorum; İmralı’da ne ne konuşmuşuz, ne tartışmışız, resmi devlet tutanaklarından açıklayalım. Kim neyin sözünü vermiş, kim İmralı'da geri adım atmış, kim dürüst davranmış açıklayalım. Bunun gizlisi, saklısı olmaz, yok eğer tutanaklara güvenmiyorsanız, o halde bir gözlemci heyetle birlikte, vicdanına, aklına güvendiğimiz bir izleme kurulu ile birlikte devlet heyeti ve HDP heyeti İmralı'ya gitsinler. Orada açık açık tartışılsın. Bir bakalım kim kimi kandırmaya çalışmış."