Milli İttifak liderlerinden BBP eski Genel Başkanı Mustafa Destici, Twitter fenomeni Fuat Avni’nin 'aralarında ünlü gazeteciler, tanınmış savcılar ve polislerinde yer aldığı 200 kişilik gözaltı listesi oluşturulduğu' yönündeki iddiaları değerlendirdi. Destici, “Buradan uyarıyorum; basın özgürlüğüne hiç kimse dokunmamalı. İnşallah böyle bir şey olmaz. Hele seçim öncesi bu tamamen -zaten adaletsiz bir seçim ortamındayız- tamamen seçimi şaibe altında bırakır. Ve seçimin sonuçlarına da gölge düşürür.” dedi.

Milli İttifak liderleri Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Mustafa Kamalak ve Büyük Birlik Partisi (BBP) eski Genel Başkanı Mustafa Destici, Kuvay-i Milliye Meydanı’nda düzenlenen mitingde seçmenlere seslendi.

İlk konuşmayı yapan SP Lideri Kamalak, AK Parti Sözcüsü Beşir Atalay’ın, ‘Saadet Partisi Milli İttifak’ı kurmakla Erbakan’ın hatırasına ihanet etti.’ şeklindeki açıklamasını değerlendirdi. Kalabalığın yuhalaması üzerine buna izin vermeyen Kamalak, “Ben diyorum ki, yapma Beşir Hocam... Yakıştı mı sana? Eğer illa bir hain, illa bir ihanet arayacaksanız dönün de aynaya bakın demiyorum. Ama diyorum ki değerli Beşir Hocam, mutlaka bir hain bulacaksan başka yerlere ve başka kişilere bak diyorum. Çünkü bize göre asıl ihanet Türkiye’yi de bölecek olan haritası dahi hazırlamış olan Büyük Ortadoğu Projesi'ne (BOP) eş başkan olmaktır hainlik. Asıl ihanet, Kıbrıs Barış Harekatı’nı yaptığımız esnada bize yegâne destek veren dost ülke, kardeş ülkenin lideri, yiğit insan Kaddafi’yi linç etmek, onun ülkesini paramparça etmek için küresel emperyalizmin Fransız işgalcilerinin emrine 6 Türk savaş gemilerini vermektir. Asıl ihanet, Irak’ı daha kolay vursun diye ABD’ye yardım pusulası anlamına gelen malum tezkereyi Meclis’e sunmaktır. Asıl ihanet, kendi öz medeniyetimizi, kendi tarihimizi unutup Avrupa Birliği Bakanlığı kurmaktır. Asıl ihanet, kutsiyetpenahlarının kanatları altında uşaklık iddiasını anmaktır. Asıl ihanet, binlerce genç işsiz dolaşırken, bir lokma helal ekmek için can verirken 12 katrilyona saraylar yaptırmaktır. Başka nereden anlıyoruz korktuklarını? Havuz medyasından. Bu akşam televizyonlara dikkatlice bakın. Bu coşkudan, bu imandan bu heyecandan bir tek kare göremeyeceksiniz.” dedi.

Daha sonra sahneye çıkan Mustafa Destici, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun 'toplumsal uzlaşma' dediğini belirterek, “Toplumda uzlaşma adına ne bıraktınız? İktidarınızı korumak için, oy almak için milleti ayrıştırdınız, milleti kamplaştırdınız, milleti böldünüz. Milletin arasına fitne soktunuz şu mübarek Berat Kandili gününde bile. Bakın haram aylarda birbirine dokunulmaz. Mübarek günlerde insana zulüm edilmez. GDO soruşturması yaptı diye, kendi yandaşlarının mısır ithalindeki açığı yakaladı diye polislere sen Berat Kandili'nde operasyon yapıyorsun. Ve kılıfını da tırnak içinde ‘paralel’ gizliyorsun. Şimdi ne buldularsa buna yüklemeye çalışıyorlar. Tüm haksızlıkları, tüm adaletsizlikleri, tüm yanlışları geçmişte Ergenekon, Balyoz ve Kafes diye o kılıf adı altında yaptılar, bugün de tırnak içinde ‘paralel’ adı altında yapıyorlar.” şeklinde konuştu.

“Biz haksızlığı kim yaparsa yapsın, zulüm kime yapılırsa yapılsın ve kimden gelirse gelsin onun karşısındayız.” diyen Destici, “Biz mazlumun yanında, zalimin karşısında olduk, yine öyleyiz. 'Toplumsal uzlaşma' deniyor, 'demokrasi' deniyor ama özgür basın susturulmaya çalışılıyor. Özgür basına sürekli baskı ve müdahale ediliyor. İsteniyor ki bütün basın aynen yandaş medya gibi, aynen havuz medyası gibi, aynen TRT gibi iktidarın emrinde olsun, ne derse onu yapsın isteniyor. Buna karşı çıkanlara da her türlü baskı yapılıyor.” ifadelerini kullandı.

Fuat Avni’nin Twitter'dan 'aralarında ünlü gazeteciler, tanınmış savcılar ve polislerinde yer aldığı 200 kişilik gözaltı listesi oluşturulduğu' yönündeki iddiaları ile ilgili ise Mustafa Destici, şunları söyledi: “Bugün bir şayia dolaşıyor. Birkaç gün içinde basının çok önemli kalemlerine, yazarlarına, fikir adamlarına operasyon yapılacağı söyleniyor. Buradan uyarıyorum; basın özgürlüğüne hiç kimse dokunmamalı. Basın; ülkenin, devletin varlığını, milletin birliğini, vatandaşın birliğini zedelemedikten sonra asla ve kata demokrasi içinde görevini yapmalı. Türkiye’yi yönetenlere düşen basın özgürlüğünü garanti almaktır. Muhalif basını susturmak değil, muhalefetin önünü açmaktır. Demokrasi bunu gerektirir. Demokrasilerde iktidarlar muhalefetin önünü açarlar. Muhalefetin sesini ve eleştirilerini dinlerler. Ama şimdikiler istiyor ki muhalefet olmasın. Muhalif basın olmasın, özgür basın olmasın, muhalefet partileri olmasın. O zaman sizin bu istediğinizin şikâyet ettiğiniz tek parti iktidarından ne farkı var Allah aşkına? Hiçbir farkı yok. Ama iktidarlarını devam ettirme adına bunu istiyorlar. İnşallah böyle bir şey olmaz. Hele seçim öncesi bu tamamen -zaten adaletsiz bir seçim ortamındayız- tamamen seçimi şaibe altında bırakır. Ve seçimin sonuçlarına da gölge düşürür.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tarafsızlığını bir kenara bırakarak meydanlara indiğini hatırlatan Mustafa Destici, “Ettiği yemini hiçbir şekilde düşünmeden iktidar partisi adına meydanlara inmesi, oy istemesi, açılışlar adı altında mitingiler gerçekleştirmesi zaten kabul edilebilecek bir şey değildir. Sayın cumhurbaşkanı bunu yaparak kendisini de tartıya çıkarmış oldu. Halkın seçmiş olduğu cumhurbaşkanının kendi makamını ilk önce kendisinin saygı göstermesi lazım. Kendisine de öncelikle kendisinin saygı göstermesi lazım. Şimdi eğer iktidar partisi yüzde 50’nin altında oy alırsa sayın cumhurbaşkanının da meşruiyeti tartışılacaktır. Cumhurbaşkanının yenilenmesi elbette ki talep edilecektir. Haklı bir talep olarak gündeme gelecektir.” diye konuştu.

Konuşmasını ardından Milli İttifak’ın iki lideri de sahnede birlikte yemin etti. Daha sonra milletvekili adaylarıyla sahnede el ele halkı selamladı.