DSP Genel Başkanı Masum Türker, dünya yargı tarihinde, kararından dolayı hakim tutuklayan tek ülkenin Türkiye olduğunu söyledi. Türker, il milletvekili adaylarını tanıtmak için Denizli’ye geldi. Partisinin il başkanlığı binası yanındaki çay ocağında basın mensuplarıyla sohbet eden Türker, daha sonra basın toplantısı düzenledi.

AK Parti’nin, bugün suçladığı bütün kesimlerin desteği ile 2002 yılında birlikte olarak iktidara geldiğini söyleyen Türker, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tarikat ve cemaatlere tavrını, ilk defa 2004 yılında Cemaat'in fark ettiğini dile getirdi. Türker, “2004 yılında Milli Güvenlik Kurulu’nda sayın Tayyip Erdoğan, bu cemaatlerin suçlanmasına ilişkin 57. Hükümet'in, 'özgürlükleri engelliyorsunuz' diye sayın Bülent Ecevit’in tavır koyması sebebiyle imzalatılamayan ilk belgeyi imzaladılar. Bu belgeye göre Fethullah Gülen cemaati de suçluydu, Kadiri tarikatı da suçludur, Süleymancılar da suçlu, Nakşibendiler de suçludur. Yani kendilerini var edenler de suçlu. Bunu ilk fark eden, medyadaki konumu itibarıyla Fethullah Gülen cemaati oldu.” dedi.

‘CEMAAT DERSHANELERİNDE OKUYAN KÜRTLERİ DAĞA ÇIKARAMAYINCA KAPATMAYA KARAR VERDİLER’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, eski dönemde Cemaat'e tavrının öğrenilmesi üzerine, "Ya bunlar geçici, biz hakim olalım. Hele bir orduyu da kendi çeker hale getirelim, düzeltiriz." dediğini söyleyen Türker, şöyle konuştu: “2011’den sonra ilk tartışma, Davutoğlu’nun Fethullah Hoca’yı ziyaret ettiği eylül ayında başladı. Eylül ayında, 2013 yılında daha evvel Gezi dolayısıyla hafif biraz buruktular birbirlerine, Fethullah Hoca neden Gezi’den yana tavır koyuyor diye. Suriye dolayısıyla biraz ters düşmüşlerdi ama eylül ayında başta Cumhurbaşkanı'nın oğlu olmak üzere Tayyip Bey'e yakın olan cemaatlerin yurtları yeterince öğrenci alamadı. Kredi ve Yurtlar Kurumu, ilk defa yetkiyi genel müdürlükten bölgeye yaydı. Fethullah Gülen’in cemaatinin sahip olduğu ışıkevleri dolunca ilk defa Cumhurbaşkanı o zaman sesini yükseltti ama ilginçtir, sesini yükseltip Cemaat'e tavır alırken o arada Davutoğlu, Fethullah Hoca’yla görüşüyor, hem de karı koca gitmişler ziyarete. Derken dershaneler gündeme gelmeye başladı. Dershaneler aslında 2010 yılında gündeme geldi ama dışarıya sızdırılmadı, çünkü Oslo’da Abdullah Öcalan adına müzakere edenler, dershanelerin de kapatılmasını istediler Güneydoğu Anadolu’da. Niye istediler? Çünkü Cemaat dershanelerinde okuyan Kürtleri dağa çıkaramıyorlardı. 2013 yılında bu kavga başlayınca, bu arada İmralı’da yapılan görüşmede gündeme geliyor bu, ardından hemen dershanelerin kapatılması gündeme geldi.”

'ÖCALAN’IN ‘PARALEL DEVLET’ LAFI, BU SEFER BAŞBAKAN’IN AĞZINDAN ÇIKTI'

17 Aralık operasyonları üzerine Erdoğan’ın darmadağın hale geldiğini ve algı yöneticilerinin tavsiyesi üzerine ilk kez Öcalan’ın söylediği "paralel devlet" ifadesini kullandığını anlatan Masum Türker, şöyle devam etti: “Başbakanlık'ta büyük bir salonda, Türkiye’nin ileri gelen bütün algı yöneticileri toplandı, yani reklam ajansları yöneticileri. Bir toplantı yapıldı. Tayyip Bey, onlarla bir konuşma yapıp tek şey istedi: ‘Bu süreci tersine çevirecek yöntemi bulun bana.’ Akşamüstü ilk açıklama geldi, ‘Paralel bir devlet var ve darbeydi bu.’ diye. Bu paralel sözünü de algı yöneticileri nereden buldular? Tam bir yıl önce Abdullah Öcalan, yaptığı bir açıklamada Türkiye’de bir paralel devlet olduğunu söylemişti. Yani Abdullah Öcalan’ın ‘paralel devlet’ lafı, bu sefer Başbakan'ın ağzından çıktı ve Cemaat birdenbire hedefe alındı. 2013’ün 17 Aralık akşamından bu yana eskiden birisini suçlamak için söylenen, 'Sen komünistsin' lafının adı oldu paralelci.”

‘YARGI BASKI ALTINDA’

Şu anda dünya yargı tarihinde bir hakimin, verdiği karardan dolayı mahkum edildiği tek ülkenin Türkiye olduğunu söyleyen Türker, “Osmanlı döneminde kadılar bile yargılanmamıştır. Dünyanın hiçbir yerinde hakimler yargılanmamıştır ama maalesef Türkiye’de iki hakim, dört savcı yargı kararları nedeniyle suçlanmakta. Hakim katil olur, karısını öldürür, başkasını öldürür ya da rüşvet alır, ondan dolayı suçlayabilirsin. Nitekim yargılananlar var ama verdikleri kararlardan dolayı, hukuk sistemi yoluyla o kararın düzeltilmesi mümkünken o kararı veren kişileri yargılayan tek yer Türkiye’dir." açıklamasında bulundu.

Danıştay'ın 147. kuruluş yıldönümü törenine TRT ve Anadolu Ajansı dışında yayın kuruluşu alınmamasına da tepki gösteren Türker, şunları kaydetti: “En büyük baskıyı dün Danıştay’da gördük. İlk defa bir yargı merciinde akretidasyon uygulanıyor. Akretidasyonda yargıyı, yargı muhabirleri izler. Parlamento'yu parlamento muhabirleri izler. Her gazetenin orayı izleyen muhabiri var ama dün uygulanan akretidasyonla yargı muhabirlerinin de içeriye girmesi yasaklandı. Şu anda yargının bu hale gelmesiyle Türkiye, yurtdışında çok olumsuz bir şekilde değerlendiriliyor.”