Pak Eğitim İş Hukuk Müşaviri Avukat Mehmet Kasap, Türkiye'de 1 milyon 50 bin lise mezununun, dershanelerin kapanması durumunda Halk Eğitim Merkezleri'ne yönlendirilecek olmasını, "Bakanlık dikiş nakış kursu usta öğreticisine fizik kimya anlatabileceğine inanmamızı mı beklemektedir?" sözleriyle eleştirdi. Kasap, "Halk Eğitim Merkezleri, yaygın eğitim için kurgulandıkları ve daha çok dikiş nakış kursları gibi kurslar düzenledikleri için alt yapıları fizik-kimya anlatmaya müsait değildir." dedi.

Anayasa Mahkemesi’nde görülmekte olan dershanelerin kapatılmasına ilişkin davada Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ve Müsteşar Yusuf Tekin’in açıklamalarına yönelik tepkiler sürüyor. Geçen hafta görülen duruşmada Bakan Avcı’nın 1 milyon lise öğrencisine Halk Eğitim Merkezleri’nde eğitim vermenin mümkün olmadığını söylediği, Müsteşar Tekin’in ise kursların sadece bir ders verebileceklerine dair sözleri basına yansımıştı. Bakanlık da haberleri yalanlayan yazılı bir açıklama yapmıştı.

Cihan’a konuşan Pak Eğitim İş Hukuk Müşaviri Avukat Mehmet Kasap ise bakanlığın bir açıklama yaparak takviye ders boşluğunu kendi bünyelerinde Halk Eğitim Merkezleri'nde çözeceklerini anlatmaya çalışması konusunda bilgi verdi. Kasap, “Bu fikirleri sayın bakana kim veriyorsa bence sayın bakan o bürokratları tekrar gözden geçirmeli. 1 milyon lise mezununa Halk Eğitim Merkezleri eliyle dershanecilik yapılamayacağını sektörün temsilcileri çok iyi bilmektedir.” dedi.

BAKANLIK DİKİŞ NAKIŞ HOCASINDAN KİMYA DERSİ VERMESİNİ BEKLİYOR

Bugün Türkiye’de 950 adet Halk Eğitim Merkezi bulunduğunu kaydeden Kasap, “En iyi ihtimalle ortalama 4 dersliği olsa bu da toplam 4 bin derslik kapasitesi anlamına gelecektir. Halbuki 1 milyon 50 bin mezun öğrenciye kurs vermek için 52 bin dersliğe ihtiyaç vardır. Kaldı ki Halk Eğitim Merkezleri yaygın eğitim için kurgulandıkları ve daha çok dikiş nakış kursları gibi kurslar düzenledikleri için alt yapıları fizik-kimya anlatmaya müsait değildir. Kısaca bakanlık dikiş nakış kursu usta öğreticisine fizik kimya anlatabileceğine inanmamızı mı beklemektedir? Örgün eğitimde yaşadığımız sorunlara odaklanması gereken MEB niçin özel sektör eğitim yatırımcısının başarı ile yürüttüğü bir alanın yükünü üzerine almak istemektedir?” diye sordu.

Kasap, “MEB kendi alt yapısında ve eğitim kadrosunda ciddi eksiklikler varken, özel teşebbüsün açtığı binlerce eğitim kurumunu yasayla kapatarak eğitim araç gereçlerini hurdaya göndermekte, işini çok iyi yapan öğretmenleri de işsiz bırakmaktadır. Özde-Bir temsilcisinin de mahkemede anlattığı gibi bir dershane için yaklaşık 150-300 bin lira eğitim yatırımı yapılmaktadır. Bu yasayla bu eğitim yatırımları heba edilerek eskici pazarlarında satılmaya gönderilmektedir.” diye konuştu.

Son olarak Kasap, “Burada tartışmanın başından beri özellikle dershanelerin mağduriyeti üzerinde durulmakta, tartışma binalara indirgenmektedir. Fakat burada birçok insanı mağdur edecek bir düzenlemeyle karşı karşıyayız. Eylül ayından itibaren velilerimiz, öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz büyük problemlerle karşılaşacak, özellikle özel ders alma imkanı olmayan dar ve orta gelirli aileler büyük mağduriyetler yaşayacaktır.” ifadelerini kullandı.

Geçtiğimiz hafta Anayasa Mahkemesi’ndeki oturumda Bakan Avcı’ya ortaokul ve lise öğrencileri için takviye ders ihtiyacını okullarda akşam ve hafta sonu kurslarla karşılayacaklarını söylemesi üzerine lise mezunu olan öğrenciler için bu ihtiyacın nasıl karşılanacağı sorulmuştu. Bakanın ise bu ihtiyacı halk eğitim merkezlerinde verecekleri kurslarla karşılayacaklarını söylediği aktarılmıştı.

Bunun üzerine de Bakan’a bu durumda olan 1 milyon 55 bin öğrenci olduğu belirtilerek, Halk Eğitim Merkezleri’nin bu ihtiyacı karşılayıp karşılamayacağı sorulmuş, Bakan’ın ise “Tabi ki bizim bunların tamamına bu eğitimleri vermemiz söz konusu değil“ dediği kaydedilmişti.