Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, üç İngiliz kızın Türkiye'den geçerek terör örgütü IŞİD'e katılmasına ilişkin, üstü kapalı "DEAŞ denen örgüt kafa keserek, topluca insanları kurşuna dizerek, camileri türbeleri kütüphaneleri okulları yıkarak bir medeniyet katliamı gerçekleştirirken, onlar sadece örgüte katılan üç beş vatandaşlarının derdindeler." eleştirisinde bulundu. Erdoğan, "Esed, kendi halkından 350 bin kişiyi katlederken, bir ülkeyi bir tarihi yok ederken onlar hala BM Güvenlik Konseyi’ndeki dengeleri gözetmenin çabası içindeler." diyerek de BM Güvenlik Konseyi'nin değiştirilmesi gerektiğini savundu. Batı'ya "kendine gel" çağrısı yaptı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Genç Memur- Sen tarafından Ankara’da düzenlenen "100. Yılında Çanakkale Ruhu ve Gençlik" adlı özel programa katıldı. Burada bir konuşma yapan Erdoğan, Birleşmiş Milletler ve Uluslararası düzeni eleştirdi.

"EY BATI, KENDİNE GEL"

Erdoğan, konuya ilişkin ilk olarak "Bugün güya medeniyetin insan haklarının özgürlüklerin zirve yaptığı günümüz dünyasında çocukların kadınların yaşlıların masum sivilleri acımasızca katledilmesini üzüntüyle görüyoruz, duyuyoruz. İşte Suriye, işte Irak. İşte Mısır’da Esma’larımız şehit oldu. Bitmedi. Myanmar’da Ruanda’da bütün bunlar oldu. Somali’de bütün bunlar oldu. Dünya ne yapıyor? Dünya seyrediyor. Biz Suriye’den ve Irak’tan iki milyon insana ev sahipliği yaparken, tüm Avrupa’da 250 bin kişi var. Bizi de gördükleri zaman ne diyorlar: ‘Bütün bu yaptıklarını her türlü takdirin üzerindedir’ Ey Batı kendine gel kendine, bu bizim medeniyetimizin inancımızın gereğidir de onun için bunu yapıyoruz." ifadelerini kullandı.

Erdoğan, "Çünkü biz Çanakkale’de de aynı ruhla bunu yaptık. Savaşın da savaşmanın da bir şerefi bir haysiyeti bir ahlakı vardır. Bugün Suriye’de, Irak’ta bütün olanları görüyorsunuz. Libya’da Filistin’de Afrika’da Myanmar’da daha pekçok yerde yaşanan çatışmalarda maalesef bu asil duruşu göremiyoruz. Masum insanlar kadın çocuk yaşlı denmeden üzerlerine bombalar atılıyor. İsrail Gazze’de bu bombaları yağdırdı. O annesinin kucağında plajda babasının kucağında atılan bombalara yapacak hiçbir şeyi olmayan yavrunun nasıl sarıldığını anasına biliyoruz değil mi ve orada şehit oldu. Dünya bütün bunlara karı ne oldu? Sessiz. Uluslararası sularda Marmara gemimize nasıl saldırdıklarını gördük değil mi? Bütün bu olaylar ortada. Kafalarına kurşun sıkılarak, palalarla doğranarak askeri araçlarla üzerilerinden geçilerek insanlar katlediliyor." şeklinde konuştu.

DÜN TÜRKİYE'Yİ KANA BULAMAYA ÇALIŞTILAR

Ardından Türkiye’den örnek veren Erdoğan, “İşte ülkemizde, e şimdi soruyorum Diyarbakır’da 5 kat yükseklikte apartmandan atılarak üzerinden geçilen genç hakkında acaba onlar adına sokaklarda bulunanlar, o gençler bunu nasıl izah edecekler? Kalkıp da işte dün yine İstanbul’da, Türkiye’nin değişik yerlerinde her tarafı kan gölüne çevirmek isteyenler, acaba Yasin’le ilgili olan o tavırlarını neyle izah edecekler? Adil olmadıktan sonra hakkın ve hakikatin yanında yer almadıktan sonra hiçbir toplumun iflah etmesi mümkün değildir.” dedi.

ONLAR SADECE ÖRGÜTE KATILAN ÜÇ BEŞ VATANDAŞLARININ DERDİNDELER

Denizdeki balıktan gökteki kuşa topraktaki karıncaya kadar her konuda hassas olan modern vicdanın bu hadiseler karşısında adeta 3 maymunu oynadığını kaydeden Erdoğan, "Bu zulümleri ne görüyor, ne duyuyor ne konuşuyor. Ne zamana kadar? Taki işin ucu ateşin sıcaklığı kendisine dayanana kadar. O zaman da meseleye sadece kendi güvenliği kendi refahı açısından bakıyor ve yeni zulümlere yeni acılara sebebiyet verecek bir tavır içine giriyor. Suriye’den kaçan mültecilere Avrupa kapıları Amerika kapıları tam anlamıyla duvar. Kendi vatandaşlarının burnu kanadığında dünyayı ayağa kaldıranlar Akdeniz’in adeta bir mülteci mezarlığı haline dönüşmesine sessiz kalıyor. DEAŞ denen örgüt kafa keserek, topluca insanları kurşuna dizerek, camileri türbeleri kütüphaneleri okulları yıkarak bir medeniyet katliamı gerçekleştirirken, onlar sadece örgüte katılan üç beş vatandaşlarının derdindeler. Esed, kendi halkından 350 bin kişiyi katlederken bir ülkeyi bir tarihi yok ederken onlar hala BM Güvenlik Konseyi’ndeki dengeleri gözetmenin çabası içindeler." değerlendirmesini yaptı.

BM GÜNCELLENMELİ

Erdoğan, ardından BM Güvenlik Konseyi’nin değişmesi gerektiğini savundu: "Onun için diyorum ki ‘dünya beşten büyüktür’ Eğer BM Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri bu konuda samimiyseler Birleşmiş Milletler’in reforme edilmesini kabul etmeleri lazım. Artık Birinci Dünya Savaşı’nı yaşamıyoruz, o günün şartlarını yaşamıyoruz. İkinci Dünya Savaşı’nı yaşamıyoruz. Artık Birleşmiş Milletler’e bir güncelleme gerekiyor. Eğer samimiyseler, sadece Avrupa’nın sadece Asya’nın sadece Amerika’nın temsil edildiği bir BM Güvenlik Konseyi değil tüm dünyanın temsil edildiği bir BM Güvenlik Konseyi. Her dinin temsil edildiği bir BM Güvenlik Konseyi. Yok daimi üyeymiş, yok geçici üyeymiş, böyle bir mantık olmaz. Orada 15 ülke mi 20 ülke mi olur, belirlenir, ve hepsi de daimi olur, dönerli olur. İcabında bir yıl veya iki yıl görev yaparlar. dünyada BM Güvenlik Konseyi’nde görev yapmayan hiçbir ülke kalmazı. Sürekli dönerli. Adalet budur. Şu anda dünyanın kaderi 5 tane ülkenin elinde. Onların içinde bir ülkenin iki dudağı arasında. ‘Evet’ derse tamam ‘hayır’ derse olmuyor. Böyle bir adalet olabilir mi? Mısır’da hem de canlı yayında, tüm dünyanın gözü önünde, demokrasi talebinden başka suçu olmayan sivil halk kurşunlanarak öldürülürken, onlar bu masumların yanında değil darbecilerin katillerin yanında yer aldılar. Filistin’de Myanmar’da Türkistan’dan insanlar inançlarından dolayı zulme uğrayıp en vahşi şekilde öldürürken, modern vicdan kutup ayılarının azalan sayısına odaklanmış durumda. Yaptıkları bu. Bir tarafta kendisine karşı savaşmış kendisini öldürmek için oraya gelmiş olana merhametle muamele eden bir anlayış, öteki tarafta en acı manzaralar karşısında bile vicdan pusulası çalışmayan günümüz dünyası. Biz asla böyle olmadık, olmayacağız."