Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Diyanet İşleri Başkanı'na mercedes marka makam aracı tahsis edilmesi ile ilgili eleştirilere tepki göstererek, "Şimdi de Diyanet İşleri Başkanı'nın altıdaki arabaya taktılar. Ya 320 bin liralık araba. Bu onlar için kaynakmış. Ya bu makama o az bile. Başbakan'ımızla da görüşeceğim ayrıca; Vatikan'da Papa'ya uçak tahsis ediyorlar. Tarifeli uçaklarla seyahat etmiyor. Bizim de havuzumuz var. Başbakan'a da teklifini yapacağım. Biz de havuzumuzdan Diyanet İşleri Başkanı'mızı tarifeli uçaklarla yurt dışına gitmesini istemeyeceğiz. O da havuzdaki uçaklardan biriyle gidecek." dedi.

Erdoğan, Uşak'ta düzenlenen toplu açılış töreninde konuştu. Konuşmasında 27 Mayıs 1960 darbesine değinen Erdoğan, Adnan Menderes, Hasan Polatkan ile Fatin Rüştü Zorlu'yu darağacına gönderenlerin tek bir gayesi bulunduğunu söyledi. Erdoğan, şunları kaydetti: "Menderes ve iki arkadaşını darağacına gönderenler, bunu tek bir gaye için yaptılar. Menderes'in akıbetinin, bundan sonra gelecek siyasetçilere örnek olmasını istiyorlardı. Adnan Menderes, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu suçlu oldukları için değil, ibret-i alem olsun diye asıldılar. Bir daha hiçbir siyasetçi vesayet odakları ile mücadeleye giremesin, milletle devleti barıştırmanın gayreti içerisinde olmasın diye bunu yaptılar."

"Dikkat edin! Ne zaman bu milletin evlatları iradelerine sahip çıkmış, yönetimde hak iddia etmeye başlamışsa hemen birileri onlara 27 Mayıs'ı ve Menderes'in akıbetini hatırlatır." diyen Erdoğan, şöyle devam etti: "1961 yılından bugüne kadar bugüne kadar bunun onlarca örneğini gördük. Rahmetli Özal, Erbakan bunu yaşadılar, iliklerine kadar hissettiler. Biz de 40 yıllık siyasi hayatımız boyunca böyle tehditlere, aba altından sopa göstermelere maruz kaldık. Bugün de aynı şekilde birileri çıkıp üste resmimi koyuyor, altına da ne diyor; 'Yüzde 52 oyla idama mahkum oldu' diyor. Ondan sonra çeviriyor, 'Şok karar; Mursi yüzde 52 oy almasına rağmen idama mahkum oldu' diyor. Ondan sonra, hemen sosyal medyadan bunu çekip alıyor. Ondan sonra 'onu, bunu demedik' vesaire... Dürüst olun, dürüst! Elinizdeki yazılı ve görsel medyayla siz neyi ürküteceğinizi zannediyorsunuz? Bunların bizi tehditleri hikaye. Paralel örgütün militanı olan bir sözde savcı geçenlerde çıkmış; 'bunların yaptıkları Menderes'i geçti, sonları da onlar gibi olacak' diyor. 27 Mayıs sabahı 'Türk ordusu vazife başında' manşeti ile sevinç çığlıkları atan gazete de bizi Mursi'nin akıbetiyle tehdit ediyor. Önceki yıl Gezi olayları sırasında da bazı CHP milletvekilleri, marjinal gruplar bize benzer tehditlerde bulunmuşlardı. Devir, aktörler değişse de darbeci zihniyet değişmedi."

NYT'YE: ÜCRETLİ ŞARLATANLAR

New York Times'ı da eleştiren Erdoğan, şunları söyledi: "Bu gazetenin kritik dönemlerde Türkiye ile ilgili haberleri ilgili haberleri hep provokasyon kokar. Özal vefat ettiğinde Türkiye'nin 'kavgacı cumhurbaşkanı öldü' diyerek mutluluğunu saklamamıştı. Şimdi bu gazete işi, gücü bırakmış bizimle uğraşıyor. Bize karşı NATO ve Amerika'yı göreve çağırıyor. Ey New York Times; Gazze'de 16 gazeteci İsrail uçakları tarafından katledilirken ses çıkarmayan bir uluslararası basın kuruluşu olarak güya bize basın özgürlüğü dersi vereceksiniz öyle mi? Bunların hepsi de gözlerini milletin iradesine, yani sizlere dikmiş durumda; ama bunlar Türk milletinin, bu milletin o asil duruşunu bilmiyorlar. O kirli ittifaklara benim milletimin nasıl ders vereceğini anlayamıyorlar. Bu uğurda şarlatanlıklarına her gün yenilerini ekliyor ve üstelik bunu da köşelerinden bizzat duyuruyorlar. Bunlar ücretli şarlatanlar, vesayetin tetikçileri. Milletin evlatlarının iktidarda olmasına, sizlerin söz sahibi olmasına tahammül edemiyorlar."

Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Devlet içinde devlet; çıkmış bir paralel devlet. Devletin kurumlarına hülul ediyor. Yıllarca bunu din kisvesi altında yaptılar. Maalesef eğitim dediler öyle yaptılar. Ve bu adımları atmak suretiyle milletimizi aldattılar. Himmet, kurban, adak dediler ve bunları dahi alıp kirli emelleri için kullandılar. Ondan sonra da 99'da kaçıp Amerika'ya yerleştiler. Niye Amerika'ya yerleştin ya? Mekke'ye, Medine'ye gitseydin ya, hani sen hocaefendiydin ya, orada ne işin var? Oralara gitseydin. Şimdi bunların imamları hepsi kaçıp gidiyor. Hani ne demiştim, 'inlerine gireceğiz' demiştim. İnlerine girdik, şimdi kaçıyorlar. Ya imam mihrabı terk kaçar mı? İşte bunlar öyle imam. Bütün abileri hepsi kaçıyor. Siz kaçacaksınız, biz kovalayacağız. Bütün hukuk sistemi içinde bunların takipçisiyiz. Ve asla taviz vermeyeceğiz."

"Şimdi de Diyanet İşleri Başkanı'nın altıdaki arabaya taktılar." diyen Erdoğan, son olarak şunları söyledi: "Ya 320 bin liralık araba. Bu onlar için kaynakmış. Ya bu makama o az bile. Ve kendisine dedim ki; 'Şu anda Cumhurbaşkanlığı makamındaki kullanmakta olduğum zırhlı Mercedeslerden bir tanesini size tahsis edeceğim'. Ve tahsis ettim. Başbakan'ımızla da görüşeceğim ayrıca; Vatikan'da Papa'ya uçak tahsis ediyorlar. Tarifeli uçaklarla seyahat etmiyor. Bizim de havuzumuz var. Başbakana da teklifini yapacağım. Biz de havuzumuzdan Diyanet İşleri Başkanı'mızı tarifeli uçaklarla yurt dışına gitmesini istemeyeceğiz. O da havuzdaki uçaklardan biriyle gidecek. Çünkü bu makam sadece Türkiye'deki müslümanların değil, coğrafyadaki müslümanların itibarıdır. Ben diyorum ki; ehl-i secde, ehl-i kıble bu hassasiyeti göstermek durumundadır."