Eski Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Fetullahçı Terör Örgütü’nün 17, 25 Aralık’ta kendisini hedef alması ile ilgili, “10 Aralık gecesi TGRT’deki bir televizyon programında dershane konusu gündeme geldi. Ben de ‘Biz devlet olma hassasiyeti ile hareket ediyoruz, Türkiye’de dershaneye çocuğunu gönderebilen var, gönderemeyen var. Dershaneleri kapatma devletin şefkat göstergesidir. Biz devlet olma hassasiyetiyle devam ederken cemaat de cemaatliğini bilsin’ dedim. Ertesi gün 3 tane mesaj geldi bana” dedi.
Eski Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin açıklamalardan bulundu. Türkiye’nin Suriye politikasının en başından beridir insanların refahı ve huzuru olduğunu söyleyen Bağış, Suriye’de Esad rejiminin vatandaşları ile barışık olduğu dönemde Türkiye ile de barışık olduğunu söyledi.
Rusya’nın artık bir Orta Doğu ülkesi haline geldiğini belirten Bağış, “Bizim buradaki asıl amacımız bölgede huzur sağlamaksa, bu denklemde Suriye üzerinde en büyük yaptırım gücü olan ülkenin Rusya olduğu artık herkes tarafından kabul ediliyor. Biz kabul etsek de etmesek de artık Rusya Orta Doğu ülkelerinden birdir. Akdeniz’de üsleri olan, Suriye’de askeri üsleri olan ve Orta Doğu’da Akdeniz’de önemli bir askeri varlığı olan ülkerlerden biridir. Onlarla eşgüdümlü bir şekilde Haleb’e bir koridorla insani yardım sağlanması aynı Gazze’ye yaptığımız gibi, aynı Gürcistan’da bir felaket olduğunda oraya yaptığımız gibi Aynı Güney Amerika’daki felaketlerde yanı başlarındaki Amerikan Kızılhaç’ından önce Kızılay’ın olması gibi. Bu zaten Türkiye’nin duruşunun bir simgesidir, 3 milyonun üzerinde insanı barındıran başka bir ülke yok. Kendi nüfusunun yüzde 5’i kadar mülteciyi besleyen barındıran ve onlara da dünya standartlarının üzerinde ev sahipliği yapan yani Birleşmiş Milletlerin kamplarında günde ortalama 1 buçuk milyar harcanırken mültecilere bizim kamplarımızda 7 buçuk milyar harcanıyor” şeklinde konuştu.
“18 Temmuz’a kadar PKK’nın hiçbir eylemi yok”
Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile bölücü terör örgütü PKK arasındaki bağlantıyı açıklamak için rakamsal veriler ortaya koyan Bağış, “Fetullahçı Terör Örgütü, PKK bağlantısıyla ilgili de bir veriyi paylaşmak istiyorum. Rakamlar o kadar net ki 2 Temmuz, 6 Temmuz, 9 Temmuz, 10 Temmuz tarihlerinde PKK’nın saldırıları var. Bunlarda 9 asker şehit olmuş, 2 korucumuz, 4 sivil vatandaşımız şehit olmuş. Sonra bıçak gibi kesiliyor, 18 Temmuz’a kadar PKK’nın hiçbir eylemi yok. Bakıyorlar ki 15 Temmuz girişimi beklenen neticeyi vermedi. 19 Temmuz itibariyle yeniden başlıyorlar. Bunların ortak bir koordinasyon içinde hareket ettiği tarihler ve rakamlarla çok net ortada. Kimileri üst akıl diyor, kimileri aşağılık akıl diyor ama bir dış akıl olduğu kesin. Hem FETÖ’yü yöneten, hem PKK’yı yöneten ve bunları maşa gibi kullanan bir mekanizma olduğu çok net ortada” ifadelerini kullandı.
“Suriye sınırlarımız nasıl terörden arındırıldıysa aynısının Kuzey Irak’ta yapılması lazım”
Bağış, Suriye’nin kuzeyinde devam eden Fırat Kalkanı Operasyonu’nun Kuzey Irak için de uygulanması gerktiğine vurgu yaparak, “Geçmişte Türk Silahlı Kuvvetleri’ne atfedilen Uludere’deki olay gibi veya sivillerin bombalanması gibi onlarla kıyasladığımızda siz Suriye’nin sınırları içinde geniş kapsamlı bir operasyon yapıyorsunuz ve sivil halk bunu kutluyor, çocuklar şarkılar söylüyor… Hamt olsun ne bizde çok ciddi bir zayiat var, ne de sivil halktan bir kayıp var. DAEŞ birlikleri de kaçma yolunu seçmişler, darısı Kuzey Irak’a aynı Suriye sınırlarımıza nasıl bir temizlik yapılıp terörden arındırıldıysa aynısının Kuzey Irak’ta yapılması lazım. Bugüne kadar buna direnenlerin, ayak sürüyenlerin, üniformalı bürokrasinin arkasına saklanarak devletin zarar görmesine neden olanların da FETÖ bağlantıları tek tek ortaya çıkmaya başladı” değerlendirmelerinde bulundu.
PKK telsizlerinde 15 Temmuz günü ‘askere değil, polise saldırın’ şeklinde anonslar geçtiğine dair bir yazı okuduğunu söyleyen Bağış, bu durumun FETÖ, PKK bağlantısının bir ispatı olduğunu belirtti.
“Türkiye, DAEŞ’i destekliyormuş gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar”
Bağış, bazı dış güçlerin Türkiye’yi uluslararası yargı ününde teröre destek veriyormuş gibi göstermeye çalıştığının altını çizdiği konuşmasında, “Herkesin göz ardı ettiği başka bir konu var. Uzun bir süredir batı medyası ve onlarla çok iyi bir işbirliği kurmuş olan Fetullahçı Terör Örgütü’nün şarlatanları Türkiye’nin uluslararası teröre destek verdiği gibi bir iftirayı dillendirmeye çalışıyor. Bir yandan Türkiye 52 bin kişiyi listesine koymuş Türkiye’ye girmesini yasaklamış, on binlerce insanı tutuklamış, gözaltına almış, Türkiye’nin sınırlarını koruyup oraya terör örgütü mensubu göndermemek için bu kadar çaba ortaya koymuşken sanki Türkiye, DAEŞ’i destekliyormuş gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Bu da uluslararası baskıyı arttırmak Türkiye’yi zor durumda bırakmak için. Bu Fırat Kalkanı Operasyonu ile birlikte bütün bu denge çökmüştür. 17 Aralık darbe girişiminden evvel bunun hazırlıkları var. Türkiye’yi uluslararası terörü desteklemekle itham edecek bir Birleşmiş Milletler raporu hazırlatma çabaları o zamandan beri var. Türkmenlere insani yardım götüren kamyonların sanki DAEŞ’e silah götürdüğü yönünde bir operasyon yapılmaya kalkışıldı. Aslında bunların arkasındaki dış güçlerin ve dış aklın Türkiye’yi bir şekilde zayıflatabilmek için bir sonraki hamlesi uluslararası yargı eliyle Türkiye’ye saldırma kozunu da bu operasyon ellerinden almış oldu” ifadelerini kaydetti.
“Ergenekon, Balyoz operasyonlarındaki insanlar gibi canına kıyacak insanlar vardı”
Bağış, 17, 25 Aralık sürecinde büyük bir algı operasyonu yapıldığını ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayetli duruşu olmasaydı, pek çok kişinin kendisini anlatamayacağını söyledi. Bağış konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Öyle bir algı operasyonu yapmak istediler ki Türkiye’de sanki bir yolsuzluk varmış, onu da ilgili kimse görmemiş bir tek o savcılar ve polisler görmüş. Onlar muazzam bir operasyon yapmışlar ve Türkiye’de temizlik yapılacakmış gibi bir algı ortaya çıktı. O kadar adice gerek yerel medyanın, gerek küresel medyanın desteğiyle öyle acımasız bir itibar suikastıyla bizi baş başa bıraktılar ki; eğer Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmasaydı, o gün saldırılan insanlar siyasiler, bürokratlar kendilerini hiçbir zaman anlatamayacaktı. Aynı Ergenekon, Balyoz operasyonlarındaki insanlar gibi canına kıyacak insanlar vardı. Kendini izah edebilme şansı olamadığı için ve o iftiralarla yamak istemediği için yaşamına son verecek insanlar vardı. Ben birçoğuyla sohbet ettim bu konuda. 17 Aralık’ta Türkiye’nin son yüzyılın en ağır ekonomik krizini teğet geçmesini sağlayan İran’ın farklı ülkelerdeki ekonomik varlıklarının Türkiye’ye gelmesini sağlayan bir Halk Bankası girişimi hedeflendi. Yani Halk Bankası’nın Türkiye’ye sıcak para girmesi için yapmış olduğu çalışmalara son verilmek istendi. O Halk Bankası’nın çalışması ki; İran’a Türkiye, yılda 2 milyonun üzerinde mal satamazken 10 milyara çıkmıştı. Bu da bizim ticaret açığımızı kapatıp faizle borç almamıza mani oluyordu. Faiz lobisinin para kazanmasına engel olunuyordu. Halk Bankası’nın genel müdürü gözaltına alındı.”
“Bu ülkede Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir kişi terörist damgası ile yıllarca hapis yattı”
FETÖ’nün 50 yıldır işlediği suçların birer birer ortaya çıktını söyleyen Bağaş, “Bir kumpas kuruldu, yoksa Türkiye’de yolsuzlukla mücadele edilecekse CHP’li belediyelerden başlanmalı, neyin ne olduğunu bu ülkede herkes görüyor. Bizim alnımız ak, zaman bizi haklı çıkardı ama 50 yıldır bu ülkede FETÖ mağduru olmuş bürokratlar, askerler, işadamları, medya mensupları, araştırmacılar, öldürülen gazeteciler… Bunların günahları o kadar çok ki şimdi her şey teker teker ortaya çıkmaya başladı. Hrant Dik cinayetinin arkasından da bunlar çıkıyor, Gezi Parkı’nda çadırları yakanların da bunların talimatıyla olduğu ortaya çıkıyor. Düşürülen Rus uçağında da Türkiye’nin Rusya ile yakınlaşmasına bir takoz koyma için aldıkları talimatı yerine getirdikleri ortaya çıkıyor. Bu ülkede Genelkurmay Başkanlığı yapmış bir kişi terörle mücadeleye ömrünü vermiş adamlar terörist damgası ile yıllarca hapis yattı” diye konuştu.
“Onların Amerika’da talimat aldığı merkezlerin üstüne ulaşabilecek biriydim, onu kesmek istediler”
17, 25 Aralık operasyonlarında FETÖ’nün kendisini hedef alma sebeplerini de açıklayan Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Sayın Cumhurbaşkanımızın batıya açılan önemli köprülerinden biriydim. 17 yıl Amerika’da eğitim aldım. Onların Amerika’da talimat aldığı merkezlerin üstüne ulaşabilecek biriydim, onu kesmek istediler. Kurucusu olmakla onur duyduğum Avrupa Birliği Bankalığı’ndan şu ana kadar 16 kişi görevden uzaklaştırıldı. Onların birçoğu da üst makamdan bize gönderilen elemanlar ve birçoğu da benim görevimden sonra ayrılmak zorunda kalanlar. Bunların o dönemki bir takım düşünce kurulularıyla gönderdikleri adamlara üst makam verme taleplerine hep direndim. Sayın Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ gözaltına alındıktan sonra kendisinin avukatı ile 5, 6 kez bir araya geldim. Ona yapılan haksızlık nasıl kaldırılabilir diye bazı çabalarım oldu. O yüzden de omların şiddetine maruz kaldım. 10 Aralık gecesi TGRT’deki bir televizyon programında dershane konusu gündeme geldi. Ben de ‘Biz devlet olma hassasiyeti ile hareket ediyoruz, Türkiye’de dershaneye çocuğunu gönderebilen var, gönderemeyen var. Dershaneleri kapatma devletin şefkat göstergesidir. Biz devlet olma hassasiyetiyle devam ederken cemaat de cemaatliğini bilsin’ dedim. Ertesi gün 3 tane mesaj geldi bana. Birisi Ekrem Dumanlı denen kaçaktan, birisi Mustafa Ünal’dan, birisi de Hidayet Karaca adına yazdığını belirten Abdullah Abdülkadiroğlu’ndan bu saydığım isimlerin hepsi şu anda ya gözaltında ya da kaçak. ‘Biz seni farklı bilirdik, bundan sonra biz de sana ona göre tavır alırız’ demeye getirdiler. Omun akabinde de 17 Aralık’ta dosyaya bir şekilde ekleme çabasına girmişler. 17 Aralık’ta gözaltına aldıkları şahıslara yaptıkları sorguda yüzlerce sayfalık soru var, benle ilgili olan çeyrek sayfayı geçmiyor. Onu tutturamayınca 30 Mart seçimlerine giderken bir gazeteci ilke yaptığımız telefon görüşmesini kesip biçip montajlayıp, farklı bir algı yaratıp sanki beni Kur’an-ı Kerim’e hakaret ediyormuşum gibi bir intiba yaratmaya kalktılar.”
“İyi ki 17 Aralık olmuş, keşke 2013’ten 2016’ya kadar daha da fazla önlem alınsaydı”
Bağış, “Belki 17 Aralık’ta biz mağdur olduk ama 17 Aralık’ta biz o ilk cephe o mağduriyeti yaşamasaydık 15 Temmuz’da bunlar başarılı olabilirdi” dediği konuşmasında, “Yüce Divan sürecinde kendi partimizde bile birçok sıkıntılar yaşadık, zorlukları gördük. Bunların kimini şantajla, kimini tehditle, kimini kandırarak, kimini birtakım vaatlerle ikna ederek içimize fitne sokmaya çalıştıklarına şahit olduk. Düşmanın yapmadığını yaptılar, Meclis’i bombaladılar, Cumhurbaşkanlığı’nı bombaladılar, Özel Harekat Dairemizi bombalamaya kalktılar, orada şehitlerimiz var. Görüyoruz PKK ile de işbirliği yapmışlar, DAEŞ’le de üstü kapalı bir işbirlikleri var. Yurtdışındaki Ermeni Lobileri ile 24 Mayıs’ta nasıl işbirliği yaptıkları o kadar net ortaya çıktı ki bunların her kurumda imamları var. Hava Kuvvetleri’ndeki imamlarını arıyoruz. Bugün Deniz Kuvvetleri imamı tutuklandı. Her kurumda bir yapıları var, belki 17 Aralık’ta biz mağdur olduk ama 17 Aralık’ta biz o ilk cephe o mağduriyeti yaşamasaydık 15 Temmuz’da bunlar başarılı olabilirdi. O yüzden de iyi ki 17 Aralık olmuş 2013’te, keşke 2013’ten 2016’ya kadar daha da fazla önlem alınsaydı da 240 şehit vermek zorunda kalmasaydık” ifadelerini kullandı.