Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Bank Asya'nın TMSF'ye devrine tepki gösterdi. Uysal, "Yalnız hürriyetler değil birçok temel hak da kendilerinin MGK hukuku olarak anladığı ve anlattığı ancak aslı 'Orman kanunu' olan dayatmalarla çiğnenmekte, özellikle mülkiyet hakkı, mülkiyet 'haddi' olarak görülmekte, kendilerinde had yokken kendilerinden olamayana had bildirilmektedir" dedi.

'BANK ASYA SAVAŞ GANİMETİ EDLEDİLDİ'

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal şunları kaydetti: "Eksik evrak denilerek 3 Şubat'ta yönetimine geçici olarak el konulan Bank Asya'nın TMSF'ye devri, iktidar partisi ve lideri Cumhurbaşbakanı'nın 'Başkanlık sistemi' hayallerinin arkasındaki 'Çarlık Türkiye'si gerçeğini ortaya koymuştur. 2004 yılında, iktidara gelir gelmez MGK'da aldıkları kararla, Hizmet Grubu'na yönelik başlattıkları savaşta her gün kendine yeni bir cephe açan iktidar partisi ve liderleri Erdoğan, finans sektöründeki cephesinde bu yılın başında kendine Bank Asya'yı hedef seçmiş, savaş ganimeti addetmiştir.

77 MİLYONUN CUMHURBAŞKANI OLMAKTAN ÇOK 'ÇAR'I OLDU

İktidara geldiği günden bu yana icraatları ile despot karakteri ile ilgili fikir sahibi olmamızı sağlayan Erdoğan, seçim meydanlarındaki sorumsuzluğu ve tarafsızlığı ile 77 milyonun cumhurbaşkanı olmaktan çok 'Çar'ı olmuştur. Geçmişte 'Milli Görüş'ü gömlek olarak gördüğünü, işine yaramadığı için çıkardığını ifade eden Çar, bugün de başka gömlekleri giyip çıkarmakta, kimi zaman savcı, kimi zaman akademisyen olmaktadır. Ancak bu defa giydiği gömlek değil, cellatların giydiği türden bir önlüktür. İktidar sanatı ile savaş sanatını birbirine karıştırmış, savaşın dahi bir hukuku olduğunu unutmuştur. Türk Çarı Erdoğan, Rusya'daki haleflerini örnek almakta, Rusların Kırım'da, Abhazya'da, Ahıska'da, Çeçenistan'da yaptığı gibi kendinden olmayana yaşama imkanı tanımamaktadır.

SERMAYE GÜVENLİĞİ YOK EDİLMİŞTİR

Maalesef Türkiye'de sokakta, işte, evde, sosyal medyada ne yazık ki sandıkta güvenliği kalmadığı gibi sermaye güvenliği de yok edilmiştir. İfade hürriyeti elinden alınan milletimizin inancına müdahale edilmekte, girişim hürriyeti iç edilmekte, baskı ile tehdit ile hizaya getirilmek istenmektedir. Yalnız hürriyetler değil birçok temel hak da kendilerinin MGK hukuku olarak anladığı ve anlattığı ancak aslı 'orman kanunu' olan dayatmalarla çiğnenmekte, özellikle mülkiyet hakkı, mülkiyet 'haddi' olarak görülmekte, kendilerinde had yokken kendilerinden olamayana had bildirilmektedir.”