Kültür ve Turizm eski Bakanı Ertuğrul Günay, 2015 genel seçim sonuçlarını, “Allah sonunu hayırlı etsin. Bir nefes aldık, Türkiye’nin üzerinden bir kara bulut inşallah kalktı gibi. Türkiye demokrasisi nefes alma imkanı kazandı.” sözleriyle değerlendirdi. AK Parti’nin seçimde devletin bütün olanaklarını kullanması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın haksız ve taraflı dayatmalarına rağmen milletin sağduyu gösterdiğini ve AK Parti’nin oylarını önemli biçimde aşağıya çektiğini ifade eden Günay, “Muhalefeti oluşturan partilerin sayısını ve oylarını arttırarak Türkiye demokrasisinin yeni imkanlarla yola çıkmasını sağlamış oldu. Sayın Erdoğan’ın Türkiye’ye dayattığı, Türk tipi dediği ucube başkanlık sistemi hayalini morga kaldırdı. Şimdi bu yeni siyasal ortamda siyasi partilerin, aklını kullanarak barış ve birliktelik içinde önce bu ucubeyi defnetmesi, arkasından da demokrasinin ve hukuk devletinin yaralarını sarması gerekiyor.” dedi.

'SEÇİMİN KAYBEDENİ ERDOĞAN'

Seçimde en önemli başarıyı HDP ve bir siyasi kimlik olarak da Selahattin Demirtaş’ın gösterdiğini belirten Günay, “Umuyorum ki kendilerine verilen desteğin, aynı zaman demokrasi umuduna verilmiş olduğunun farkında olacaklardır ve hiçbir zaman bu umudu köreltmemeye çalışacaklardır. Aksi takdirde, aldıkları bu emanet oyların geriye dönmesi söz konusu olur.” uyarısında bulundu. Seçimin diğer siyasi figür olarak kaybedenininse Recep Tayyip Erdoğan olduğunu kaydeden Günay, “AKP Genel Başkanı, Başbakan Davutoğlu’nu bir dublör yerine indirgedi, ikinci figür haline getirdi. Kendisi bütün ağırlığını koydu, hem siyasi karizmasını hem devlet imkanlarını. 400 milletvekili talebiyle yola çıktı ve AKP ilk defa bu seçimde 2002 seçimlerinden bu yana almış olduğu vekil sayısından daha az milletvekili çıkardı. Toplum, önerisini yüzde 60 çoklukla reddetti. Hala AKP’ye oy vermişlerin birçoğunun da Erdoğan’a destek değil, başka nedenlerle oy verdiği varsayılırsa toplumdan çok ciddi bir ret cevabı almış oldu. Cumhurbaşkanlığını tartışmalı hale getirdi. Önümüzdeki dört yıl, şimdiye kadar seçimde gösterdiği tavrıyla devam etmesi artık mümkün değildir. Bence her şart altında önümüzdeki dört yılı Cumhurbaşkanı olarak tamamlaması da mümkün olmayacaktır. Hem kendisini kişisel olarak, hem de makamını yıprattı.” diye konuştu.

'TÜRKİYE’NİN BİRİNCİ MESELESİ, DEMOKRATİK HUKUK DEVLETİ VASFINA KAVUŞTURULMASI'

MHP’nin seçimlerdeki oy artışının önemli ama yetersiz olduğunu, CHP’nin de yerinde saydığını ifade eden Günay, partilerin özel performanslarıyla ilgili değerlendirmelerin bir kenara bırakılmasını ve Türkiye’nin önüne nasıl bir onarım programı koyulacağının konuşulması gerektiğine dikkat çekti. Meclis’e girmeye hak kazanan partilerin nasıl bir işbirliği yapacakları, Türkiye’yi yeniden nasıl anayasal bir devlet haline getirip hukuk devleti ve demokrasinin yaralarını nasıl saracakları konusuna eğilmeleri gerektiğini dile getiren Günay, “Çünkü Türkiye, 17 Aralık 2013’ten bu yana Anayasa ve hukuku bir tarafa iterek, Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel yönetimi altına girmişti. Şimdi Türkiye’nin birinci meselesi demokratik, hukuk devleti vasfına kavuşturulmasıdır. Üç siyasi partiden milletimizin beklentisi budur. Yapabilirlerse kendileri için de Türkiye için de daha başarılı bir gelecek söz konusu olur. Yapamazlar ve yeni krizin doğmasına neden olurlarsa hem Türkiye’yi hem onları yeni sıkıntılar bekleyebilir ki bunu kesinlikle temenni etmem.” diye konuştu.

AK Parti’nin iktidardan uzaklaşması halinde iç hesaplaşmalar başlayacağını, partinin başkasının eline kolay kolay geçmeyeceğini ancak çatlaklar oluşacağını belirten Günay, bu sebeple Meclis’teki partilerin mutlaka bir hükümet çıkarması gerektiğini söyledi. Kurulacak hükümetin de Türkiye’nin önüne, ‘Barajı düşüreceğiz, sulh ceza mahkemelerini kaldıracağız, Seçim Yasası'nda para kullanmayı sınırlı hale getireceğiz, Beştepe’de oturan arkadaşın tekrar Çankaya Köşkü’ne gitmesini sağlayacağız, örtülü ödenekten para kullanmalarına fırsat vermeyeceğiz, Yüce Dîvan dosyalarını yeniden açacağız, hukuku işleteceğiz.’ şeklinde bir onarım programı koymaları gerektiğini kaydeden Günay, “Altı ay, bir sene AKP’yi uzak tutup bu tarafta hukuk devleti ve demokrasiyi onarım programını yürüttükten sonra seçimi gündeme getirmeleri lazım. Aksi takdirde 45 gün sonra seçim kartını Erdoğan’ın eline verir ve tekrar seçime gidersek şimdi 256 çıktı, 276 çıkar. Üç partinin aklını kullanması gerekiyor. Bu onarım süreci yaşanmadan kimse seçim lafı etmesin bence.” tavsiyesinde bulundu.

'AKP’DEN AYRILIRKEN BİZİ DESTEKLEYENLER DE BİZİMLE AYRILMIŞ'

Kendisinin 2011’de İzmir milletvekili adayı olarak AK Parti’den genel seçime katıldığını ve 1. bölgede yüzde 37 oy oranına ulaşıp CHP ile eşit sayıda altışar vekil çıkardıklarını hatırlatan Günay, bu seçimde AK Parti’nin, milletvekili seçildiği bölgede Türkiye ortalamasının çok üstünde oy kaybettiğine dikkat çekti. AK Parti’nin oy oranının yüzde 26’lara, vekil sayısının da 6’dan 4’e düştüğünü dile getiren Günay, “Gezi sürecinde Erdoğan’ı eleştirip 17 Aralık sürecinde yolsuzluğa karşı çıkışlarımız, eleştirilerimiz dinlenmediği için istifa ettiğimde bazı arkadaşlarımız, ‘Bizim oylarımızla geldin, bağımsız olarak devam etmeye ne hakkınız var?’ diye beni, Erdal Kalkan ve İlhan İşbilen’i sorguluyorlardı. Bu seçim sonuçlarının gösterdiği, gelirken, aday olurken toplumdan ciddi destek getirmişiz. Biz ayrılırken de bizi destekleyen insanlar bizimle birlikte ayrılmışlar. Bu açıklamayı yapma fırsatını verdiği için İzmir halkına minnetlerimi ve şükranlarımı sunuyorum.” dedi.