Hukuk Etik Siyaset Araştırmaları (HESA) Ekonomi Araştırmaları Merkezi Direktörü Doç. Dr. Ramazan Taş. Başbakan ve Cumhurbaşkanı’nın ‘örtülü ödenek’ ile yaptığı mitinglerin seçim ekonomisi masraflarını ikiye katladığını savunarak, bunun faturasını da Türk vatandaşlarının ödeyeceğini söyledi.

Doç. Dr. Ramazan Taş yaptığı açıklamada, AK Parti hükümetinin ihracat odaklı büyüme modelini terk ederek rant odaklı büyüme modeline geçtiğini iddia ederek, ekonomideki kötüye gidişi Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin (TİM) son verilerine göre değerlendirdi.

Taş, HESA Genel Merkezi'nde düzenlediği basın toplantısında gazetecilerin sorularını cevapladı. Seçimler için yapılan masraflara ilişkin ellerinde bir veri olup olmadığı sorusuna Ramazan Taş, kanaatine göre bu seçimlerde yapılan seçim ekonomisinin şimdiye kadar hiç yapılmadığına işaret etti. Taş, şunları dile getirdi: “Sebebi hem İktidar Partisi hem de Cumhurbaşkanı iki ayrı seçim mitingi düzenledi. Dolayısıyla masraflar ikiye katlandı. Ve burada tamamen devlet imkanları kullanıldı. Cumhurbaşkanı olması sebebiyle çok büyük seçim harcaması yapıldı. Gidilen her yerde insanların katılımı zorlandı cumhurbaşkanı katıldığı için. Bunun anlamı insanlar üretimden alındı. Üretimden olan insanlar Cumhurbaşkanı'nın mitinglerine zorla götürüldü. Bu da ekonomiyi çok olumsuz etkiledi. Sadece yapılan seçim harcamaları değil. 5018 sayılı kanunda değişiklik yapılarak sadece Başbakanlık'ta olan örtülü ödenek Cumhurbaşkanı'na da verildi. Bu son seçimde gerçekten çok aşırı bir seçim harcaması yapıldı ve bunların tamamı verimsiz harcamalar.”

Bu 'haksızlık' nedeniyle diğer partilerin Rekabet Kurulu’na başvurabileceğine vurgu yapan Doç. Dr. Taş, “AKP şimdiye kadar hiç popülist olmamıştı seçimlerde. Ama bu seçimde popülist yaklaştı. Seçim bütçesi ikiye katlandı, başbakan bir taraftan Cumhurbaşkanı bir taraftan. Bunların faturasını her Türk vatandaşı ödeyecek. Ne kazandık, hiç bir şey kazanmadık. Çünkü bunlar ranttır. Seçimde dağıtılan her şey ranttır. İnsanların tercihini etkilemek için yapılan bir ranttır. Üretimle hiçbir bağı yoktur. Halbuki o seçim harcamaları için ayrılan kaynaklar ihracatın teşviki için harcansaydı belki ihracattaki bu çöküntü azalabilirdi.” düşüncesini paylaştı.

İHRACATTAKİ YÜZDE 20’LİK ÇÖKÜŞÜN BİRİNCİ NEDENLERİNİ SIRALADI

HESA Direktörü Taş, ihracattaki düşme trendinin devam etmesi halinde Türkiye ekonomisinin ihracat performansının 2011’e, hatta 2008’e kadar gerileyebileceğini belirterek, ihracattaki yüzde 20’lik çöküşün birinci nedenini ihracat odaklı büyüme ve kalkınma modelinin terk edilerek rant odaklı büyüme modeline geçilmesi olduğuna dikkat çekti.

Taş, “2008 Küresel Kriz ve sonrası dönemde İhracat odaklı büyüme modeli terk edilmiş, değerli TL’ye, yüksek faize, sıcak paraya ve kentsel rantlara dayalı rant ekonomisi modeline geçilmiştir. Rant ekonomisine göre kurgulanmış yeni ekosistem, sanayiyi, tarımı ve ihracatı eş anlı olarak çökertmiştir.” dedi.

İhracattaki yüzde 20’lik çöküşün ikinci nedeni olarak Türkiye’nin bilgi ve inovasyon odaklı sanayileşme modeline geçememesi, sanayisizleşme sürecinde hızla yol alması olarak gösteren Taş, çöküşün üçüncü ve dördüncü nedeni olarak ihracatta ithal girdi bağımlılığının çok yüksek olması ile geleneksel ihracat pazarlarının kaybedilmesi, tarım sektörünün giderek küçülmesi, yenilikçi tarım politikalarının geliştirilememesi olarak gösterdi.

Ramazan Taş, 2014 yılında Türkiye’nin GSYH’sının dolar cinsinden yüzde 2.8 küçüldüğüne de işaret ederek, “Türkiye’nin GSYH’sı 823 milyar dolardan 800 milyar dolara gerilemiş, Türk halkı 23 milyar dolar yoksullaşmıştır." diye konuştu.

Taş, Türkiye'nin orta gelir tuzağına saplandığı gibi aynı zamanda düşük gelir tuzağına da düştüğünü savundu.