Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı Mehmet Kasap, Meclis gündeminde olan ve komisyon görüşmeleri tamamlanarak Genel Kurul gündemine gelmesi beklenen iç güvenlik paketi ile ilgili olarak açıklama yaptı. Paketin, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve anayasaya açıkça aykırı hükümler içermekte olduğunu belirten Kasap, “Tasarı, yasa ile anayasamıza aykırı otoriter yeni bir rejim inşasının önemli bir safhasıdır. Bu tasarıyı yasalaştıranlar tarih önünde mahkum olacaktır.” dedi.

Kasap, meclis gündeminde olan ve komisyon görüşmeleri tamamlanarak Genel Kurul gündemine gelmesi beklenen, iç güvenlik pakeeti olarak bilenen “Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında yazılı açıklama yaptı. Paketin, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve anayasaya açıkça aykırı hükümler içerdiğini vurgulayan Kasap, paketin AK Parti’nin meclisteki siyasal çoğunluğu ile anayasaya aykırı fiili bir rejim inşa sürecinin parçası olduğunu kaydetti.

“İŞKENCEYE UĞRAMAMA HAKKININ BİR GÖRÜNTÜDEN İBARET HALE GELECEĞİ AÇIKTIR”

6-7 Ekim Olayları bahane edilerek, polisin elini güçlendirileceği iddiasıyla TBMM’ye sunulan ve sadece 43 maddeden oluşan tasarının Meclis Komisyon görüşmelerinde eklenen maddeler ile “Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu”, “Jandarma Teşkilât, Görev ve Yetkileri Kanunu”, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu”, “Terörle Mücadele Kanunu”, “Türk Ceza Kanunu”, “Ceza Muhakemesi Kanunu”, “İl İdaresi Kanunu” gibi yirmiden fazla yasada değişiklik öngören sivil hakları, demokrasiyi, insan haklarını, hukuk güvenliğini boğan bir torba haline getirildiğini aktaran Kasap, “Bu yasa tasarısı daha önce yasalaşan “makul şüphe” düzenlemesi ile birleştiğinde inşa edilmek istenen yeni korku rejimi herkes tarafından açıkça görülecek ve hissedilecektir. Makul şüphe düzenlemesi, gazeteciler Aytekin Gezici, Sedef Kabaş, Ekrem Dumanlı ve Hidayet Karaca’nın konutlarının basılıp gözaltına alınmalarına hatta tutuklanmalarına yetmişken bu tasarı yasalaştığında ifade özgürlüğü, konut dokunulmazlığı, işkenceye uğramama hakkının bir görüntüden ibaret hale geleceği açıktır.” ifadelerini kullandı.

“HER AN VATANDAŞIN YAŞAM HAKKINI TEHDİT EDEN RİSKLER İÇERMEKTEDİR”

Pakette valilere verilen yetkilere de değinen Kasap, “Yasa ile Vali, kaymakam, kolluk yetkililerine verilen olağanüstü hak ve yetkiler; yine yasalaşma sürecinde olan polis alım ve eğitim sistemindeki değişikler, yürürlüğe girmiş olan mülki idare amiri alım sistemindeki değişiklikler ile birlikte okunmalıdır.” ifadelerini kullandı. Bu olağanüstü yetkiler, partinin Valisi haline getirilecek olan mülki idare amirinin emriyle parti polisi haline getirilecek olan kolluk tarafından her türlü muhalefeti bastırmak için kullanılacak bir araç haline dönüştürülecektir. Tasarı, adli güvenlik tedbirleri uygulamasında yargı mercilerini bypass ederek mülki idare amirleri ve kolluk amirlerinin yazılı hatta sözlü emri ile arama, gözaltı, 48 saat önleyici gözaltı uygulamasını mümkün hale getirmektedir. Tasarı mülki idare amirine savcıyı bypass ederek kolluğa adli soruşturma açma talimatı verme yetkisi tanımaktadır. Tasarı ile polise tanınan eylemin ve durumun niteliğine göre kişileri “koruma altına almak” ya da uzaklaştırmak” şeklindeki yetkiler gözaltı tedbirinde kişiye tanınan hakları da içermediğinden işkence ve kayıt dışı alıkoyma tehlikesi arz etmektedir. Meri mevzuat polisin silah kullanma yetkisi bakımından hiçbir eksiklik içermemesine rağmen polise ek yetkiler verilmesi, her an vatandaşın yaşam hakkını tehdit eden riskler içermektedir. Oysa Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Mahkeme içtihatlarına göre yaşam hakkına müdahale ölçülü olmalı ve en son tercih edilecek yol olmalıdır. Bu yasa tasarısı kolluğun silah kullanma yetkisini en son tercih edilecek yol olmaktan çıkarmakta hatta öncelemektedir. Tasarı, idari merci olan kolluk amirinin yazılı emri ile haberleşmenin gizliliği hakkının ihlal edilmesine olanak vermektedir. Anayasa’da açıkça yazılı olan 24 saat kuralını da 72 saate çıkarmaktadır. Bu düzenleme dinleme suiistimallerine yasal kılıf getirmekte, kolluğa istediği kişiyi 72 saat mahkeme kararı olmadan keyfi dinleme imkanı tanımaktadır.” değerlendirmesinde bulundu.

“BU TASARIYI YASALAŞTIRANLAR TARİH ÖNÜNDE MAHKUM OLACAKTIR”

Kasap açıklamasını şöyle tamamladı: “İç Güvenlik Yasa Tasarısı, iktidara hukuki sınırlama ve yargı denetimi olmadan yaşam hakkı ve kişi hürriyeti hakkına müdahale etmek hakkı tanımaktadır. Tasarı, mülki idare amiri olan vali ve kaymakamlara ve de onların emrindeki kolluğa savcı misyonu tanımaktadır, adli soruşturmaları idarenin kontrolüne vermekte, kuvvetler ayrılığı ilkesi yok edilmektedir. Tasarı mülki idare amirlerine, lokal Sıkıyönetim Kararları almak yetkisi vermektedir. Tasarı, yasa ile Anayasa’mıza aykırı otoriter yeni bir rejim inşasının önemli bir safhasıdır. Bu tasarıyı yasalaştıranlar tarih önünde mahkum olacaktır.”