Bağımsız İzmir Milletvekili İlhan İşbilen, açtığı 20’ye yakın seçim ofisi ve giydirdiği arabalarla caddelerde seçmenleriyle iç içe sıkı bir çalışma içerisinde. Partililer dışında oy pusulasında 1. bölge 1. sırada yer alacak olan İşbilen, katıldığı her toplantı ve panelde özellikle neden bağımsız aday olduğunu anlatıyor, Türkiye milletvekilliği vurgusu da yapıyor.

Türkiye’deki sistemin tam bağımsız olmadığını ve kurumların tek elden yönetmeye çok müsait olduğunu dile getiren bağımsız aday İşbilen, bunun da sakıncalı durumlar doğurduğunu söyledi. İşbilen, “Mevcut iktidar, geceyarısı çıkardığı torba kanunlarla Anayasa'yı delik deşik etti. Birçok emniyet görevlisi yerlerinden oldu. Milli Eğitim'de birçok müdür görevlerinden oldu, aynı şekilde Maliye müfettişleri, vergi denetmenleri de. Son olarak iş yargıya sıçradı. Yargıda vicdanlarının sesiyle karar veren hakim ve savcılarımız, hiç suçları olmadığı halde meslektaşları tarafından hakim gücün istekleri doğrultusunda karar vererek hapse atılıyorlar. Bu nasıl bir siyasi anlayış? Halk bu insanları seçerken hakimine, polisine, savcısına, öğretmenine eziyet et diye mi seçti.” diyerek tepkisini dile getirdi.

'HALK İYİ TEMSİL İSTER'

Halkın, seçtiği kişi ve kişileri kendilerini en iyi şekilde Meclis'te temsil etmesi, hak ve hukukunu koruması, ülkeyi kalkındırması için seçtiğini belirten İşbilen, “Siyaset müessesesi, insanlara hizmeti demokrasi, adalet ve hakkaniyet ölçülerini esas alarak icra etmek için kurulmuştur. Doğal olarak siyasetçi de bu tanımın icracısı olmalıdır. Siyasetin halka hizmet kurumu olması gerektiğindendir ki seçim safhasında tüm siyasetçiler, seçildikleri zaman halka sunacakları hizmetlerle ilgili projelerini anlatma yarışına girerler ve öyle de olmalıdır. Temsil yetkisi aldığı seçmenin inandığı değerlerini korumalı ve buna inanmalıdır. Türkiye demokrasisinde seçmenler, milletvekillerini seçerler. Bu vekiller ise Meclis çatısı altında, vatanın ve milletin çıkarlarına uygun olan ne varsa onun tespitine ve teminine çalışmak durumundadır.” dedi.

'HALKIN İRADESİ MECLİS'E TAM YANSIMIYOR'

Partilerle bağımsızlar arasındaki farklılıkları da değinen İşbilen, şunları söyledi: “Partiler, milletvekili adaylarının belirlenmesi ve bunların seçim bölgelerindeki sıralamasını tespit için merkez yoklaması, ön seçim, merkezden belirleme, ön seçimli veya merkez yoklamalı merkezden belirleme uygulamalarının birine göre vekilleri belirlerler. Bunların tümünde de merkez kontenjanı uygulaması vardır. Bunun anlamı şudur: Daha seçim sürecinde bile halk iradesine müdahale. Az veya çok, halkın kimi seçeceğine müdahale anlamına gelen bu uygulamalar, halk iradesinin Meclis'e tam yansımadığının göstergesidir.”

'HEDEFLER HAKKANİYETLE BELİRLENMELİ'

Hükümetlerin, halka hizmet konusunda hiçbir vatandaşı ihmal etmeksizin demokrasi, adalet ve hakkaniyet ölçülerini esas alarak hedefler belirleme ve politika geliştirme kurumları olması gerektiğini söyleyen İşbilen, “Hükümetler, mensubu oldukları partilerin değil, halkın hükümetleridir. Toprağın ve devletin kutsallığı halktan dolayıdır. Halka hizmet etmeyen bir devletin, maddî veya manevî bir ürün vermeyen toprağın kutsallığı sanal olacaktır. Bu sanallık üzerinden bu değerleri koruma ve geliştirme adına uygulanan politikaların da halkın lehine vaadedebileceği bir şey olmayacaktır. Bir hükümetin halkına, 'benim halkım' demesinden ziyade bir halkın, başındaki hükümete, 'benim hükümetim' demesi daha önemlidir. Eğer halk, başındaki hükümeti bünyesine musallat olmuş tırtıl silsilesi görüyorsa, o bünye ile o baş birbirinden kopmuş demektir. Seçilen kişiler, belli vasıfları taşıdıkları için seçilirler; ekonomiyi, dış politikayı, güvenlik politikalarını, insan ilişkilerini, sağlığı iyi bildikleri için seçilirler ki seçmenler bu kişilerden, uzmanlık alanlarında doğru politikalar geliştirmelerini bekler. İrfan ve asaletten mahrum, devlet işlerinden de anlamayan nasipsizler, şayet yanlışlıkla birer vazife başına getirilmişlerse hükümetin gücünü kullanmaktan, onun iktidarını istismar etmekten, her yerde kendi çıkarlarını aramaktan ve despot birer kral gibi hüküm sürmekten geri kalmayacaklardır.” şeklinde konuştu.