Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Süleyman Şah operasyonuyla ilgili söylediği sözleri değerlendirerek, “Halkın sözünü kullanmak zorundayım, bir cumhurbaşkanı her şeye maydanoz olmaz. Kusura bakmasın. Cumhurbaşkanı ise bulunduğu koltuk neyi gerektiriyorsa, onu yapsın.” dedi.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara Yenimahalle’de esnafı ziyaret etti, sorunlarını dinledi. Bir kıraathaneye çay içmek için oturan Kılıçdaroğlu basın mensuplarının sorularını cevapladı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Süleyman Şah operasyonuyla ilgili söylediği sözleri değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Halkın sözünü kullanmak zorundayım, bir cumhurbaşkanı her şeye maydanoz olmaz. Kusura bakmasın. Cumhurbaşkanı ise bulunduğu koltuk neyi gerektiriyorsa onu yapsın. Süleyman Şah operasyonunu savunmak, kalkıyor hükümeti savunuyor. Oradan kaçtılar mı, kaçmadılar mı? Kaçtılar, vatan toprağını terk ettiler mi, etmediler mi? Ettiler. Süleyman Şah türbesini imha ettiler. Oraya nereden geçtiler? Kobani’den geçtiler. Dün gazetelerde fotoğraflar vardı. Nasıl gittiklerini hepimiz gözlerimizle gördük. Başbakan ayrı telden çalıyor, cumhurbaşkanı ayrı telden çalıyor. Kim doğruyu söylüyor?” ifadelerini kullandı.

“BÜYÜKELÇİLİĞİMİZE SALDIRININ YAPILMASINI KABUL ETMİYORUZ, DOĞRU BULMUYORUZ”

Afganistan'ın başkenti Kabil'de, Türkiye Büyükelçiliği ile yan yana olan İran Büyükelçiliği önünde bomba yüklü araçla gerçekleştirilen saldırının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Sabah sadece bazı ön bilgiler verildi, telefonla. Biz büyükelçiliğimize saldırının yapılmasını kabul etmiyoruz ve doğru bulmuyoruz. Bugün arkasında hangi güçler var, bunu takip ediyoruz. Ortada bir gerçek var.” diye konuştu.

“MEDYA ÖZGÜR DEĞİLSE, HALK DA ÖZGÜR DEĞİLDİR”

Türkiye’nin izlediği dış politikanın çöktüğünü ifade eden Kılıçdaroğlu, “Bu dış politika Türkiye’yi dünyada yalnızlaştırdı. Eğer bir ülkenin başbakanı Batı’da gazetelerde, medyada alay konusu oluyorsa bundan ulus olarak bizim onurumuz rencide oluyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez Türkiye dünyadan bu boyutta dışlanıyor. Gönül isterdi ki, Türkiye gerçekten de bulunduğu coğrafyanın gereği olarak bölgesinde lider olabilsin, sözü dinlenen bir ülke olsun. Siyasetçiler konuştuğu zaman Amerika’dan, Avrupa’dan, Ortadoğu’dan, Kafkaslardan herkes dinlesin ‘acaba ne oluyor’ diye. Ama bütün bunların hepsini maalesef unuttuk. Geldiğimiz nokta dış politika açısından son derece dramatik bir nokta. Ne Suriye’de ne Irak’ta ne Mısır’da ne İsrail’de ne de Avrupa Birliği’nde bizimle ilgili güzel şeyler söylenmiyor.” dedi.

Baskının, şiddetin arttığı, devlet otoritesinin baskıcı bir hale geldiği bir sürecin yaşandığını kaydeden Kılıçdaroğlu şöyle devam etti : "Sadece vatandaş olarak bu baskıları yaşamıyoruz. Parlamento'da milletvekillerimiz aynı baskıyı yaşıyorlar. Medya aynı baskıyı yaşıyor. Bugün bir gazetemizde devletin gönderdiği bir müfettişin yazı işlerine nasıl baktığını hep beraber gördük. Bizim tarihimizde böyle bir şey yoktu. Medyayı biz özgür biliriz. Eğer bir ülkede medya özgür değilse, o ülkede yaşayan halk da özgür değildir. Halkın haber alma hakkını kısıtlayamazsınız. Ama hükümet aleyhine haber yapmak daha doğrusu, doğru haber yapmak hükümeti rahatsız ediyor. Yandaş medyadan beslenen bir iktidar var. Bütün dünyası yandaş medyayla sınırlı. Dolayısıyla kendini farklı bir yerde konumlandırıyor. Bu da Türkiye’nin batıda itibar kaybetmesine yol açıyor.”

“ALSIN AYNAYI KARŞISINA SABAHTAN AKŞAMA KADAR KONUŞSUN”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı muhatap almaktan, eleştirmekten üzüntü duyduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu şunları söyledi :”Bir cumhurbaşkanı az konuşur, öz konuşur. Hala bunu kavramış değil. İlla her gün konuşacak. Alsın aynayı karşısına sabahtan akşama kadar konuşsun. Böylece kendi egosunu tatmin etmiş olur. Hükümeti bıraksın, Merkez Bankası karar alıyor. Ya bu ülkenin başbakanı var, konuşacaksa başbakan konuşur. Bu ülkenin Merkez Bankası’ndan sorumlu bakanı var, konuşursa o bakan konuşur, sanane. Sen icra organının başındaki kişi değilsin ki. Sen cumhurbaşkanısın, oturacaksın orada, 77 milyon yurttaşı kucaklayacaksın.”

“UTANMADAN GİDİP HİZMETE AÇIYORSUN”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın TÜRGEV’in açılışına katılmasını da değerlendiren Kılıçdaroğlu, “Kalkıyorsun hırsızlıkların merkezi olmuş bir vakfa gidiyorsun bir açılış yapıyorsun. Rüşvetin merkezi değil mi orası? Rüşvetin merkezi. Devletten ihale alanlar ihalenin bedelini götürüp TÜRGEV’e yatırıyorlar, bunu bilmeyen mi var? Kalkıyorsun cumhurbaşkanı olarak çok özür dilerim ama utanmadan gidip, hizmete açıyorsun yurdu. Böyle rezalet olur mu? Yetti bu kadar rezalet. Bu kara rezaleti kaldırmıyor artık. Hırsızlık nerelere ulaştı artık. Deniz Feneri'ne beraat vermişler. Biz biliyorduk bunların tamamını. Adı yolsuzluğa bulaşmış insanı, kendi özel uçağına alıyorsun. O özel uçak devletin vergileriyle alınan bir uçaktır. Oraya hırsızları, yolsuzluk yapanları bindiremezsin. Bu ülkeye yazık, günahtır. Bu ülkede tüyü bitmemiş yetimin hakkı senin için kullanıldı. Sarayında oturuyorsun. Elektrik masrafını bu ülkenin işçisi, memuru ödüyor. Hala bunun hakkını vermiyorsun. Sabah, öğle, akşam, gece konuşuyorsun. Yeter artık. Bülent Arınç boşa söylemiyor ‘bu ülkenin yarısı bizden nefret ediyor’ diye. Bırakın bu ülkeye biraz huzur gelsin. Adam gibi otur.” dedi.

Milletvekili aday adaylığında sürpriz bir isim olabilir mi? Sorusunun sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, “Her zaman olur.” dedi.