CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun geçen hafta açıkladığı kamuda şeffaflık paketini sert ifadelerle eleştirdi. Devlette şeffaflığın iki temel kuralı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bir; her kuruşun hesabını vereceksin. İki; yasalara uyacaksın." dedi. Kılıçdaroğlu, "Hangi şeffaflık? Nasıl bir şeffaflık bu? Sonunda çıktı, ne olduğu. Efendim ihbarı yapan memurlar korunacakmış. Gözünü sevdiğimin Ahmet Davutoğlu’su, şu memur Teoman’ı sen nasıl hatırlamazsın? Memur Teoman. Ne diyordu Rıza Sarraf 'Efendim para veriyoruz ama Nuh diyor, Peygamber demiyor. Ben para almam diyor, ne yapacağımı bende şaşırdım' diyor. Ne yaptınız? Memur Teoman’ı sürdünüz. O altınları tekrar yurtdışına çıkarmak için. Siz eğer memurları koruyacaksanız, önce kendinize bir bakın, çevrenize bir bakın, şeffaflık nedir, öğrenin. Ona göre oturun, basın toplantısı yapın." diye konuştu.


TBMM'de CHP Grup Toplantısı'nda konuşan Kemal Kılıçdaroğlu'nun eleştiri oklarının başında Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun geçen hafta duyurduğu şeffaflık paketi vardı. Kılıçdaroğlu, "Geçen hafta Sayın Başbakan bir basın toplantısı yaptı, konu şeffaflıktı, devlette şeffaflık. Dedim ki çok güzel başbakan oturacak önce şunu söyleyecek. ‘Devlette şeffaflığı getiriyoruz. Öncelikle kaçak sarayın maliyetini açıklayacağım' demesini bekliyorduk. Bir baktık hiçbir şey yok." dedi.

MEMUR TEOMAN'I NASIL HATIRLAMAZSIN?

Devlette şeffaflığın iki temel kuralı olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Bir; her kuruşun hesabını vereceksin. Her kuruşun nereye harcandığını millete söyleyeceksin ve göstereceksin. Bunlara uyuldu mu? Uyulmadı. Hangi şeffaflıktan bahsediyorsun? Hem para pul, götürüyorsunuz her şeyi, kalkmışsınız şeffaflıktan bahsediyorsunuz. İki; yasalara uyacaksın. Her yurttaşın uyduğu gibi siz de uyacaksınız. Yani Sayıştay’a baskı yapıp kamu harcamalarını eleştirmeyin diye bir sürecin içine girmeyeceksin. TBMM’ne Bütçe Kanunu geliyor ekinde mali denetim raporu yok. Bunlar şeffaflıktan bahsediyorlar. Hangi şeffaflık? Nasıl bir şeffaflık bu? Sonunda çıktı ne olduğu. Efendim ihbarı yapan memurlar korunacakmış. Gözünü sevdiğimin Ahmet Davutoğlu’su, şu memur Teoman’ı sen nasıl hatırlamazsın? Memur Teoman. Ne diyordu Rıza Sarraf 'Efendim para veriyoruz ama Nuh diyor Peygamber demiyor. Ben para almam diyor, ne yapacağımı bende şaşırdım' diyor. Ne yaptınız? Memur Teoman’ı sürdünüz. O altınları tekrar yurt dışına çıkarmak için. Siz eğer memurları koruyacaksanız, önce kendinize bir bakın, çevrenize bir bakın, şeffaflık nedir öğrenin. Ona göre oturun basın toplantısı yapın." diye kaydetti.

CHP olarak iktidara gelirse çok önemli bir projeyi hayata geçireceklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, "TBMM’de iç tüzüğü değiştireceğiz ve kesin hesap komisyonu kuracağız. Yani bütçe harcandıktan sonra paraların nerelere harcandığını gösteren kanun. Kesin hesap komisyonunun başkanı muhalefetten olacak, iktidardan değil. Ve iktidar muhalefete hesap verecek. Cumhuriyet Halk Partisi olarak iktidar olduğumuzda ilk yapacağımız işlerden birisi budur." dedi.

"YOLSUZLUĞUN BOYUTUNA BAKIN"

Ardından Davutoğlu'nun getirdiği siyasi partilerin il ve ilçe başkanlarının mal bildiriminde bulunması zorunluluğuna değinen CHP Genel Başkanı, "Bir öneri daha getirmiş. Her il ve ilçe Başkanı mal bildiriminde bulanacak diye. Tabi bunu söylediği için ağzına kırmızı biber sürülmüş. Sen bunu nasıl söylersin yahu. Bunu söylediğin andan itibaren ne il başkanı buluruz ne ilçe başkanı buluruz diyor. Yolsuzluğun boyutuna bakın değerli arkadaşlar. Düzgün çalışan AKP’li yöneticiler bir şey demiyorum. Ama birisi çıkıp da aman ha sakın bundan bahsetme yönetici bulamayız diyorsa bizimle beraber yürütecek yönetici bulamayız demek istiyor." ifadelerini kullandı.

"HAYATIMDA BU KADAR ALÇAKÇA SUÇLAMA İLE KARŞI KARŞIYA KALMADIM"

Kılıçdaroğlu ardından Charlie Hebdo dergisine yapılan saldırılar ve Davutoğlu'nun bu konuda CHP'ye yönelik suçlamalarına cevap verdi: "Sayın Davutoğlu, dergiye yapılan saldırıdan sonra Fransa'ya gitti. Nasıl gittiği konusunda, bir şey söylemek istemiyorum. Ama yürüdü. Biz hiçbir zaman Sevgili Peygamberimiz'in karikatürünü çizen adamlara destek veriyorsun, demedik. Doğru da olmazdı. Terörle Müslümanlığı, ayırmamız gerekiyor. O gitti geldi, arkadan CHP'yi suçlamaya başladı. Meydanlara çıkıyor, söylediği şu: ‘CHP, Hz. Peygamber'e hakaret eden karikatürleri savundu.’ Hayatımda böylesine alçakça bir suçlamayla hiçbir zaman, karşı karşıya kalmadım. Böylesine alçakça bir suçlama ile CHP hiçbir zaman karşı karşıya gelmemiştir? Nasıl yapıyorsunuz siz bunu? İnsanda vicdan olur, ahlak olur, dürüstlük olur. Alçak diyeceğim de, alçağın da bir sırası var. Devlet adamlığı bu mudur? Böyle bir şey olabilir mi? İnsanların yüreklerine kin ekmek, kin tohumları ekmek bir başbakana yakışır mı? Gerçi Başbakan diyoruz ama siz de biliyorsunuz sanal başbakan. Böylesine bir iftira nasıl atılır? Bizim en büyük özelliğimiz, bütün yurttaşlarım öğrensin. Mütedeyyin, muhafazakar, dindar kardeşlerim, hepiniz çok iyi bilin: CHP hiçbir zaman hiçbir kutsalın karşısında olmamıştır. Bütün peygamberleri de 4 kitabı da hak biliriz. Eskiden beri bizi suçluyorlar, dinimizi inancımızı sorguluyorlar. Sen kim oluyorsun? Kim oluyorsun da benim inancımı dinimi sorgulayacaksın, sana bu yetkiyi kim verdi? Bunlar karanlık dünyanın adamlarıdır. Asıl İslamiyete asıl Müslümanlığa en büyük kötülüğü yapanlar bunlardır. Biz söylerken, delille konuşuyoruz, belgeyle konuşuyoruz, söylemle konuşuruz." dedi.

AKP'LİLERİ KENDİ AÇIKLAMALARIYLA VURDU

Kılıçdaroğlu ardından AKP'liler tarafından daha önce yapılmış İslam dini açısından sakıncalı 9 açıklamayı sıraladı: "Bir; 3 Mart 2014: bunların genel başkanı Muğla’da konuşuyor ‘Bizim rahmetimiz gazabımızı aşacaktır’ diyor. Kimsin sen? Sözlükte rahmet nedir onu okuyayım size: ‘Allah’ın kullarına acıması, onlara sevgi, şefkat, merhametle muamele etmesi manasında Kurani bir ifadedir’ Kendi rahmet dağıttığını söylüyor. Bu mudur Müslümanlık? Kazara, bunu bir CHP’li söyleseydi, yer gök inlemişti, davullar çalınmıştı, ne din ne iman her türlü hakaret yapılmıştı. Bunların genel başkanı söylüyor bunu. Nerede Muğla’da, 3 Mart 2014 Pazartesi günü söylüyor.

İki; İçişleri Bakanı Efkan Ala, hala İçişleri bakanı. 14 Temmuz 2014. ‘Peygamber gurura kapıldı biz gurura kapılmadık’ diyor. Lütfen iyi dinleyiniz. Onların bakanı, hâlâ koltuğunda oturuyor. Hala Davutoğlu’nun kol kanat gerdiği birisi, yolsuzlukları kapatan birisi. Ne diyor? ‘Peygamber gurura kapıldı biz gurura kapılmadık’ diyor. Kendisini peygamberden üstün gören bir zihniyet. Bu zihniyet senin yanında. Şimdi Davutoğlu’na soruyorum. Sevgili peygamberimize hakaret eden kim? Sen ağzını açıp bir cümle kullandın mı acaba?

Üç; AKP Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz. 2 Ocak 2015. ‘Hazreti İbrahim tabi ki benim. Hazreti Muhammed ise en küçük kardeşim’ diyor. Evet, herkesin önünde söylüyor. Tepki gelince de ‘ben şaka yaptım’ diyor. Ne zamandan beri peygamberler gırgır konusu olmaya başladı? Davutoğlu buna bir şey diyor mu? Diyemez. Onların inancı farklı. Bize Müslümanlığı böyle öğretmediler. Bize saygıyı öğrettiler, sevgiyi, inanmayı, çalmamayı öğrettiler.

Dört; Aydın İl Başkanı, İsmail Hakkı Eser, 14 Kasım 2009: ‘Genel Başkanımız ve Başbakanımız, bizim için adeta ikinci peygamberdir.’ Sevgili mütedeyyin kardeşlerim, muhafazakar, dindar kardeşlerim. Daha düne kadar oy verdiğiniz parti işte budur. Senin inancını sömürüyor. Ne demek ikinci Peygamber. Bizim bildiğimiz son Peygamberdir Sevgili Peygamberimiz. Ondan sonra bir Peygamber geldiğini söylüyor. Davutoğlu, yine bir şey demedi, abisi bir şey dedi mi, o da demedi. Onların amacı ne? din tüccarlığı yapıyorlar bunlar, dindar değiller. Dini siyasiye alet ediyorlar bunlar. İktidarda kalmak için yapmayacakları hiçbir şey yk. Din dahil Kuran değil iman dahil herşeyi istismar ediyorlar. Bu kadar vicdansız insanlar bunlar.

Beş; AKP Düzce Milletvekili Arslan, 16 Ocak 2014, dönemin Başbakanı Erdoğan için söylüyor. ‘Allah'ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan lider, işte bunun için önünü kesmek istiyorlar.’ Ne zamandan beri bir siyasi lider Allah'ın bütün vasıflarını üzerinde toplamaya başladı. Hala uyanmayacak mısın, hala konuşmayacak mısın? Sözde bu ülkede Diyanet İşleri Başkanlığı var. Nasıl oluyor bunlar? Hiçbir CHP'li, dindar hiçbir yurttaş namuslu hiçbir yurttaş böyle bir cümle kullanamaz. Ama bunlar siyaset için kullanıyor. Din siyasetin aracı olabilir mi?

Altı; AKP Kırklareli İl Başkanı Hüsmen Terkin, 9 Ekim 2014: Sevgili Peygamberimiz için nüfus kağıdı çıkarıyor, arkasına AKP'nin amblemini koyuyor. Çocuklarının arasına da Tayyip diye bir isim ekliyor. Yahu sizde din iman yok mu, vicdan yok mu, Allah korkusu yok mu? Davutoğlu bir şey dedi mi, tık yok. Abisi bir şey dedi mi? Tık yok Çünkü iktidarda kalmak için her şeyi istismar ederler. Dindar kardeşlerime sesleniyorum: Bunları iyi tanıyın. Hani Ahmed Arif diyor ya, ‘bunlar engerekler çıyanlardır’ diye..Aynen öyle…

Rasmussen vardı Danimarka Başbakanı. Orada da Sevgili Peygamberimiz'in karikatürleri yapılmıştı. Bular gürültü patırtı içinde 'olur mu böyle bir şey' dediler. NATO Genel Sekreteri olacak, 'asla oy vermeyiz' dediler. Fazla sürmedi, iki gün sonra tıpış tıpış gittiler, oylarını kullandılar Rasmussen’i NATO Genel Sekreteri yaptılar. Bunların dindarlığı inançları bu işte.

Son olarak Egemen Bağış, 19 Mart 2014: ‘Bu Bakara iyi makara, Google'a gir, Kuran’da atıyorum kardeşlik, nankörlük Kuran'da bilmem ne diye ara, hepsi çıkıyor, oradan beğen, bir tane salla gitsin.’ Kuranla alay ediyor. Kuran’la nasıl alay edersin sen? Nerede, koltuğun altında tutuyor. Kalkmışsın bir de utanmadan CHP'yi suçluyor. Biz bunları hiç bir zaman istismar konusu yapmadık. Ama öyle bir noktaya getiriyorlar ki, bütün yalanlarını konuşmak zorunda kalıyoruz. Davutoğlu'na söylüyorum, sen temiz bir ibadethane mi, cami, kilise, havra, cemevi mi görmek istiyorsun? CHP'li belediyelerin olduğu yere git, orada göreceksin bunları."

DİN TÜCCARI AYRI DİNDAR AYRI

Kılıçdaroğlu ardından da şu değerlendirmede bulundu: "Dokuz tane örnek verdim. Bunu yapan insanların uzaktan yakından Müslümanlıkla alakası yoktur. Bunları söyleyenlerin de dinle imanla ilgisi yoktur. Din tüccarı ayrı, dindar ayrı. İkisini ayırıyorum. Sevgili Peygamberimizin bir sözü ile bitireyim: ‘Sizden öncekiler, şu yüzden helak oldu. İçlerinden güçlü biri hırsızlık yapınca onu serbest bıraktılar. Güçsüz biri bir şey çalınca onu cezalandırdılar. Yemin ederim kızım Fatıma da çalsa mutlaka cezalandırırım.’ İzin verirseniz Yunus Emre’den dörtlük okuyarak bu bölümü bitirelim: 'Emeksiz zengin olanın; Kitapsız bilgin olanın; Sermayesi din olanın; Rehberi şeytan olmuştur.”