CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması fikriyle ilgili, "Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olmasıyla Başbakana bağlı olması arasında bu yapıda ne fark var. Önce zihniyet değişikliği yapmak, sıcak siyaseti kurumların içine sokmamak gerekiyor" dedi.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, katıldığı bir televizyon programında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, “Fethullah Gülen uygulanmasının yıllar yılı biz hep yanlış olduğunu anlattık ve fakat hep suçlandık. Yargıtay’a 160 militan atadınız dediğim zaman suçlanan ben oldum. Şimdi haklı çıktım. Haklı çıkmak yetmiyor ki. Devlette liyakat sistemini bütün bu atamaları kim yaptı? Ben mi yaptım? Ergenekon, Balyoz davalarının yanlış olduğunu, masum bir sürü kişinin o davalarda mahkûm edildiğini söyledim, ben suçlandım. Benim hakkımda fezlekeler hazırlandı. Bugün ben gidiyorum mahkemelere bunun hesabını veriyorum” diye konuştu.
“İşkencelere karşıyız biz kim olursa olsun”
17-25 Aralık olayıyla ilgili düşüncelerinin değişmediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, “Belgesi, bilgisi hepsi doğru. Bu olayı kullanarak başka bir olaya yeltenmeyin, kimse yeltenmesin. Her şeyi kendi anlayışı içinde değerlendirmemiz gerekiyor. Bizim bir görüşümüz daha var. Siyasetçinin görevi kul hakkı yememektir. Devletin hazinesine el uzatmamaktır. Biz buna inanırız. İşkencelere karşıyız biz kim olursa olsun. Darbecileri gözaltına alıyorsunuz, onlara işkence yapılmasına da karşıyız. Her şeyin hukuk içinde olması lazım. İşkenceye karşı olan kişi hayatının belli dönemlerinde işkenceyi yaşamış olan kişilerdir. Bunun ne kadar ağır insanlık suçu olduğunu biliyoruz. Bütün bunlardan hepimizin ders çıkarması lazım. En çok da dersi siyasetçilerin çıkartması lazım” dedi.
“Her partinin özeleştiri yapması lazım”
“TSK’da böylesine ciddi bir darbe girişimini başlatabilecek kadar cemaat mensuplarının ya da paralel yapı mensuplarının olduğuna inanabilir miydiniz?” sorusuna Kılıçdaroğlu, “TSK bu tür yapılanmalara izin vermek istemedi. Ama 2002’den başlayarak bunu da üzülerek ifade ediyorum özel bir tartışma alanı başlatmak istemiyorum ama belli yapılanmaları ordunun dışına çıkarmak istediler. Ordu cemaat yapılanmaları, etnik kimlik yapılanmaları, inanç yapılanmaları değildir ordular. Orduların temel hedefi kendi ülkesinin güvenliğini korumaktır. Öyle bir güvenlik oluşturmalı ki aynı zamanda yapısıyla, gücüyle caydırıcı güç olma niteliğine de kavuşabilmeli. Yüksek Askeri Şuralarda bu askerleri atamazsınız diye muhalefet şerhi kondu. Şimdi darbe sonrası parlamentoda yaptığım bir konuşmamda şunu söyledim, ‘bu darbeden hepimizin çıkaracağı dersler var, önce bütün siyasi partilerin oturup sağlıklı bir özeleştiri yapması lazım.’ Bir ülke belli bir noktaya kendiliğinden gelmez. Bir altyapı oluşturuldu. 3-5 kişiyi görevden alarak bu iş çözülmez. Önce zihniyetimizi değiştireceğiz” cevabını verdi.
“Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olmasıyla Başbakana bağlı olması arasında bu yapıda ne fark var”
Genelkurmay Başkanlığı’nın Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanması fikriyle ilgili ise Kılıçdaroğlu, ”Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olmasıyla Başbakana bağlı olması arasında bu yapıda ne fark var. Asker dedi ki, ‘bunlar Fethullah Gülen cemaatindedir, ordudan çıkması lazım.’ Dönemin Başbakanı ‘hayır bunların kalması lazım’ dedi. Milli Savunma Bakanına bağladığınızda tablo değişecek mi? Önce zihniyet değişikliği yapmak, sıcak siyaseti kurumların içine sokmamak gerekiyor. Her kurumun kendi kültürü vardır. Bu kültür tümüyle liyakat üzerine inşa edilmiştir” dedi.
“Bizim bir istihbarat örgütümüz yok devletteki gibi, kim paralelci kim değil bilmiyoruz”
Genelkurmay başkanının en yakınındaki ismin, cumhurbaşkanının başyaverinin bu darbe girişiminin içinde oldukları iddiasıyla tutuklanmasıyla ilgili Kılıçdaroğlu, “Bizim bir istihbarat örgütümüz yok devletteki gibi, kim paralelci kim değil bilmiyoruz. Ama devletin istihbarat örgütü şu kişi böyledir, şu kişi şöyledir derse bakarız ama biz bir siyasi partiyiz. Devleti yönetmiyoruz. Açıp MİT müsteşarına veya Emniyet Genel Müdürlüğü istihbaratına bizim içimizde paralelci var mı bildirin dersem zaten onlar da yanıt veremez. Ama gerçekten ülkenin çıkarları bağlamında yanlış yönlendiren varsa biz onun gereğini yaparız. Ama bize ulaşan her bilgiyi çek etmeden biz kullanmayız” şeklinde konuştu.
“Özel bir davet mektubu göndermedik ama herkese açık”
CHP’nin pazar günü yapacağı mitingle ile ilgili Kılıçdaroğlu, “Özel bir davet mektubu göndermedik ama herkese açık. Çünkü bu cumhuriyet ve demokrasi mitingi. Belediye ücretsiz taşıma yönünde belediye meclisi bir karar almış. Saygı gösteriyoruz. Biz darbelerden en büyük acıyı yaşayan partiyiz. Darbe sonrası genel başkanlarımız hapse atılmış, malvarlıklarımıza el konulmuştur, arşivlerimiz alınmıştır. Ama hiçbir zaman bir mağduriyet edebiyatı yapmadık. Geriye dönüp intikam alma duygusuyla bir şeylerde yapmadık. Demokrasiyi güçlendirmenin mücadelesini verdik” ifadelerini kullandı.
“Darbe girişimlerinin panzehiri demokrasidir”
Tabandan da miting talebi geldiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
“Arkadaşlar bana ilettiler ‘tamam’ dedim bende. İlk gecede de katılan Cumhuriyet Halk Partililer vardı. Ama sokağa çıkanların daha sakin daha saygılı daha tutarlı davranış göstermeleri, provokasyona kapılmamaları yönünde benim özel dileğim de oldu Sayın Başbakandan. Sayın Başbakan da aynı kanaatteydi. Sonuçta bazı kaygılar gelmişti. Ben ilk görüşmede Sayın Başbakana o kaygılarımı da iletmiştim. Örneğin bir ilçeden bir grup iş adamının ismi yazılarak veriliyor bunlardan alışveriş yapmayın diye. Bu tür olaylara prim verilmemesi lazım. Darbe girişimlerinin panzehiri demokrasidir.”
“Darbe karşıtı söylemlerimiz ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin tutumu dolayısıyla teşekkür etti”
“Cumhurbaşkanına bir geçmiş olsun telefonunuz oldu. Başbakanla görüştünüz. Bu nasıl etkiler önümüzdeki süreci?” sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, “Sayın Cumhurbaşkanını ben aramadım, Sayın Cumhurbaşkanı aradı. Darbe karşıtı söylemlerimiz ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin tutumu dolayısıyla, TBMM’de bombalar yağarken Cumhuriyet Halk Partisi’nin genel başkan yardımcıları, grup başkanvekilleri, milletvekilleri oradaydı ve bu bağlamda teşekkür etti. Bende telefonu dolayısıyla teşekkür ettim ama bizim görevimiz zaten demokrasiyi savunmak diye kendilerine düşüncelerimi aktardım. Dünkü tablo güzel bir tablo. Sayın Abdullah Gül vardı, Sayın Karaman vardı, Milliyetçi Hareket Partisi’nden arkadaşlar vardı, HDP’den arkadaşlar vardı. Ben Meclis’te yaptığım konuşmada da ifade etmiştim bu tablonun acı bir yönü var, pek çok insanın hayatını kaybetmesi. Ama bir de tatlı yönü var. Bütün siyasal partileri demokrasi konusunda bir payda oluşturmayı sağladı. Bu açıdan da çok önemlidir dedim. Biz şimdi paydanın acı taraflarını elbette şükranla anacağız ama paydanın halkı rahatlatan yönünü, yüzünü geniş kitlelere umut olarak vermemiz gerekiyor. Biz bu ülkede demokrasiyi savunuyoruz diye düşüncelerimizi ifade etmek zorundayız” dedi.
Bu olaylardan sonra Genelkurmay Başkanı ya da görevdeki komutanlarla bir temasının olup olmadığına ilişkin Kılıçdaroğlu, “Sayın Genelkurmay Başkanıyla Meclis Başkanımızın odasında diğer siyasi partilerin de genel başkanları vardı, bakanlar bir aradaydık. Bu olaylar görüşüldü tartışıldı. Genelkurmay Başkanı yaşadığı sıkıntıları dar bir ortamda anlattı ama onun dışında bir görüşmemiz olmadı” diye konuştu.
“İzin almadan paylaşmak doğru değil tabi bunları”
Akar’ın Genelkurmay’dan nasıl Akıncılar Üssü’ne götürüldüğü sürecini anlatıp anlatmadığı sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
“O süreci kısmen anlattı. İzin almadan paylaşmak doğru değil tabi bunları. Görevinin başında Sayın Genelkurmay Başkanı. Liyakat sisteminin en iyi çalıştığı kurumlardan birisi de ordudur, öyle olmak zorundadır. Buraya sıcak siyaset, bu benim amcamın oğlu bunu paşa yapalım bugüne kadar hiç girmedi. Ama maalesef son 10-15 yıl içinde böyle bir acı tablo çıktı ortaya."