CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün TBMM Genel Kurulu'nda yapılacak Yüce Divan oylaması için bakanını Yüce Divan'a gönderen 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ı örnek gösterdi. Özal'ın sadece bir ses kaydı ile bakanını Yüce Divan'a gönderdiğini ve kendisinin de ifade verdiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, yolsuzluk ve rüşvetle suçlanan AKP'li dört bakana da "Yol yakınken şimdiden gidin. Aklanmak istiyorsanız gidin, aklanın. Kaçarsanız zaten bu toplum sizi vicdanında mahkum edecek." çağrısı yaptı.

BAKANINI TEK SES KAYDIYLA YÜCE DİVANA GÖNDEREN VE İFADE VEREN ÖZAL'I ÖRNEK GÖSTERDİ

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, konuşmasının sonunda da bugün TBMM Genel Kurulu'nda AKP'li dört bakanla ilgili yapılacak Yüce Divan oylamasına değindi. Kılıçdaroğlu, "Bugün oylama olacak. Biraz sonra Genel Kurul’a gideceğiz. Diyorlar ki komisyon, diyor ki efendim Köylü, Hakkı Köylü, efendim yeteri kadar delil yok. Bir olay anlatacağım. AKP milletvekillerinin vicdanına sesleniyorum, bir olay anlatacağım. Rahmetli Özal başbakan, bir gün bir işadamı gelir ‘benden bir bakan rüşvet istiyor’ der. O da Adnan Kahveci’yi görevlendirir. O da vefat etti Allah rahmet eylesin. Benim de bakanlığımı yaptı, son derece düzgün, namuslu bir siyasetçiydi. Diyor ki, ‘bir sanayici geldi, denizci geldi, benden sizin bir bakan rüşvet istiyor’ dedi. 'Bunu bir konuş bakalım nedir?' Şu cebine, ceketinin şu cebine bir teyp yerleştiriyor. Ve rüşveti kayda alıyor. Mahkeme kararı yok, hiçbir şey yok. Sadece bir ses bandı. Götürüp Özal’a veriyor. Özal bakanı aldı Yüce Divan’a gönderdi. Kendisi de gitti, soruşturma komisyonunda ifade verdi, 'evet rüşvet talebi geldi, bu olayın tanığım' diye. Delil derseniz, sadece bir ses kaydı. Ve Yüce Divan’a gönderdi." dedi.

ÇOCUKLARIMIZA KARŞI SORUMLULUĞUMUZ VAR

Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu olayda ses kaydı var mı? Var. Mahkeme kanalıyla mı? Evet, mahkeme kararıyla. Görüntüler var mı? Evet, görüntüler de var. Para kasaları? Evet onlar da var. 'Senin önüne yatarım' diyen? Evet, o da var. 'Evladım kaç para var. Bir kaç kuruş babacım. Oğlum kaç para, bir trilyon civarında babacığım' diyen ses kayıtları da var. Ayakkabı kutuları var. Daha da önemlisi MİT’in dönemin başbakanına verdiği üç sayfalık rapor var. Şimdi görüşülecek. Ak mı kara mı, çıkacak ortaya. Bu parlamento Ulusal Kurutuluş Savaşı’nı yöneten parlamentodur. Bu parlamento, kirliliği kabul etmez. Kirliliği buraya bulaştırmayalım. Hepimizin vicdani ahlaki sorumluluğu var. Çocuklarımıza karşı ülkemize karşı vatanımıza karşı sorumluluğumuz var. Devleti itibarlı kılacak olan bizleriz, kullanacağımız oylardır."

4 BAKANA SESLENDİ: YOL YAKINKEN ŞİMDİ GİDİN

Ardından haklarında rüşvet ve yolsuzluk iddiası bulunan AKP'li dört bakana seslenen Kılıçdaroğlu, onlara bir çağrıda bulundu: "Dört sayın bakandan da istirham ediyorum; lütfen kürsüye çıkın, yürekli olun, korkmayın! Namuslu adamlarsanız asla korkmayın. 'Biz Yüce Divan’a çıkmak istiyoruz' deyin. Neden korkuyorsunuz? Korkunun ecele faydası yoktur. Siz kurtulacağınızı sanıyorsanız, bunu unutun. Gün gelir yine hesap vereceksiniz. Yol yakınken şimdiden gidin. Aklanmak istiyorsanız gidin aklanın. Kaçarsanız zaten bu toplum sizi vicdanında mahkum edecek."

9 KİŞİ ÇOCUKLARINA DÜNYANIN EN AĞIR MİRASINI BIRAKTILAR

Kılıçdaroğlu'nun son çağrısı ise AKP milletvekillerine oldu: "Burada bütün AKP milletvekillerine sesleniyorum. 9 kişi hariç, komisyonda görev yapan 9 kişi hariç. Onlar vicdanlarını sattılar. Onlar kendilerini de sattılar. Bugün çocuklarının yüzüne bakamayacaklar. Dünyanın en ağır mirasını çocuklarına bıraktılar. Yolsuzlukları kapatan üstünü örten kişiler olarak bu parlamentonun tarihine geçtiler. O nedenle önümüzdeki süreçte, yani bugün, oy kullanırken madem ki kapalı bir yere gireceksiniz. Bir vicdanınıza sorun, bir ahlakınıza sorun, bir inancınıza sorun. Az önce okuduğum peygamberin sözlerini kulaklarınıza getirin. Ne diyordu Sevgili Peygamberimiz: 'Sizden öncekiler şu yüzden helak oldu. İçlerinden güçlü biri hırsızlık yapınca onu serbest bıraktılar. Güçsüz biri bir şey çalınca onu cezalandırdılar. Ve helak oldular.' Bir toplumu saygın kılan yolsuzluğu üstüne rüşvetin üstüne gitmesidir. Ben umudumu yitirmiyorum yitirmek de istemiyorum. Parlamentonun namusuyla görev yapmasını istiyorum. Eğer parlamento görev yaparsa emin olun Türkiye’nin itibarı sadece Türkiye’de halkın nezdinde değil bütün dünyada artacaktır. Ve bütün dünya şunu söyleyecektir; 'evet Türkiye Cumhuriyeti’nde bir TBMM var ve sonuna kadar toplumun haklarına sahip çıkıyor' diyecektir."