Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bir kişinin kişisel hırsı, kini ve öngörüsüyle tekrar seçime gittiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, “Bir ön seçim yok, erken seçim de yok. Tekrar seçim var.” dedi.

Gaziantep Gazeteciler Cemiyeti'nde gazetecilerin sorularını cevaplandıran Kılıçdaroğlu, ülke gündemine ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Gaziantep'te sanayici ve işadamları ile gerçekleştirecekleri toplantının neden basına kapalı olacağı yönünde bir soruyu cevaplayan Kılıçdaroğlu, “Bir işadamının kendi düşüncelerini medyanın önünde özgürce dile getirebileceğine inanıyor musunuz? Ben bir yere gittim. Sanayi ve Ticaret Odası'yla toplantı yaptık. Medyada vardı. Başkan kulağıma eğildi, şunu söyledi: 'Biz medyanın önünde konuşursak, ertesi gün kapımıza vergi müfettişleri gelecek, ceza yazacak. Ben nasıl konuşayım?' Yani böyle bir toplantı yapmamızın nedeni sizler değilsiniz, iktidardaki baskıcı anlayış. Gerekçesi o. Yoksa bizim kapılarımız size sonuna kadar açık.” diye konuştu.

“TÜRKİYE'Yİ BAŞBAKAN MI YÖNETİYOR, YOKSA KAÇAK SARAY MI?”

Bir gazetecinin seçim güvenliği ve buna bağlı olarak bir ertelemenin söz konusu olup olmayacağı yönündeki sorusuna Kılıçdaroğlu, şu cevabı verdi: “Sorulması gereken soru şu. 13 yıldır bu ülkeyi kim yönetiyor? Sorulması gereken ikinci soru şu. 2002'de hükümeti devraldıklarında terör var mıydı? Sorulması gereken soru şu. 13'üncü yılın sonunda ne oldu da bu ülke ateş çemberinin içine sokuldu? Türkiye kan gölüne dönüştü. Türkiye'de ciddi bir yönetim boşluğu var. Türkiye'yi kim yönetiyor? Başbakan mı yönetiyor, yoksa kaçak saraydan mı yönetiliyor? Eğer bir ülkede iki başlı yönetim varsa, o ülke yönetilmiyor anlamına gelir. Türkiye'nin karşılaştığı temel sorun bu. Seçimler olur mu? Niye olmasın seçimler? Eğer güvenliği sağlayamıyorlarsa, apar topar istifa etmek zorundalar. 'Ben bu ülkede güvenliği sağlayacak bir hükümet değilim' anlamına gelir bu. Sonuçta o sandıklar ya köyde okulda kurulacak, ya şehirde okulda kurulacak. Seçim yapmamanın yollarını eğer arıyorlarsa, bu Türkiye demokrasisine vurulmuş en ciddi darbelerden birisi olur. O anlama gelir. Bakın bir kişinin kişisel hırsıyla, kiniyle, öngörüsüyle tekrar seçime gidiyoruz. Bir ön seçim yok, erken seçim de yok. Tekrar seçim var. Niçin tekrar seçim? 'Benim dediğimi yapmadınız. Ben de sizi zorla benim dediğimi yapıncaya kadar sandığa götüreceğim.' Gazianteplilere de şu görev düşüyor. 'Sen beni zorla sandığa götürüyorsan, kusura bakma benden sana oy yok' demesi lazım. 'Sana oy verdim, oturun adam gibi milli iradenin gereğini yapın. Koalisyon mu? Evet ortaya o tablo çıktı. Niye koalisyon kurmadınız? Hangi gerekçeyle kurmadınız?' Bütün bunların hepsinin düşünülmesi lazım.”

Koalisyon görüşmelerine de vurgu yapan Kılıçdaroğlu, “Biz şunu söyledik. Eğer bir koalisyon kurulacaksa, bizim olmazsa olmazlarımız var. Nedir? Emekliye 2 maaş ikramiye. Asgari ücret bin 500 TL olacak. Polisler için 3 bin 600 ek gösterge olacak. Çiftçi için mazot 1,5 TL olacak. Biz bunları söyledik. Ama onlar bizim bu taleplerimizi gerekçe göstererek 'Koalisyon kurmayız' demediler. Bizim bu taleplerimizi sadece dinlediler. Doğruya doğru, eğriye eğri.” şeklinde konuştu.

“SARAYDA OTURAN BEYEFENDİNİN GİZLİ, KİŞİSEL AJANDASI VAR”

Yarın Meclis'te görüşülecek tezkereye ilişkin de görüşleri sorulan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: “Eğer bir yerde kan akıyorsa, kanın akmaması için aklı başında olan herkesin çaba harcaması lazım. Uzun süredir şunu söylüyorum. Toplumsal barışa ihtiyacımız var. Toplumsal barışı sağlamanın yolu, silahtan geçmez, Silahla bu sorun çözülmez. Bu sorun parlamentoda çözülür. Bunu defalarca söyledim. Önce bize itiraz ettiler, dediler ki, 'Efendim, parlamento ne çözdü ki bunu çözsün.' Şimdi onlar da söylemeye başladı. Bu işin çözüm yolu parlamentodan geçer. Toplumsal barışı sağlamanın 4 temel kuralı var. Bunu da söyledik kendilerine. Samimi ve dürüst olacaksınız. Samimi ve dürüst mü iktidardakiler? Hayır. Gizli, kişisel bir ajandanız olmayacak. Sarayda oturan beyefendinin gizli, kişisel ajandası var. Millete hesabını veremeyeceğiniz angajmanlara girmeyeceksiniz. Halka bilgi vereceksiniz. Bu sorun böyle çözülür. Akılla, mantıkla çözülür. Ortak aklı egemen kılmakla çözülür. Biz bunları söyledik. Ama 'Hayır, biz çözeceğiz' dediler. Buyurun size kredi açıyoruz, çözün. Siz çözdünüz de biz engel mi olduk? 'Sizin kredinize ihtiyacımız yok' dediler. Peki, buyurun çözün. Türkiye'yi kan gölüne çevirdiler. Açık ve net söylüyorum. Toplumsal barışı ancak ve ancak CHP sağlar. Ülkenin birliği ve bütünlüğü içinde huzuru, barışı, toplumsal barışı, kardeşliği biz sağlarız. Çünkü bizim gizli bir ajandamız yok. Biz samimi ve dürüstüz. Biz hesabını veremeyeceğimiz angajmanların altına girmeyiz. Biz halkımıza hesap vermeyi de onurlu görev kabul ederiz.”