HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, Türkiye’yi bir çatışma havası sardığını belirterek, “Türkiye bugün açıkça savaşla barış arasında, çatışmayla çatışmasızlık arasında bir kıldan köprü üzerinde yürüyor. Tam manasıyla 1990’lara dönüş, savaş haline dönüşü yaşamıyorsak da buna büyük bir hızla meyledebileceğini gördüğümüz bir durumdan geçiyoruz.” dedi. Kürkçü, terör örgütü PKK’nın, çatışmasızlık dönemine geri dönmesini istedi. HDP İzmir İl Başkanı Cavit Uğur'un da katılımıyla basın toplantısı düzenleyen Kürkçü, bir erken seçimde oy oranlarını yüzde 15-18’e çıkaracaklarını da iddia etti.

AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Artık çözüm süreci son bulmuştur. Çözüm sürecini tanımıyoruz. Aslında çözüm süreci demek de buna yanlıştı, barış da demek yanlıştı. Türk devletiyle hiç kimse eşit hakla olarak aynı masanın etrafında bulunamazdı. Biz yanlış yaptık, o yüzden bu süreci sona erdiriyoruz.” şeklinde açıklamalar yaptığını iddia eden Ertuğrul Kürkçü, “Bunları dediği gün, tüm bu çatışmanın fitilini de ateşlemiş oldu. Ortada bir sorun vardı ki müzakere ediliyordu. Ortada bir çatışma vardı ki çatışmasızlığa gelmiştik. Ortada savaş vardı ki barıştan söz ediyorduk fakat bunun oya tahvil edilemediği görülünce AKP ve Tayyip Erdoğan tarafından, ‘Savaş da yok, barış da yok, çatışmasızlık da yok, Kürt sorunu da yok, çözüm müzakeresi de yok.’ denilerek aslında bizi yeniden 2011 koşullarına iade eden bir çatışmanın pimi çekilmiş oldu. Bundan ötürü son derece üzgünüz. Biz HDP olarak çatışmayı ne teşvik ediyoruz, ne öneriyoruz, ne de çatışmaya mazeret buluyoruz. Açıkça herkesi, çatışan bütün tarafları, yani AKP hükümetini de, PKK’yı da Dolmabahçe zeminine geri çağırıyoruz. Çatışmasızlık koşullarına geri dönülmesini istiyoruz.” dedi.

'TAYYİP ERDOĞAN BEŞTEPE’DE ÇAKILIP KALACAKTIR'

AK Parti’nin kendi yaptırdığı ve topluma sızdırdığı anketlerde bile eski konumuna ulaşamayacağının görüldüğünü iddia eden Milletvekili Kürkçü, “HDP yükselmeye devam edecektir. Bizim, baraj diye bir meselemiz yoktur. Halk, arkamızda birleşmiştir. Kaç seçim yapılırsa yapılsın, Tayyip Erdoğan Beştepe’de çakılıp kalacaktır. Ahmet Davutoğlu, tek başına bir hükümet kuramayacaktır. Yol yakınken tavsiyemiz, iki büyük partinin, toplumun geniş kesimlerinin bir uzlaşmasını ifade edecek şekilde bir hükümet kurmaları.” diye konuştu.

'HÜKÜMETİN MEŞRUİYETİ YOK'

AK Parti hükümetinin siyasi meşruiyeti bulunmadığını öne süren HDP Milletvekili Kürkçü, “Hem uluslararası planda hem içeride bu kadar milyon insanın hayatını doğrudan doğruya ilgilendiren işler, esasen siyasi meşruiyeti olmayan bir hükümet tarafından gerçekleştiriliyor. AKP’nin, bugünkü Davutoğlu tarafından güdülen hükümetinin herhangi bir siyasi meşruiyeti yoktur. Halk AKP’ye, ‘İktidardan çekil, başka bir hükümet kurulsun.’ demiştir. Oysa AKP Başkanı Davutoğlu, ne bu hükümeti kurmakta ne de iktidardan çekilmektedir. Madem öyle, madem erken seçime gitmeyi düşünüyorsunuz o zaman erken seçime gidelim ama bu kadar savaşa, bu kadar gürültüye rağmen çok açık görünüyor ki AKP, erken seçime de gidebilecek durumda değildir, çünkü bu seçimde de HDP, ona ihtiyacı olan iskemleleri boşaltmayacaktır. Oyumuzu yüzde 13.1’den yüzde 15’e, yüzde 18’e çıkaracağımızdan herkes emin olabilir. Ortada ne seçim var, ne koalisyon hükümeti var, ne de meşru bir hükümet var. Bu koşullar altında karşı karşıyla olduğumuz rejimin adı bir ara rejimdir, bir darbe rejimidir. AKP eliyle bir darbe rejimi sürdürülmektedir.” dedi.

'BELEDİYE OTOBÜSLERİNİN YAKILMASI KABUL EDİLEMEZ'

Ertuğrul Kürkçü, İzmir’de belediye otobüslerinin bazı kişiler tarafından molotof bombası atılarak yakılmasını değerlendirdi. Kamu vasıtalarına yönelik saldırıları tasvip etmediklerini söyleyen Kürkçü, “Kamu vasıtalarının herhangi bir gerekçeyle, isterse dünyanın en kutsal amacıyla olsun, kamuya hizmet veren vasıtaların tahrip edilmesi, herhangi bir biçimde muhalefet sorumluluğuyla bağdaşmaz. Belediye aracının tahrip edilmesini hiçbir şey meşru gösteremez. Bunları yaptıkları iddia edilen insanların partimizle illiyetini bilmiyorum. Pekala partimize sempati duyanlar arasından da bu yapılmış olabilir, farketmez. Partimize sempati duymak, canı istediği zaman otobüs yakma hakkını kimseye vermiyor.” dedi.

SOSYAL MEDYADA YAYIMLANAN GÖRÜNTÜ

Kürkçü, sosyal medyada yayımlanan, bazı kişilerin yere yatırılarak kelepçelendiği görüntüyle ilgili olarak ise şunları söyledi: “Eğer bir Özel Harekat mensubunun çılgınlığı değilse bu yapılanın, esasen çatışmayı derinleştirmek için girişilmiş bir tahrik olduğunu düşünebilirim. Maksadınız o insanları aşağılamaksa aslında o insanlar, yüz yıl boyunca böyle aşağılandıktan sonra 30 yıldır bastırılamayan bir isyanın içine girdiler. O zaman ben düşünüyorum ki bütün bunları yapan ve bunu kendisi çekip yayımlayan Özel Harekat görevlisi ne buna Türkiye’de taraftar bulabilir, ne de buna Kürtler arasında bundan korkan birisini bulabilir, ancak Kürtleri daha fazla çatışmaya tahrik amacı güdebilir. Davutoğlu’na çağrıda bulunuyorum, ‘Biz konuyu inceletiyoruz.’ dedi. Yurttaşlara bu şekilde zulmeden görevli yargılanacak mı, yargılanmayacak mı?”

HDP İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkçü, bir gazetecinin, o görüntünn devamında operasyonda ele geçirilen roketatarlar, Kalaşnikof tüfekler ve patlayıcılar bulunduğu, bununla ilgili ne düşündüğünü sorması üzerine ise şunları söyledi: “O videoda ne rekoket atar var, ne Kalaşnikof var, hiçbir şey yok. Videodan söz ediyoruz; ne Kalaşnikof gördük, ne roketatar gördük. Başka bir fotoğrafta ortaya koyulmuş olan, delil diye ortaya koyulmuş olan şeylerin hakikaten delil olup olmadıklarını da ancak bir yargılamanın sonunda anlayacağız. O başka, o başka. Bunları hemen birbiriyle birleştirip bir sonuca varamayız. Velev ki roketatar yakalanmış olsun, bunlar yapılabilir mi, yapılmalı mıdır? Yapılmasını caiz görür müyüz? Savaşın da bir hukuku var. Polis harekatının da bir hukuku var. Her şey hukuk dairesinde olacak. Polisin, insanları gözaltına almaya hakkı var. İç Güvenlik Yasası, makul şüphe gerekçesiyle polise çok fazla yetki tanıyor ama polise, hiçbir zaman insanları yere yatırıp ters kelepçeyle kelepçeleyip onlara hakaret etme hakkı kimseye verilmiş değil. Polisin yasa içinde hareket etmesini beklemek de hakkımız.”