TBMM Genel Kurulu'nda devam eden İç Güvenlik Paketi görüşmelerinde yeniden Belam tartışması yaşandı. Kürsüde bir konuşma yapan CHP İstanbul milletvekili eski müftü İhsan Özkes konuşma yaparken, 'Belam'dan bahsetti. Bu sırada 'Ben Hz. İbrahim'im' diye tartışmalı bir söz eden AK Parti Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz da ona yine 'Belam sensin' diye cevap verdi.

Meclis'te daha önce Aralık ayında da 'Belam' tartışması yaşanmıştı. Özkes kürsüde konuştuğu sırada AK Parti Erzurum Milletvekili Muhyettin Aksak, Özkes'e 'dinden dönen' manasına gelen 'Belamsın' diye bağırmıştı. Belam kelimesi, Hz. Musa zamanında yaşamışken, bir din alimiyken dinden dönmesiyle ünlenen Belam-ı Baura isimli bir alimden geliyor.

CHP İstanbul milletvekili İhsan Özkes, TBMM Genel Kurulu’nda devam eden İç Güvenlik Paketi görüşmelerinde MHP’nin din görevlilerinin sorunlarıyla ilgili grup önerisi hakkında partisi adına söz alarak bir konuşma yaptı.Din görevlilerinin harç, umre ve yurt dışı görevlendirmelerinde torpil ve adam kayırmaları nedeniyle ciddi rahatsızlıklar olduğunu belirten Özkes, din görevlilerinin, müftü ve vaizlerin liyakat ve ehliyetleri dikkate alınmadan iktidar mensuplarının arzularına göre tayin olmalarının, Allah'ın 'işin ehline verilmesi' emrinin Diyanette bile uygulanmadığını göstermekte olduğunu kaydetti.

'DAVUTOĞLU VE ERDOĞAN İÇİN EZAN OKUNMA SAATLERİ DEĞİŞTİRİLDİ'

Özkes, ardından şöyle devam etti: “Davutoğlu gelecek diye cuma günü Sivas Ulu Cami'de ezan yedi dakika geç okunuyor. Yine, cuma günü Elazığ'da 11.44'te okunması gereken ezan, Erdoğan'ın gecikmesi nedeniyle saat 12.35'te okunuyor. İşte, Türkiye'nin geldiği durum, ibadetler dine göre değil, muktedirlere göre uyarlanıyor. AKP Sivas Milletvekili Nursuna Memecan'ın ‘Eşcinseller de imam olabilirler.’ fetvasını bir CHP'li söylemiş olsaydı neler olurdu? AKP İstanbul Milletvekili İsmet Uçma'nın din görevlilerine ‘İmamların, Kur'an kursu hocalarının tamamının zihinleri sülfürik asit dolu.’ diyerek hakaret etmesi din görevlilerini çok ciddi bir şekilde rahatsız etmiştir. Allah'tan başkasından korkmaması gereken din görevlilerinin iktidar milletvekillerinin hakaretlerine sessiz kalmaları, AKP iktidarında toplumun geldiği durumu ifade etmektedir. Malum saray için Bülent Arınç bile ‘İsraf var.’ diyor ama bu ülkede, kimse, evet, israf var diyemiyorsa; ‘Her cuma bir ayet sallıyorum, bu Bakara iyi makara’ diyenlere kimse bu söz küfürdür, söyleyen kişi kâfir olur diyemiyorsa; devlet işi yaparken alınan rüşvete hediye denilmesine, hiçbir kimse ‘rüşvet hediye olamaz rüşveti alan da veren de melundur' diyemiyorsa; yalancı peygamberlik iddiasında bulunan, ‘Hazreti İbrahim tabii ki benim, Hazreti Muhammed ise en küçük kardeşim’ diyen AKP Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz’a, ‘Başbakan’a dokunmak bence ibadettir’ diyen AKP Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin'e bir şey denilemiyorsa; her cuma sonunda okunan Nahl Suresi 90'ıncı ayetin adaletten bahsetmesine rağmen; adaleti, iyiliği ve akrabaya vermeyi emreden bu ayeti; adaletsizliğe, torpile, adam kayırmaya, akrabaya cebinden vermeyi değil de devlet kasasından vermeyi, âdeta delil göstererek Allah'ın ayetlerini çarpıtan AKP Adıyaman Milletvekili Mehmet Metiner'e ses çıkarılamıyorsa… AKP döneminde haram-helal demeden yiyen, kul hakkını hiçe sayan, israfı itibar kılan; hırsızlığı, yolsuzluğu, devlet malını aşırmayı caiz gören hatta ‘Çalıyorsa da çalışıyor’, ‘Çalıyorsa da Allah için çalıyor’ anlayışında olan ahlaksız Müslüman tipler yetiştiriliyor. Bu meyanda, AKP İstanbul Milletvekili Metin Külünk'ün günah işleme özgürlüğünden bahsetmesi manidardır. Hırsızlık, yolsuzluk yapmak özgürlük olacak, hırsıza ‘hırsız’ demek ise suç olacak; bu anlayış ne dine ne de imana sığar. Nişanlısıyla el ele dolaşmanın günah, hırsızla el ele kol kola olmanın sevap olduğu gibi yeni bir din algısı, bir değişim yaşanıyor. AKP Grup Başkan Vekili Mahir Ünal'ın ‘Değişimin karşısında dinler bile duramaz’ sözü manidardır. Domuz derisinden post; hırsızlığı, yolsuzluğu, devlet malını aşırmayı helal sayanlardan da Müslüman olmaz. Sayın AKP'liler, ahirette geçerli olan para değil, ahirette geçerli olan imandır, iman.” dedi.

Özkes’in konuşması sırasında AK Parti Düzce Milletvekili İbrahim Korkmaz sık sık laf attı. Korkmaz, Özkes’e “Nasıl bildin be”, “Eskidi ya eskidi Müftü Efendi, eskidi!”, “Bayağı zekisin sen ha, kafan çalışıyor yani!” gibi ifadelerle seslendi.

'ALLAH SENİ TÜRKAN SAYLAN'LA HAŞRETSİN'

Özkes, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kimi AKP'liler de şirke girme temayülü mü var acaba diye düşünüyorum. Örneğin, AKP Düzce Milletvekili Fevai Arslan'ın ‘Allah'ın tüm vasıflarını üzerinde toplayan bir lider var.’ demesi, alenen şirk değil midir? İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın ‘Hazreti Muhammed gururlandı, biz gururlanmadık.’ tarzındaki sözleri, haşa, kendilerini Hazreti Muhammed'den daha üstün görmek gibi bir mukayese, nasıl izah edilebilir? Elbette, AKP döneminde cumhuriyetin kazanımları zarar gördü, yargı zarar gördü; hak, hukuk, adalet, insan hakları zarar gördü ancak en büyük zararı din gördü. Zira, bugün Türkiye'de din özgürlüğü yok, din vesayet altına girdi. ‘Hırsızlık kötü bir şeydir ama maneviyatı çalmak daha kötü bir şeydir.’ fetvası bunun açık seçik bir delilidir. Bugün Türkiye'de iktidar korkusu Allah korkusunu geçmiştir. Her namazda okunan 'Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.' ayeti tehlikededir. ‘Muhakkak ki kulları arasında Allah'tan korkanlar âlimlerdir.’ ayeti de tehlikededir. Zira, dinin yanında değil, iktidarın ve gücün yanında yer alan, dini egemen güçlerin, müstekbirlerin hizmetine sunan Belam’lar türemiştir. 17 ve 25 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonlarından sonra camilerde hırsızlık, rüşvet, yolsuzluk, devlet malını aşırma gibi konularda ayetlere ve hadislere âdeta sansür uygulanması İslam tarihinde kara bir parantez arasını oluşturmaktadır. Hırsıza ‘hırsız’ diyemeyen; yolsuza ‘yolsuz’ diyemeyen; israfa ‘haram’ diyemeyen; zulme rıza gösteren; Allah'ın kitabına değil, muktedirlerin gözüne bakarak fetva veren Belam’lar var. Saygıdeğer din görevlilerimiz tüm bu dindışılıklardan rahatsızlardır.”

Bu sırada AK Parti Milletvekili İbrahim Korkmaz, Özkes’e “Her sene böyle bir müftünüz var sizin. Bunun da kullanma süresi doldu Yaşar Nuri gibi, bu da gidiyor. Belam sensin işte. Allah seni Türkan Saylan'la haşretsin inşallah. Onun yanına git inşallah.” diye bağırdı.

Bu sırada Özkes, sözlerini şöyle sürdürdü: “Düşman, hedef bir kitle oluşturuluyor ve kitle imha edilmeye çalışılıyor. Ne oluyor? ‘Yapmayın, etmeyin, günahtır.’ diyenler de o hedefteki kitleyle aynı suçlamalara maruz kalıyor. En sonunda cami cemaati ve din görevlileri de ayrıştırılmaya başlandı. Aynı safta namaz kılanlara bile ‘Cami cemaatinden mi yoksa düşman kılınan cemaatten mi?’ ayrışması yapılmaktadır. Elbette bu durumdan din görevlileri rahatsızdır. İmamların arkasında namaz kılan insanlar arasında ayrım yapmaya dayatılması doğru değildir. Güneş gibi herkesin üzerine doğan, Mevlana gibi her kesimden herkesi kucaklayan din görevlilerimizi rahat bırakınız. Cadı avının din görevlileri arasına da sirayet etmesi toplumsal bütünlüğümüzü yaralamaktadır. Evet, Belam efendi, dön bakalım, enseni görüyorum da yüzünü de göreyim. Belam, ey Belam! Bak, bak, gel, sen nasıl dersin, hiç Allah korkusu yok mu sende? ‘Tabii ki Hazreti İbrahim benim’ nasıl dersin? Kafir olursun, kafir.”

Bunun üzerine Korkmaz, “Lan yürü, yürü!” diye seslenince Özkes de “Belam, belam, belam! Ya, ya, ya, senin gibi olur aynen, aynen senin gibi olur.” diye cevap verdi. İbrahim Korkmaz, “Allah seni Türkan Saylan'la haşretsin. Amin de, amin de, amin de.” diye seslenince de Özkes, “Türkan Saylan'ın imanı senin gibilere yeter de artar bile be! Türkan Saylan'ın imanı senin gibi imansızlara yeter de artar!” ifadelerini kaydetti.