İzmir Ege Üniversitesi'nde karşıt görüşlü öğrencilerle yaşanan kavgada, hayatını kaybeden Ülkü Ocakları Ege Üniversitesi sorumlusu Fırat Yılmaz Çakıroğlu Meclis’in de gündemiydi. İç güvenlik Paketi’ni görüşmek üzere toplanan TBMM Genel Kurulu’nda söz alan muhalefet partisi temsilcileri, Çakıroğlu’nun ölümüne değinerek hükümeti eleştirdi.

'HÜKÜMETİN ÇÖZÜM ZÜRECİNDEKİ ACZİNİ GÖSTERİYOR'

Meclis Genel Kurulu, İç güvenlik Paketi’ni görüşmek üzere toplandı. İlk toplantıda yeterli çoğunluğun toplanmaması üzerine ikinci kez toplanan genel kurulda yeterli sayıya ulaşılması üzerine genel kurul açıldı. Ardından MHP Grup Başkan Vekili Yusuf Halaçoğlu söz aldı. Halaçoğlu, “Kamu güvenliğinden bahseden Başbakan'a Ege Üniversitesi'ndeki terörist yapılanmayı hatırlatmak istiyorum. Koridorlarında PKK sembolleri ve yayımlarıyla dolu olan ve "Burası sağcılara mezar olacak." sloganlarıyla kaplı üniversiteyle ilgili defalarca ikazda bulunulmasına rağmen Ege Üniversitesi teşkilat başkanı ülkücü şehit Fırat Yılmaz Çavuşoğlu'nun PKK teröristlerince şehit edilmesi Hükûmetin çözüm sürecindeki aczini bir kez daha ortaya koymuştur.” dedi.

Bütün tahriklere rağmen sokağa çıkmayan ülkücülerin bu şekilde sokağa çekilmek istenmesinin, “Ülkeyi çözüm safsatasıyla oyalayanların ne denli tehlikeli bir oyun oynadıklarını göstermekte” olduğunu vurgulayan MHP milletvekili, “Yaralı olarak 45 dakika ambulans bekletilen ve yaralıya müdahale ettirmeyenlerle Hükümet aynı yoldadır. Aslında paralel yapılanma Hükümet ve PKK arasında alışverişten başka bir şey değildir. Bunun en önemli göstergesi 10 Temmuz 2014 tarihinde Hükümetin çıkardığı Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun'un uygulanmamasıdır. Zira, bu Yasa'yla Hükûmet terörü önlemek için Bakanlar Kurulundan bir dizi yetki almıştır. Buna rağmen İş Güvenlik Yasasıyla teröre karşı molotof kozunun oynanmasını anlamak mümkün değildir.” ifadelerini kullandı.

'KATİLLER ER GEÇ HESAP VERECEK'

Hâlen mevcut yasalarla molotof atanlara 24 yıl hapis cezası uygulandığını hatırlatan Halaçoğlu, “Aslında Hükümet, PKK'yı terör örgütü olarak görmemektedir. Zira terörist başı Öcalan'ın Türkiye'ye getirilişinin yıl dönümü olan 15 Şubat’ta PKK bazı il ve ilçeleri ateşe vermek ve Silopi Adliyesine molotof atmak suretiyle büyük bir tahribatta bulunmuştur fakat Hükümet buna kayıtsız kalmıştır. Çözüm süreci anlamında PKK silah bırakmayacağını açıklamıştır. Diğer taraftan, Türkiye'ye 3 milyon adet isyan bastırma mermisi ithal edilmiştir. Bu mermiler PKK'ya karşı olmadığına göre kime karşı kullanılacaktır? Ülkücü şehidimiz Fırat Yılmaz Çakıroğlu'nun faillerini yakalayıp gerekli tedbiri almayanların ve bunun müsebbiplerinin er geç hesap vereceklerini herkes bilmelidir, kimse unutmamalıdır. PKK'yla iş birliği içinde olanları MHP Grubu adına lanetlediğimi özellikle belirtmek istiyorum.” diye kaydetti.

'SOPAYLA MİLLİ BİRLİĞİ SAĞLAMAK MÜMKÜN DEĞİL'

Ardından partisi adına söz alan AK Parti Grup Başkan Vekili Naci Bostancı da Çakıroğlu’nun öldürülmesine değindi: “Ege Üniversitesinde yaşanan olayda Fırat Yılmaz Çakıroğlu isminde bir öğrencinin hayatını kaybetmiş olmasından dolayı üzüntülüyüz. Ailelerinin ve milletimizin başı sağ olsun.” Bostancı’nın değerlendirmesi şu şekilde oldu: “Türkiye'de zaman zaman yaşanan bu tür olaylarda hayat kayıpları maalesef olabiliyor. Elbette bunun arkasında siyasal çatışmalar var. Hükûmetin ve AK Parti iktidarının yaklaşımı, Türkiye'de bu tür olayların yaşanmayacağı bir atmosferi kurmak, millî birliği sağlamak, bunu da insanların iradesi ve rızası üzerine teşekkül ettirmek. Çünkü bir milletin birliği ancak insanların geleceğe ilişkin hayallerinde, o ülkenin geleceğine ilişkin yapılacak, edilecek işlerde irade olarak ortak olmalarıyla mümkün olabilir. Sopayla, bağırarak çağırarak yahut da güç kullanarak millî birliği sağlamak mümkün değildir. Çeşitli çatışmalar yaşanabilir, çeşitli farklı fikirler olabilir, yaklaşımlar farklı olabilir; siyasetin görevi bu ülkenin veya herhangi bir ülkenin sınırları içindeki insanları siyasetin olağan, meşru mecraları içerisinde tartıştırarak, görüştürerek, iktidar ilişkilerine katarak onları toplumun bir parçası hâline getirmektir. Türkiye'nin geçmişteki problemi siyasetin yollarının kapalı olması idi. Geçmişteki problemi, sopa ile, güç ile, şiddet ile millî birliği sağlama yönünde kimi eylemlerin ve yaklaşımların bedeli olarak bunlar ortaya çıkmıştır. Elbette, böyle ortamlarda çok merkezkaç güçleri ortaya çıkar, olağan yolların kapalı olması da onların propagandası ve kitleselleşmesi bakımından bir temel oluşturur. AK Parti'nin yaptığı demokratik ortamda, özgürlükler temelinde ve olağan, meşru mecralarda iktidar ilişkilerine katılarak insanların birliği sağlanmaktadır. Burada da son derece başarılı olduğunu görüyoruz. 2012'nin sonundan itibaren bu ülkede çatışmalar, anlaşmazlıklar, problemler yine olmuş ama Allah'a çok şükür ciddi anlamda birtakım kayıplar yaşanmamıştır geçmişle mukayese edildiğinde. Herkes akıl ve fikir sahibi, barış herkes için iyidir. Bizim de yaklaşımımız budur. İnşallah, bu memlekette birliği ve dirliği herkesin ortak iradesiyle sağlayacağız, buna da herkesin destek vermesi muhakkak faydalıdır.”

'HÜKÜMET TEDBİR ALMALI'

Bostancı’nın konuşmasının ardından Halaçoğlu, kendisine cevap vermek istediğini belirterek söz aldı. Halaçoğlu, “Demokrasinin en önemli unsurlarından biri hukuku uygulamaktır. Yasama organının çıkardığı kanunları uygulamadığınız takdirde demokrasiden söz edemezsiniz, siyasetten de söz edemezsiniz. Siz, Hükümet olarak hangi yasayı ne zaman uyguladınız? Elinizde mevcut olan yasaları uygulamıyorsunuz. Silahlı terör örgütü silahlarıyla şehirleri işgal etmiş durumda, siz sessiz kalıyorsunuz. Ama, ‘Hiç insan ölmedi’ demeyin, sadece 6-7 Ekimde 49 vatandaşımız hayatını kaybetti bu çatışmalarda, 15 Şubat’ta il ve ilçeler ateş topu hâline geldi, hangi tedbiri aldınız? Tedbir almak zorundasınız Hükümet olarak. Demokrasinin en önemli unsuru, hükümetlerin halkın güvenliğini sağlamasıdır. Defalarca Ege Üniversitesinde olay olacağını ve buranın işgal edildiğini söylememize rağmen, hangi tedbiri aldınız? Sadece oraya Başbakanlık bürosu yapmakla bir şey elde edemezsiniz, siz halkın güvenliğini sağlayın. Sokağa çıkmamakta ısrar eden ülkücü gençliği sokağa dökmek için uğraşıyorsunuz. Buna asla müsaade etmeyeceğiz ama hukuku herkesin takip etmesi ve uygulaması gerekir.” ifadelerini kullandı.

'HADİSE 4 GÜNDÜR GELİYORUM DEDİ, ARAŞTIRILMALI'

HDP adına konuşan İdris Baluken de kısaca şu değerlendirmeyi yaptı: “Dün Ege Üniversitesinde karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan kavgada bir öğrencinin yaşamını yitirmesini büyük bir acıyla öğrenmiş bulunmaktayız. Ortada bir cenaze varken, olayların nasıl başladığını, neler yapılması gerekirken neden o önlemlerin alınmadığını belki çok detaylıca konuşamayabiliriz ancak burada önümüzdeki günlerde bütün üniversitelerdeki mevcut durumun kapsamlı bir şekilde tartışılması gerektiğini düşünüyoruz. İç Güvenlik Paketinin Meclis gündemine geldiği bir dönemde, Parlamentoda gerginliğin yoğun olduğu bir dönemde, Hükûmetin Parlamentoya zorla bir yasayı dayattığı bir dönemde Ege Üniversitesinde böylesi bir hadisenin, böylesi acı bir kaybın yaşanmasını biz manidar buluyoruz. Bu olayın tabii ki arka planındaki bütün unsurları, güçleri de Hükümet araştırmak zorundadır. Hükümetin ne zaman ki Parlamentoda dayatmaya çalıştığı bir yasa olursa ya da seçim takvimiyle ilgili bir süreç işlemeye başlarsa bu tarz sokak hareketliliklerini âdeta bizzat planladığını biz çok iyi biliyoruz. Dolayısıyla, Ege Üniversitesinde dört gündür ‘geliyorum’ diyen bir hadise yaşanmıştır. Dört gündür orada karşıt görüşlü öğrenciler arasında çok ciddi hadiseler olmasına rağmen, her gün Ege Üniversitesinde yüzlerce polis kampüste bulunmasına rağmen o gün ne hikmetse polisler ortadan yok oluyor ve âdeta öğrencilerin karşı karşıya geldiği bu acı olayın yaşanması için bir zemin hazırlanıyor. Dolayısıyla bu konuda birinci sorumluluğun Hükümete ve İçişleri Bakanlığına ait olduğunu, bu olayın arka planıyla ilgili kamuoyunu tatmin edecek açıklamalar yapılması gerektiğini, diğer üniversitelerde benzer olayların yaşanmaması için gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini ifade etmek istiyoruz. Siyasi partilere ve tüm üniversite öğrencilerine de böylesi sıkıntılı bir ortamda ateşin üstüne benzinle gidilmemesi gerektiğini ve itidalli bir yaklaşımla, tahriklere kapılmadan, olayların daha vahim bir boyuta ulaşmaması gerektiğini Halkların Demokratik Partisi olarak ifade ediyoruz.”

'SORUMLU İKTİDAR'

CHP Grup Başkan Vekili Levent Gök de Ege Üniversitesi’nde öldürülen Çakıroğlu için “Siyasal sorunların giderek arttığı ve dün de Ege Üniversitesinde Fırat isimli bir genç kardeşimizin öldürülmesiyle gerçekleşen olay -elbette bunun öncesi ve olay koşullarını değerlendirmekle birlikte- iktidarın da sorumlu olduğu bir konudur. Türkiye'yi huzura kavuşturmak ve insanlarımızın yaşam güvencesini tesis etmek iktidarın görevidir. Bu konuda dün hayatını kaybeden arkadaşımızın ailesine, bütün sevenlerine baş sağlığı dileklerimi iletiyorum. Bu olaylar tekrarlanmamalı ama ülkeyi çatışmadan ve sürekli gerginlikten uzaklaştırmak da iktidarın başlıca görevidir. Biz, bunun tam tersini görüyoruz, iktidarın ülkede güvenliği sağlamanın ötesinde çatışmayı arttırıcı yasalarla, tekliflerle kamuoyunu meşgul ettiğini görüyoruz. İktidara düşen bu görevi tekrar hatırlatıyor, genç kardeşimize Allah'tan rahmet diliyorum.” dedi.

ÇAKIROĞLU PKK TARAFINDAN ŞEHİT EDİLMİŞTİR

MHP Konya milletvekili Faruk Bal da kısa bir söz isteyerek şöyle konuştu: “Fırat Yılmaz Çakıroğlu da benim hemşehrimdir, Allah gani gani rahmet eylesin. Gencecik bedeni, PKK terör örgütünün Ege Üniversitesinde öğrenim hakkını engellediği için toprağa verilmiştir. Bununla ilgili, basın yaygın organlarında ve buradaki grup başkan vekillerinin beyanlarında 'karşıt görüşlü öğrenciler arasında çıkan çatışmadan dolayı' denilmiştir. AKP'nin Grup Başkan Vekili de ülkücüleri ima ederek "Sopayla millî birlik sağlanmaz." demek suretiyle safını belli etmiştir. Size gösteriyorum: Burası Ege Üniversitesi, bu fotoğrafta 'PKK buradadır.' diye üniversitenin içindeki binalarda yazılar var. Devamında "PKK'nın Soma komününün 2 no.lu merkezi" diye duvarlarda yazılar var. Ege Üniversitesi bilmeyenlere ifade ediyorum 9 Eylül Üniversitesidir. Bunun bir anlamı vardır, 9 Eylülün ve İzmir'dedir. PKK buraya yerleşmiştir. Vatan evlatlarının öğrenim hakkını zorla elinden almaktadır. Bunun neresi karşıt görüşlü öğrenci çatışması oluyor? Bu, doğrudan, Akşehir gibi bir yerden çıkıp orada geleceğini, eğitim almak suretiyle hazırlamak çabası içerisinde olan bir gencin terör örgütü mensupları tarafından katledilmesidir, şehit edilmesidir. Yüce Meclisle bunu paylaşmak istedim. Bir kez daha, Çakıroğlu ailesine sabırlar niyaz ediyorum, ülkücü camiaya sabırlar niyaz ediyorum, Fırat kardeşime de Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum, nur içinde yatsın.”