MHP Genel Başkan Yardımcısı Şefkat Çetin, 1 Kasım seçimlerinin yapılış amacının, '7 Haziran’da sultanlık heveslerinin karşılığını bulamayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın tatmin arayışı' olduğunu iddia etti. Çetin, "Ağızlarından düşürmedikleri milli irade sandıkta 258 vekil vererek başkanlık hevesini kursağında bıraktığı halde, Tayyip Erdoğan sultanlık hırsından vazgeçmemiştir. Bizzat AKP’li bakanların itiraf ettiği üzere, Tayyip Erdoğan’ın başkan yapılamamasının faturası milletimize artan terör olayları ve ekonomik kriz olarak ödetilmektedir.” ifadelerini kullandı.

Milliyetçi Hareket Partisi Teşkilat İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve Ankara Milletvekili Şefkat Çetin, erken seçim tarihi ve kurulacak seçim hükümeti hakkındaki yazılı bir basın açıklaması yaptı.

CUMHURBAŞKANI ANAYASAL BİR KURUMUN GÖREVİNİ FİİLEN YÜRÜTMÜŞTÜR

Türkiye’nin 1 Kasım 2015 tarihinde sandık başına gitmesine ve içerisinden hükümet çıkaracak bir Meclis için yeniden seçim yapılmasına karar verildiğini hatırlatan Çetin, “Erken seçim tarihini yasal prosedüre göre dün YSK açıklamakla birlikte, bu tarih zaten 21 Ağustos’ta Cumhurbaşkanı tarafından ilan edilmiştir. Her zaman olduğu gibi Cumhurbaşkanı üzerine vazife olmadığı halde, anayasal bir kurumun görevini daha fiilen yürütmüştür.” dedi.

YSK ŞAİBELİ DURUMA DÜŞMÜŞTÜR

MHP milletvekili bu durumu, “Yüksek Seçim Kurulu anayasanın kendisine tanıdığı bir yetkiyi Cumhurbaşkanına devrederek, talimatla karar alarak; Cumhurbaşkanı ise anayasanın vermediği bir yetkiyi kullanarak suç işlemiştir. Seçimlerin güvenliğinden sorumlu bir yargı organı olan YSK, tarafsızlığını yitirmiş partili bir cumhurbaşkanı olan Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla hareket ederek şaibeli duruma düşmüştür.” şeklinde değerlendirdi.

KAOUSUN BAŞ SORUMLUSU ERDOĞAN YASALARIDIR

MHP Ankara milletvekili, şunları kaydetti: “Cumhurbaşkanı ise yasaların hükümet kurulması için tanıdığı süre bitmeden erken seçimi işaret ederek ve tarihini ilan ederek koalisyon hükümeti istemediğini ortaya koymuştur. Böylelikle anayasanın işaret ettiği gibi hükümet kurmak için tanınan süre kullanılmamış, Tayyip Erdoğan’ın arzuları ve buyrukları doğrultusunda zamanın dolmasını dahi beklemeden erken seçim ilan edilmiştir. Erdoğan’ın bizzat telaffuz ettiği 'Türkiye’de sistem değişti' sözleri bir kere daha uygulamayla gösterilmiştir. Türkiye’yi aylardır hükümetsiz bırakan, ekonomik istikrarsızlık ve güvenlik sorunları çıkartan kaos ortamının baş sorumlusu, Türkiye’de anayasal düzen yerine fiilen uygulamada bulunan Tayyip Erdoğan yasalarıdır.

1 KASIM ERDOĞAN'I TATMİN ARAYIŞIDIR

1 Kasım seçimlerinin yapılış amacı, 7 Haziran’da sultanlık heveslerinin karşılığını bulamayan Tayyip Erdoğan’ın tatmin arayışıdır. Hatırlanacağı üzere, 7 Haziran’da bir parti lideri gibi meydanları dolaşarak muhalefet partileri ile kavga eden Tayyip Erdoğan, başkanlık sistemine geçebilmek için milletimizden önce 400 milletvekili istemiş, sonra anayasa referandumuna götürebilecek 330 milletvekiline bile razı olmuştu. Gereğini hiç yapmasalar da ağızlarından düşürmedikleri milli irade sandıkta 258 vekil vererek başkanlık hevesini kursağında bıraktığı halde, Tayyip Erdoğan Sultanlık hırsından vazgeçmemiştir. Bizzat AKP’li bakanların itiraf ettiği üzere, Tayyip Erdoğan’ın başkan yapılamamasının faturası milletimize artan terör olayları ve ekonomik kriz olarak ödetilmektedir.”

7 Haziran’da sandıktan çıkan sonucun AKP’yi yönetenleri tatmin etmediğini savunan Şefkat Çetin, şu ifadeleri kullandı: “Ahmet Davutoğlu’nun ve onun Saray’daki amirinin amacının bir hükümete tek başına sahip olmanın yanı sıra, Meclis’te çoğunluğa hâkim olmak olduğu anlaşılmıştır. Meclis çoğunluğuna sahip olmayan AKP’nin korku ve panik içerisinde olduğu ve asla bu şartlarda hükümet kurmayacağı belli olmuştur. Yıllardır yaptıkları gibi yasaları diledikleri gibi yorumlayabilecekleri, kurulları çıkarları doğrultusunda çalıştırabilecekleri bir Meclis istedikleri, yürütme organı olan hükümeti bir şirket gibi kullanmak istedikleri çok açıktır. Milliyetçi Hareket Partisi’nin varoluş gayesi ise 'devleti yaşat ki millet yaşasın' diyen bir gelenekten gelmektedir. Devlet millet için vardır ve hiçbir kişinin ya da grubun çıkarları milletin çıkarlarından üstün değildir. Bu şartlarda MHP ile hükümet kurmanın kendi sonlarını hazırlayacağını gayet iyi bilen AKP yöneticileri, kurnazca bir politikayla hükümeti kurmak istemeyenin MHP olduğu algısını oluşturmaya çalışmıştır.”

SARAY ARTIK SERT BİR CEVABI HAK ETMEKTEDİR

MHP Genel Başkan Yardımcısı, açıklamasını şöyle sürdürdü: “7 Haziran seçimlerinde yüzde 84 katılım olmasına ve Meclis’te yüzde 95’in üzerinde temsilin sağlanmasına rağmen iktidarı paylaşmamak için hükümet kurmayanları, 1 Kasım’da büyük hüsran beklemektedir. 7 Haziran seçimlerinde milletimiz AKP’ye ve Tayyip Erdoğan’a doğru yoldasınız dememiştir ki, 1 Kasım’da destek versin. AKP’ye yanlış yoldasınız, kendinizi düzeltin uyarısı yapılmıştır. AKP yöneticileri ve bilhassa Tayyip Erdoğan’ın yaşadığı güç zehirlenmesi, 7 Haziran seçimlerinde sandıktan çıkan millet iradesini yanlış okumalarına neden olmuştur. Milletin verdiği ihtara rağmen tek başına iktidar hırsıyla Türkiye’yi bir kaos ortamına sürükleyen AKP ve onu uzaktan idare eden Saray artık ihtardan daha sert bir cevabı hak etmektedir. İktidar gücünü millete hizmet aracı olarak kullanmak yerine, haklarındaki şaibelere karşı bir zırha çevirenler, milli iradenin ilk uyarısından ders almayanlar sandıkta milletin tokadını yiyecektir. 1 Kasım tarihi aynı zamanda Türkiye’de saltanatın kaldırışının 93. yıldönümüne denk geldiği için ayrıca anlamlıdır. Atatürk Orman Çiftliği’ne diktiği kaçak sarayı ile saltanat hevesini gizlemeyen Tayyip Erdoğan’ın kurduğu sistemin saltanatın kaldırıldığı tarihte yıkılacak olması ayrıca anlamlı olacaktır. Yasamayı, yürütmeyi, yargıyı, YSK’yı ve TSK’yı, YÖK’ü ve MİT’i, muhtarları ve hatta tabu dairesini kendisine bağlamaya çalışan bu saltanat düşkününe Türkiye’nin bir kişiden büyük olduğunu göstermek için 1 Kasım seçimleri iyi bir fırsattır. 7 Haziran’da AKP’nin tek başına iktidarına müsaade çıkmaması, Türkiye’de her geçen gün artan olumsuzlukların bir yansımasıdır. Bugün ülkemizde yaşanan kriz daha da derinleşmiştir. 7 Haziran’dan 1 Kasım’a kadar 5 ay içerisinde AKP’nin millete rahatsızlık veren olumsuzluklarından hangisi değiştirmiştir ki, utanmadan milletten yeniden oy isteyecektir? Ekonomi iyiye gitmezken, terör örgütüyle masa kurup pozlar verilirken, yolsuzluk ve rüşvet her tarafı sarmışken milletimiz bütün olumsuzlukların baş sorumlusunu sultan yapacak değildir.”

PARTİ YÖNETİCİLERİ PKK'NIN HAZIRLIKLARINI NEDEN SEYRETTİKLERİNİ AÇIKLAMALIDIR

Artan terör olayları ve her gün bir ocağa düşen şehit ateşi karşısında AKP’nin millete vereceği bir hesap daha olduğunu ifade eden Çetin, açıklamasını şöyle bitirdi: “Bu parti yöneticileri çözüm süreci devam ederken bölücü örgütün hazırlıklarını neden seyrettiklerini açıklamalıdır. Terörle mücadele yerine müzakereyi tercih eden AKP hükümeti terörün şehre inmesinden, yığınak yapmasından, militan devşirmesinden sorumludur. Bugün kalkan her şehit cenazesinde, görevini yerine getirmeyen AKP hükümetinin sorumluluğu vardır. Üstelik her şeye rağmen AKP hala ne Kandil ne de İmralı ile bağlarını koparabilmiş ve gerçek anlamda terörle mücadeleye niyetlenmiş değildir. İhanet sürecini devam ettirebilmek için kapalı kapılar ardında pazarlıkların devam ettiğini düşünen milletimiz endişelenmekte haklıdır. Çözüm ortaklığı yaptıkları bölücü örgütün siyasal uzantısı partiyle AKP’nin seçim hükümetinde ortak olması kaderin garip bir cilvesidir. Yıllardır sürdürdükleri gizli ilişkileri resmileşen bu iki suç ortağı hiç utanmadan sıkılmadan 1 Kasım’da büyük Türk milleti önünde oy talep edecektir. Sırtını dağa dayayan HDP ile aynı kabineye girmeyi anayasal bir zorunluluk olarak millete yutturmaya çalışan AKP, siyasallaşmaları için her türlü desteği vermekten çekinmedikleri bölücülerle birlikte Türkiye’yi yöneten parti olarak tarihe geçecektir. Maskeli PKK’lıları kabineye taşıyan AKP’lilerin ve Saray’daki hamilerinin, seçimlerde açılışını yapacak tesis bulamayınca mitinge çevirdikleri şehit cenazelerinde ellerine geçirdikleri mikrofonda ne diyeceklerini ibret ve merakla bekliyoruz.”