MHP eski Kocaeli Milletvekili Lütfü Türkkan, "Bir ülkede birinin evladına gemi diğerinin evladına mermi düşüyorsa, o memlekette yaşanan her şey kötü bir rüyadan ibarettir. İranlı bir şarlatan kahraman, kardeşi şehit düşen bir yarbay hain ilan ediliyorsa o ülke maalesef ölmüş ve ağlayanı yok demektir." dedi.

Türkkan, bir buçuk aydır devam eden terör olayları ve son siyasi gelişmelerle ilgili yazılı bir açıklama yaptı. Türkiye'nin hiç olmadığı kadar kötü günlerden geçtiğini belirten Türkkan, şöyle devam etti: "Bir yandan eli kanlı teröristler oluk oluk kan dökerken, diğer yandan ekonomi dibe vurmaya devam ediyor. Türkiye her geçen gün biraz daha batağa saplanıyor. AKP iktidarının sözde çözüm süreci adı altında palazlandırdığı PKK, anaların kınalı kuzularını alçakça şehit ediyor. Kahraman güvenlik güçlerimizin karşısına çıkmaya cesareti olmayan teröristler ya mayın döşüyor, ya da vatan evlatlarının arkasından sinsice gelip kafalarına eşlerinin yanında kurşun sıkıyor. Türkiye böylesine acı günlerle ilk kez tanışmıyor. 30 yılı aşkın süredir bölücü örgütle mücadele ediliyor. 2002 yılında tamamen biten PKK’yı, AKP iktidarı hayat öpücüğü vererek yeniden canlandırdı. İhanet sürecinde PKK’yı güçlendirdi. Tarihinde hiç olmadığı kadar morallenen terör örgütü şımartıldı. Asker kışlalara hapsedildi. Teröristlerin il ve ilçelerde ellerinde ağır silahlarla cirit atmalarına müsaade edildi. İhanet sürecine zarar gelmesin diye, Türk bayrağına el uzatılmasına ses çıkartılmadı. PKK, devletin kaymakamını ifadeye çağıracak kadar yüz buldu. Ülkede sözde PKK şehitliği oluşturuldu, teröristlerin heykelleri dikildi. Bebek katiline 'Sayın Öcalan' demek serbest bırakıldı. Neredeyse Öcalan’a Nobel Barış Ödülü verilmesi için propaganda yapılacaktı. PKK paçavralarını asmak suç olmaktan çıkarıldı. Bakanlar 'Öcalan’ın mesajları bizim de düşüncemizdir' deme cüretinde bulundu. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti, PKK karşısında diz çöktürtüldü. Son 6 yılda böylesine şımartılan ve her istediği yapılan PKK Suruç katliamını bahane ederek yeniden eylemlerine başladı."

Türkkan, 48 günde 59 vatan evladının şehit olduğuna dikkat çekerek, şu ifadeleri kullandı: "Yürekler yandı. Zamanında milliyetçiliği ayaklar altına alan Cumhurbaşkanı bir kez daha milliyetçi rolü oynamaya başladı. Erken seçim formülüyle yeniden Başkanlık düşleyen Sayın Erdoğan, bir gün şehit cenazesinde milliyetçilik nutukları atarken bir başka gün kaçak sarayında en büyük Türk Atatürk’ün düşmanlarını ağırlamaktadır. Bu ne yaman çelişkidir? 30 koruması ve zırhlı aracıyla boy gösteren Enerji Bakanı hiç utanmadan sıkılmadan şehit olmak istediğini söylemektedir. Sayın Bakan eğer gerçekten şehit olmak istiyorsa Güneydoğu'ya gidip Mehmetçiklerle birlikte göğüs göğüse çarpışmalıdır. Aksi halde bu söylemi şehitlerle alay etmektir. Kabinenin bir diğer güzide Bakan'ı ise 'Erdoğan, Başkan seçilseydi bu kaos yaşanmazdı' demiştir. Sayın Bakan aslen 'Erdoğan başkan seçilmediği için bu kaosu biz yaratıyoruz' demek istemiştir. Bu ülkede 'Anayasa'yı tanımıyorum' diyen bir İçişleri Bakanı yıllarca görev yapmıştır. Ülkenin Anayasa'ya uymayan bir Cumhurbaşkanı tarafından yönetildiği düşünüldüğünde Güneydoğu’daki hainlerin özerklik ilan edip 'Devleti tanımıyorum' demelerine çok şaşırmamak lazım. İşte tam bu noktada 'sistem değişti' diyenlerle, sistem katilleri aynı paydada buluşmaktadır."

"Bir ülkede birinin evladına gemi diğerinin evladına mermi düşüyorsa, o memlekette yaşanan her şey kötü bir rüyadan ibarettir." diyen Türkkan, şunları aktardı: "İranlı bir şarlatan kahraman, kardeşi şehit düşen bir yarbay hain ilan ediliyorsa o ülke maalesef ölmüş ve ağlayanı yok demektir. Unutmamalıdır ki; anneler ağlamasın diye ihanet sürecini başlatıp annelerin gözünde gözyaşı bırakmayanların yaptıkları yanlarına kar kalmayacaktır. Vatan evlatlarını katillere yem ettiren vatan hainleri er geç hesap vereceklerdir. Bırakın AKP’li Bakan ve Milletvekillerini Şehit cenazelerine AKP delegeleri bile gitmemelidir. Şehit ailelerinin bir daha canlarının yakılmasına vesile olunmamalıdır. PKK ile mücadelede sadece hava kuvvetlerinin yaptığı operasyonlar yetersiz kalmaktadır. Kara kuvvetlerine harekete geçmeleri için emir verilmemesine kimse akıl sır erdirememektedir. Terör örgütünün şehir yapılanmalarına yönelik operasyonlar arttırılmalıdır.

Daha öncede söylediğimiz gibi Anadolu Türklerin son yurdudur. Gidecek hiçbir yerimiz, verecek tek karış toprağımız yoktur. Milliyetçi Hareket Partisi vatanın yılmaz bekçisidir. Çoğu şey affedilebilir ancak vatan hainleri asla affedilmemelidir. Ne özerk bölge ne federasyon, herkes bu bayrağın gölgesinde adam gibi yaşayacak. Yaşamak istemeyenler istediği cehenneme gitmekte özgürdürler."