MHP Genel Başkan Yardımcısı ve Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında IŞİD’den türbe kaçırmak, vatan toprağını korumak için terör örgütünden destek almak Türk ordusunun şeref ve şanına yapılmış en büyük hakaret olduğunu vurguladı.

Şam'a giderek Emevi Camii'nde namaz kılacağız diye kükreyenlerin Şah-fırat operasyonu ile alelacele Türbe kaçırmaktan sıkılmadığını belirten Ayhan, "Başbakanın dış politikada Türkiye’yi sürüklediği şerefli yalnızlığı, ülkemizi Suriye’deki bir avuç vatan toprağını ve ecdat emanetlerini koruyamaz hale getirmiş, Türk Ordusunun kanlısı terör örgütüne muhtaç duruma sokmuştur. Bu utanç Davutoğlu’na yeter de artar bile. Bu topraklar, 62. AKP Hükümeti tarafından bir gecede terk edilmiş, terör örgütünün bağışladığı toprak parçası ile değiş tokuş edilmiştir. Süleyman Şah Türbesi’nin Suriye sınırları içinde yer aldığı arazi, gerek 1921 Ankara Antlaşması ve gerekse 1923 Lozan Antlaşması’yla Türk toprağı olarak kabul ve tescil edilmemiş midir? Türk ordusunun orayı canı pahasına koruması gerekirken, Süleyman Şah türbesi havaya uçurulmuş ve sınırların hemen yanına bir türbe inşaatına başlanmıştır. Bunun adı ricattır. Bu ricatla Türkiye’nin bölgedeki itibar ve caydırıcılığı sıfırlanmıştır." dedi.

'TÜRK ORDUSU YPG'NİN KORUMASINA MUHTAÇ BIRAKILDI'

"Türk ordusu sınır ötesinde PYD’nin silahlı kanadı olan YPG’nin korumasına muhtaç bırakılmıştır." diyen Ayhan, şöyle devam etti: "AKP döneminin CV’sine 17-25 Aralık hırsızlık, rüşvet ve yolsuzluğun yanında bir de korkaklık eklenmiştir. AK Parti'nin namı bundan sonra 'KorkAK Parti', onun hamisi olan Aksaray’da artık 'KorAKSARAY' olarak algılanacaktır. Şanlı Ordumuz KorkAK Partilerin ve KorkAK Saray muhkimlerinin değil, Yüce Türk Milletinin ordusu olacaktır. Bu noktada Vatan millet şuuru sorgulanır hale gelen, Sarayın emir eri olarak görev yapanlar Türk Milletinin Şanlı ordusuna Komutanlık yapamaz! Elbette her kamu görevlisi gibi Genelkurmay Başkanı da eleştirilere katlanmak zorundadır. Şanlı Türk ordusunu talimatla ricat eder duruma düşürenler yarın Diyarbakır, Şırnak, Cizre ve Hakkâri’yi de güvenlik sebebi ile terör örgütünün elinden nasıl kaçıracaklarını mı düşüneceklerdir? Şanlı Türk ordusunu Ecdadının emanetini ve vatan toprağını korumak için Terör örgütü ile paralel hareket eder duruma düşürenler kimlerdir? Devlete saray soytarıları değil, şerefli, liyakatli ve bilgili memurlar lazımdır."

‘MERKEZ BAŞKANI İÇİN SÖYLENENLER PESPAYELİKTİR’

"Merkez Bankası Başkanı için söylenenleri 'pespayelik' olarak niteleyen Ayhan, "Cumhurbaşkanı Merkez Bankası Başkanı’nın nereye bağlı olduğunu hem şimdi hem de kendi Başbakanlığı dönemi için açıklamalıdır. Makam sahipleri milli çıkarlar açısından mahsurlu gördükleri kararlar hakkında bu yanlış diyebilecek yürekliliğe sahip olmalıdır. Necdet Özel, Erdoğan’ın Kaçak Saraydan yaptığı gibi oturduğu makama aykırı bir üslupla Genel Başkanımıza laf yetiştirmeye çalışmaktadır. Bu söylediklerimiz sayın başbakan için de geçerlidir. Serok Ahmet lakaplı Sayın Başbakanın ülkücü harekete, Başbuğumuza ve Genel Başkanımıza yaptığı cahilce dil uzatması, AKP’nin çöküşünü ve MHP’nin yükselişini durduramaz, olsa olsa Türk milleti ile aramızdaki safları pekiştirir, AKP’den partimize olan mevcut oy akışını da hızlandırır. Devlet memurlarının nereye bağlı oldukları sorulmaktadır. Devlete, millete bağlı olması kifayet etmemektedir. İllaki kendisine bağlı memur istenmektedir. Kamuoyunda devlete memur değil saray soytarısı arandığı algısı yerleşmeye başlamıştır." şeklinde konuştu.

‘PAKETİN TERÖRLE MÜCADELE VE KAMU GÜVENLİĞİYLE ALAKASI YOKTUR’

İç Güvenlik Yasa Tasarısının amacının tek adam rejimi ve ihanet sürecini meşrulaştırılacak istibdat rejimi yerleşmesi olduğunu dile getiren Ayhan, "Terörle mücadele, kamu güvenliği ile alakası yoktur. Milletin değil Sarayın vekilleri olanlar maalesef emir komuta zinciri içinde gazi meclisin ve demokrasimizin tüm kurum ve kurallarını ayaklar altına alarak Damat Ferit yasasını çıkartmaya çalışıyor. Tasarı görüşülürken partimizin görüşleri açıkça ortaya konmuştur. Başbakan muhalefetin taleplerini istediğinde de görüşlerimiz net bir şekilde ifade edilmiştir. Beyan edilmiştir. Bu tasarının görüşülmesi 2 kere ertelenmiştir. Bu arada kim, kim ile pazarlık etti, açıkça ortaya konulması gerekir. AKP Döneminde PKK şımartıldı, teröre müsamahayla terör azdırıldı. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak terörle mücadele konusunda, mücadele edin, terörle müzakere etmeyin dedik, terörü meşrulaştırmayın dedik, Terörle Mücadele Kanunu’ndaki düzenlemeleri gevşetmeyin diye çok söyledik. Bunları grup yöneticisi arkadaşlarımız da bu çatı altında defalarca ilettiler, dile getirdiler. Ancak Teröre müsamaha gösterilerek terör azdırıldı. Terör örgütünün simgeleriyle miting yapmak, taşımak, bölücülük yapılması normal hâle getirildi. Operasyon yetkileri valilere verildi. Valilere de Operasyon yapma! talimatı verildi. Ayrıca Türk Silahlı Kuvvetleri iç güvenlikten çekildi. Kamu Güvenliği PKK’ya teslim edildi. PKK’ya ‘silahlarını bıraksınlar, silahlarıyla gitsin.’ denildi. Ancak müzakereye de devam edildi. PKK mahkemeler kuruyor, hâkim atıyor, vergi topluyor, asayiş birimlerini kuruyor, hükümetten çıt yok." görüşünü belirtti.

‘EMNİYET TEŞKİLATI PARİ KURUMUNA DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR’

"6-7 Ekim olaylarında Jandarma müdahale etmedi mi? Kim müdahale etti? Kanun değiştirilmesine rağmen yetki olmadığı halde başbakanın talimatı ile kim müdahale etti?" diye soran Ayhan, şunları söyledi: "Şimdi, bunlara baktığınız zaman yapılan işlerin düzgün olmadığı, net bir şekilde anlaşılıyor. Ama istenilen şey önce ak saraydı, sonra ak polisti, sonra ak jandarma, sonra ak ordu, sonra ak yargı, bu gidişin sonu vahimdir. Terör örgütü ile müzakere ediliyor, Terör örgütüne her türlü özgürlüğü reva görenler, Türk Milletine özgürlüğü çok görüyor. MHP olarak bu yasaya karşı çıkışımızın sebebi; demokrasi yerine polis devleti, hukuk yerine keyfiliğin egemen kılınmaya çalışılmasıdır. Ayrıca, Emniyet teşkilatı devlet kurumu yerine parti kurumu haline dönüştürülmekte, PKK’nın isteği çerçevesinde jandarma tasfiye edilerek, vali ve kaymakamlara yetki verilerek güvenlik ve adalette yerelleştirme ve siyasallaştırılma sağlamaktadır. Parti devleti ve sarayın istibdat rejimi böylece kurulmuş olacaktır. Nitekim bunun emareleri de daha şimdiden her gün ortaya çıkıyor. AKP’nin oyları yüzde 40 altına düştüğünde Kamuoyu araştırma kuruluşları müfettişler tarafından basılıyor. Atatürk’ün mirası ülkemizin en büyük mali kuruluşu bile sarayın gazabından ve kumpaslarından nasibini almaktadır. Darbe paranoyası altındaki baskı ve sindirme operasyonları medyaya, iş ve finans çevrelerine, yargıya, emniyet güçlerine ve toplumun her kesimine yönelik olarak devam ediyor. PKK ile koalisyon ortağı olanlar kol kola girenler, Öcalan’la komisyonlar kuranlar, Doğu ve Güneydoğu’yu KCK paralel devletine teslim edenler, bu yasa ile hangi terörle mücadele edecektir. Güneydoğu elden çıkmış Polis sokakta gezemez olmuştur. Molotof‘tan başka bahane bulamayan AKP şimdi de, İmralı ve Kandil’le kameraların karşına geçip, halkımıza bir yalan daha söylemeye hazırlanıyor."

"Türkiye Cumhuriyetinin vatanı ve milleti ile bölünmez bütünlüğünü Kandil’in insafına terk eden AKP Hükümeti, 7 Haziran seçimlerindeki başarısını ve sonrasında düşlediği saltanata dayalı başkanlık sistemine dair tüm umutlarını Kandil’den gelecek habere bağlamaktadır." diyen Ayhan, milletin bu oyuna geleceğini, bölücü başı ve eli kanlı terör örgütünün açıklamalarına inanacağını, 30 bin insanın kanının yerde bırakacağını düşünecek kadar gafil, bölücü başına ve kandildeki teröristlerle ne pazarlık yapıldığını nelerin vaat edildiğini açıklayamayacak kadar da korkak olduğunu söyledi.

Bunların hesabını milletin 7 Haziran'da AKP’ye soracağını dile getiren Ayhan, sarayın baskısına daha fazla dayanamayan Merkez Bankası’nın zorla da olsa faiz indirimi yaptığını kaydetti. "AKP’nin talimat ekonomisi beşik gibi sallanıyor." diyen Ayhan, "Artık ekonomik kararlar ülkenin gereklerine göre değil, Saray ve Müteahhitlerin isteklerine göre yönetilmektedir. Üzülerek müşahede etmekteyiz ki finans kesimine yönelik devlet eliyle yaratılan tehditler ve kumpaslar Atatürk’ün mirası ve ülkemizin en büyük mali kuruluşuna kadar gelip dayanmıştır. Bankacılık kanunu görüşülürken bu meselenin de takipçisi olacağız. Türkiye ekonomisine güven her geçen gün azalmaktadır." diye konuştu.

Ayhan, ekonomideki gelişmelere ilişkin Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın da bir açıklama yapması gerektiğini vurguladı.