Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın söyledikleri; kimin yalan söylediğini, kimin kendi şeref ve haysiyetini ayaklar altına aldığını ispat için yeterlidir. Kendi beyanları Erdoğan’ın gerçek yüzünü ele vermektedir. Erdoğan’a ikinci tavsiyemiz, pazarlık gerçeğini yüreği yetiyorsa mertçe itiraf etmesidir. Erdoğan’ın takkesi düşmüş, keli görünmüştür." dedi.

Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan hakkındaki sözlerini hatırlattı. "MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin; Tayyip Erdoğan’ın İmralı canisiyle pazarlığa oturulması için emir verdiğine dair açıklamaları, hem Recep Tayyip Erdoğan’ın hem de emir eri Davutoğlu’nun kimyasını bozmuştur." diyen Yalçın, buna karşın Erdoğan ve Davutoğlu’nun soğukkanlılık ve metanetlerini kaybederek partisine saldırdığını savundu.

Yalçın, şu ifadeleri kullandı: "Partimize yönelik iftiraların, karalamaların bini bir para olmuştur. Erdoğan ve Davutoğlu, MHP’yi halkın gözünden düşürmek, Sayın Bahçeli’nin haklı eleştirilerinin önüne yalandan bir duvar örmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Ancak çırpındıkça batmakta, saldırdıkça rezil olmaktadırlar. Özellikle Erdoğan, işgal ettiği Cumhurbaşkanlığı makamını, haklı çıkabilmek için söylediği yalanlarla fazlasıyla küçültmüş, zarara uğratmıştır. O makamın gerektirdiği vakar, dürüstlük, vicdan, adalet ve tarafsızlıktan o kadar uzaklaşmıştır ki artık Erdoğan halkın ekseriyetinin nezdinde ve gönlünde Cumhurbaşkanı olarak görülmemektedir."

CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI, ERDOĞAN’A BEŞ NUMARA BOL GELMİŞTİR

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Cumhurbaşkanı seçildikten sonraki yeminini hatırlatan Yalçın, şunları kaydetti: “Tarafsız kalacağına, devletin çıkarlarını ve millî bütünlüğümüzü koruyacağına dair Meclis'te şerefi ve namusu üzerine yemin etmiştir. Buna rağmen hâlâ fiilen AKP’nin genel başkanı gibi davranmaktadır. Cumhurbaşkanlığı makamı, Erdoğan’a beş numara bol gelmiştir. İşgal ettiği makamın gereklerini bir tarafa bırakarak AKP mitinglerinde muhalefete saldırdığı için Erdoğan her türlü eleştiriyi ve yergiyi hak etmektedir.”

O, BAŞBAKANCILIK OYNAYAN YARAMAZ ÇOCUKLARDAN FARKSIZDIR

Yalçın, şöyle devam etti :”Eğer zerre kadar haysiyeti varsa yapacağı en onurlu iş, 7 Haziran Seçimlerinin bitmesini beklemeden istifa ederek zaten gayri resmi olarak genel başkanlığını sürdürdüğü partisine resmen geri dönmektir. Zaten Davutoğlu’nun o partide ve hükûmette hiçbir hükmü yoktur. O, başbakancılık oynayan yaramaz çocuklardan farksızdır. Erdoğan, eline şeker verir gibi bu makamı göstermelik olarak Davutoğlu’na teslim etmiştir."

ERDOĞAN NÜFUS KÂĞIDINDA TAYYİP, HAKİKATTEYSE KÂZİP’TİR

MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katıldığı bir programdaki diyaloglarını örnek göstererek, şu ifadeleri kullandı: "İmralı canisi ve Kandil sürüngenleriyle pazarlık meselesine gelince. Sayın Devlet Bahçeli'nin konuyla ilgili iddialarına cevap veren Erdoğan, ‘nerede siyasi, kadromdan bir arkadaşım İmralı’dakiyle masaya oturdu, bunu ispat et dedim, ispat edemezsen alçaksın dedim Bahçeli’ye’ diyerek gerçekleri inkâr etmiştir. Tayyip Erdoğan bu konudaki iddiasını ispata davet ederek MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yi vurayım derken kendini vurmuştur. Oysa Erdoğan, 26 Eylül 2012 tarihinde Kanal 7'de yayınlanan İskele Sancak programında danışmanını İmralı ve Oslo’ya gönderdiğini itiraf etmiştir. Erdoğan; 3 yıl önce yayınlanan o programda, kendisine yöneltilen bir soru üzerine ‘Biz statükoyu nerede kırdık? Adaya danışmanımızı göndermek suretiyle kırdık. Oslo’ya göndermek suretiyle kırdık. Statükoyu korumak isteyenler, yanlış yapıyorsun dediler bana. Hayır, ben onun riskini alıyorum dedim’ ifadelerini kullanmıştır. Adı geçen kanal ve programda Erdoğan’ın söyledikleri; kimin yalan söylediğini, kimin kendi şeref ve haysiyetini ayaklar altına aldığını ispat için yeterlidir. Kendi beyanları Erdoğan’ın gerçek yüzünü ele vermektedir. Erdoğan’a ikinci tavsiyemiz, tükürdüğünü yalamak yerine sadece söz konusu programda değil, başka ortamlarda da birkaç kez dile getirdiği pazarlık gerçeğini yüreği yetiyorsa mertçe itiraf etmesidir. Erdoğan’ın takkesi düşmüş, keli görünmüştür. Yalancının ampulü ikindiye bile kalmamış, sabahtan sönmüştür. Erdoğan siyasi tarihimizde tükürdüğünü en çok yalayan, bu konuda dünya şampiyonluğunu kimselere bırakmayan bir politikacıdır. Erdoğan nüfus kâğıdında Tayyip, hakikatteyse Kâzip’tir. Erdoğan’ın Refah Partisi’nde siyaset yapmaya başladığı yıllardan itibaren söylediği yalanlar arka arkaya sıralandığında, Ekvator’u dolaşacak kadar uzun bir liste ortaya çıkmaktadır. Erdoğan, Türk siyasetinde bir yalan fenomenidir.”