Özgürlük için Basın (ÖiB) Mayıs ayı raporunda, tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, basın ile siyasi otoriteler arasındaki tartışmaların, doğrudan tarafı ve baş aktörü olmasının kaygı verici olduğu vurgulandı. Seçim döneminde iktidarın medyayla kavgasının ülke sınırlarını aştığı kaydedilen raporda, Erdoğan’ın hedefindeki son medya kuruluşunun New York Times olduğu hatırlatıldı. Cumhurbaşkanı’nın eleştiri oklarının Türkiye de yayınlanan gazeteler ve köşe yazarlarına da çevrildiği ifade edilen raporda, Cumhurbaşkanı'nın ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun düzenledikleri seçim gezileri, toplantı ve mitinglerinde gazete ve köşe yazarlarını isim vererek tehdit etmeleri eleştirildi.

Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan Suriye’deki muhalif gruplara silah ve mühimmat taşıdığı gerekçesiyle durdurulan MİT’e ait TIR’larla ilgili haber ve arama görüntülerinin ve bu yayına hükümetten gelen sert tepkilerin, hükümet-basın ilişkilerini iyice gerdiği hatırlatılarak, iktidar yanlısı gazetelerin bir bölümünün de hükümet çevrelerinden ve Cumhurbaşkanı’ndan gelen eleştirilere katıldığı ve basının 'ajanlık' yaptığını ileri sürdükleri kaydedildi. Raporda bu durumun 'devlet sırrı' kavramının bir kez daha tanımlanması gereğini ortaya çıkardığı da belirtilerek, “Haberciliği ile ödüllendirilmesi gereken gazetecilerin linç edilmeye çalışılması kabul edilemez” denildi.

Hükümetin hoşuna gitmeyen haberleri kullanan medya ve mensuplarına uygulanan akreditasyonun Mayıs ayında da aynı hızla devam ettiği kaydedilen raporda, Cumhurbaşkanının ve Başbakanın düzenlediği mitinglere bazı gazetecilerin alınmadığı hatırlatıldı. “Hem yerel, hem de ulusal basından gazetecilere karşı ayrıştırıcı bir tavır sergilenmesinin, gazetecinin bilgiye ulaşımı ile vatandaşın Anayasada yer alan bilgi alma hakkının da açıkça engellenmesi anlamına gelmektedir; kabul edilmesi mümkün değildir,“ ifadesine yer verildi. Raporda 'paralel yapı' diye adlandırılan Fethullah Gülen cemaatine bağlı gazete, ajans ve televizyon kanallarının üniversitelerdeki sempozyumları izlemesine bile izin verilmemesi “eleştiriye tahammülsüzlüğün vardığı seviye” olarak eleştirildi.

Özgürlük için Basın Mayıs ayı raporunda ifade özgürlüğünün sadece kabul gören fikirler için geçerli olamayacağını, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında şiddet, nefret suçu, insanların kutsalını aşağılama içermediği sürece herkesin fikrini açıklama hakkı olduğu ve bu haktan vazgeçilemeyeceğinin vurgulandığı hatırlatıldı. Raporda sansüre karşı medya dayanışması çağrısı yinelendi. Uluslararası Venedik Bienali’nde dağıtılacak olan katalogda yer alan, öldürülen gazeteci Hrant Dink’in eşi Rakel Dink’in bazı ifadelerinin sakıncalı bulunarak dağıtımının engellendiği ve bunun sansür olduğu vurgulanan raporda, ayrıca Edirne valiliğince ünlü şair Can Yücel’in şiirlerinden oluşan “Can” isimli tiyatro oyunun sahnelenmesine izin verilmemesi de kınandı.

Medya patronlarına verilen “gözdağı”na da değinilen Mayıs raporunda, “Muhalif medya patronlarını vergi kontrolü ve cezasıyla pasifleştirme çabalarının Mayıs ayında Taraf gazetesinde tekrar gözlemlendiğine değinildi.

Devrik Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye verilen idam cezasının Türkiye’de de gerginlik yarattığına dikkat çeken rapor, Hürriyet gazetesinin, haberinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mursi’nin idam cezasına tepkisinin birebir başlıkta kullanmasıyla “ima yoluyla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı tehdit ettiği” suçlaması ile karşı karşıya kaldığı hatırlatıldı. Gazetenin bu iddiaları reddetmesine rağmen gerek Cumhurbaşkanı gerekse iktidar tarafından hedef tahtasına konulduğu, TRT’nin Doğan Haber ajansı ile abonelik anlaşmasını sonlandırdığı, ayrıca kısa süreli olarak Doğan Şirketler Grubuna bağlı Petrol Ofisi A.Ş’nin kamu ihalelerinden men edilmesine de raporda yer verildi.

“Cumhurbaşkanı’na hakaret” suçlamasının Mayıs ayında da “en yoğun” suç olmaya devam ettiğine dikkat çekilen raporda, birçok kişi hakkında takibat yapılmasının yanı sıra çok sayıda gazeteciye yönelik olarak haberlerinden veya köşe yazılarından dolayı “soruşturma” açıldığına da dikkat çekildi. “Gazetecilerin işlerinden olması ve bir kez işsiz kalınca tekrar iş sahibi olamamaları medyada yaygın “oto sansür” uygulamasına sebep olduğu da raporda vurgulandı.

AB Sivil Düşün Programı çerçevesinde yürütülen Özgürlük için Basın projesiyle ifade ve basın özgürlüğü ihlalleri aylık raporlar halinde kayıt altına alınıyor.