HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın, "HDP bundan sonra çözüm sürecinin ancak filmini yapar.” değerlendirmesine sert cevap verdi. “Birazcık şuur, akıl olsa, birazcık nezaket olsa, bu sanatı küçümseme ucuzluğundan kendilerini uzak tutarlar.” diyen Önder, “Sık düşülen yanlışlardan biridir. 'Burada bir tiyatro oynanıyor' denir mesela. Tiyatro çok ciddi bir iştir. Ulu önder Atatürk’ün de dediği gibi herşey olabilirsiniz, hatta devlet sanatçısı da olabilirsiniz, devlet adamı bile olabilirsiniz ama sanatçı olamazsınız. Mesela bu ülkede Yalçın Akdoğan olmanın önünde hiçbir engel yoktur ama bir sinemacı olmak için birçok şey gereklidir, bir tiyatro sanatçısı olmak için çok şey gereklidir.” diye konuştu.

HDP’li İdris Baluken ve Pervin Buldan ile Sırrı Süreyya Önder’den oluşan İmralı Heyeti, sürece ilişkin değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaşmak üzere TBMM’de basın toplantısı düzenledi. Sırrı Süreyya Önder, yaptığı açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir basın mensubunun, “Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan çözüm sürecinin bundan sonra filmini çekerler açıklamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna Önder şu cevabı verdi: “Farkındaysanız sinemacı geçmişime atıfla bunu söyledi. Cevap bile vermedim. Pervin ve İdris arkadaşımız gerekli cevabı verdiler. Ama burada bir sanat alanından gelen bir insan olarak şuna dikkat çekmek istiyoruz. Birazcık şuur, akıl olsa, birazcık nezaket olsa, bu sanatı küçümseme ucuzluğundan kendilerini uzak tutarlar. Sık düşülen yanlışlardan biridir. 'Burada bir tiyatro oynanıyor' denir mesela. Tiyatro çok ciddi bir iştir. Ulu önder Atatürk’ün de dediği gibi herşey olabilirsiniz, hatta devlet sanatçısı da olabilirsiniz, devlet adamı bile olabilirsiniz, ama sanatçı olamazsınız. Mesela bu ülkede Yalçın Akdoğan olmanın önünde hiçbir engel yoktur ama bir sinemacı olmak için birçok şey gereklidir. Bir tiyatro sanatçısı olmak için çok şey gereklidir. Onu daha fazla utandırmamak için ben cevap vermemeyi seçtim, kimse sanatı ucuz bir şey gibi, kolay bir şey gibi, basit bir şey gibi göremez Yalçın Akdoğan gibi bu ülke binlerce siyasetçi gördü, hepsinin yerinde yeller esiyor ama sanata dair bir küçücük faaliyeti olan insanlar kendi üretimleri ile ölümsüzleşmiş durumda. Buradan bütün sanatçılarımıza bu vesile ile ve seçim dönemi gösterdikleri dayanışma için saygı ve sevgilerimi sunuyorum.”

Bir başka gazetecinin, “Muhalefet olarak yüzde 60 oy alındı. İç güvenlik paketi, yolsuzluk dosyaları ve seçim barajı gibi, uzlaşma maddeleri gibi konuları görüşüp İmralı ile görüşmeden çözüm sürecini geri plana almayı düşünür müsünüz? Sizin önceliğiniz nedir?” sorusu üzerine Önder şöyle konuştu: “Bizim önceliğimiz barıştır. İç güvenlik yasası denen şey barışa sabotajdır. Başlıklar, hırsızlık meselesi, bu ülkede hegomonik alanın ve katı merkeziyetçiliğin bir sonucudur. Bu alanlar kendi içinde birbiri ile bir sıralamaya girecek alanlar olmadığı gibi hepsi barışın ve tam bir demokrasinin gerçekleşmemesinden kaynaklanan şeyler. Biz siyasetimizi sorunlar arasında bir hiyerarşi oluşturarak değil sorunlar arasında bir bütüncül bakışla gözeten yerden yaparız. Parti meclisi, MYK ve eş başkanlar bu konuda koalisyon ve koalisyon sürecindeki diğer politikalarla yoğun bir düşünce geliştirme içindeler. Bütün bileşenlerle paylaşıyoruz, meseleleri birbiri ile farklılaştırarak ve değişik ilişkiler yokmuş gibi kategoriler oluşturma noktasında değiliz. Hepsi birbiri ile bağlantılı ve hepsi bu ülkedeki savaş ihtimalinin sürmesinden ve demokrasi noksanlığından neşet eden şeylerdir.”

Başka bir gazetecinin, “AKP’nin koalisyon değil bir erken seçime daha sıcak olduğuna yönelik haberler var. Sonbaharda bir erken seçim olursa barajı yeniden aşabileceğinizi düşünüyor musunuz?” sorusuna da Önder, şu cevabı verdi: “Farkında değil misiniz bu ülkede çok şey değişti. AKP’liler böyle düşünüyorsa o 6 Haziran kafası artık geçersizdir. Biraz böyle düşünmeye devam edebilirler, bu kendilerini halen iktidar sanmanın verdiği sahte kibir. Varsın biraz daha bununla oyalansınlar. Bizim üzüldüğümüz, ülke zaman kaybediyor. Neyi seçime götürüyorlar, hangi muktedirlikle götürüyorlar, bu iradeni beğenmedin sen yeniden bir iradede bulun demek, halka saygısızlık değil midir? Önce AKP bu ülkeyi yeniden seçime götürmeye muktedir değil. Cumhurbaşkanının bu yetkileri kullanabileceğini düşünmek için kullanır mı kullanmaz mı diye bakmak için o kadar kutsadığı külliyeden çıkıp dışişleri lojmanında bir muhalefet milletvekili ile görüşmek zorunda kalmasına bakın. Bunlar 6 Haziran kafası, bu ülke artık o kafayı aştı. Onun için diğer sorular spekülatif olur. Kimin hangi güçle bu ülkeyi yeniden 'ben bu halkın iradesini beğenmedim, gelin yeni bir seçime gidelim..' Yenilen pehlivan güreşe doymaz misali bir daha sırtı çimeni görür gökyüzündeki yıldızları sayar.”