Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken, ”Cumhuriyet gazetesinde ortaya çıkan bilgi ve belgeler AKP’nin uluslararası bir suça nasıl bulaştığını gözler önüne sermiştir. IŞID ve El Nusra başta olmak üzere Rojava’da, Suriye’de halkları katleden çetelere ilaçlar içerisinde kamufle edilmiş bir orduya yetecek kadar silah gönderen bir anlayış mutlaka bunun hesabını verecektir. Bu yolun sonu uluslararası ceza mahkemelerince insanlık önünde yargılanmaya kadar gidecektir.”dedi.

Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekile ve Bingöl Milletvekili İdris Baluken partisinin seçim çalışmaları için Elazığ’a geldi. HDP Elazığ il binasında basın mensuplarına çözüm süreci, MİT TIR'ları ve Şırnak İdil’de yaşanan olaylarla ilgili açıklamalarda bulundu.

'ÇÖZÜM KARŞITI POLİTİKALAR DAHA SONRA STRATEJİK BİR KARARA DÖNÜŞTÜ'

Baluken yaptığı açıklamada şöyle konuştu: ”Büyük insanlığa çağrı ve yeni yaşam projesiyle başlamış olduğumuz seçim sürecinde artık sona doğru yaklaşıyoruz. Son bir haftaya girdik. Son bir haftaya kadar yaptığımız bütün çalışmalarda gerek bölgede gerek bütün Türkiye’de büyük bir heyecanla HDP etrafında demokrasiye barış ve özgürlük talebi olan halkların buluştuğunu büyük bir coşkuyla sizlerle paylaşmak istiyoruz. Bugüne kadar halkların bir arada yaşayacağı inançların dinlerin, dillerin özgürce yasal ve anayasal güvence altına alındığı bir ülke özlemimizi dile getirdik. Özellikle HDP projesinin hayata geçmesiyle beraber özlemimizin bütün Türkiye halkları tarafından sahiplenmiş olmasına duyduğumuz memnuniyeti sizlerle paylaşmak istiyorum. Seçim süreci özellikle AKP hükümetinin çözüm süreci kapsamında gerekse de dış politikada Rojava, Suriye ve Ortadoğu kapsamında gerçek yüzün teşhir olduğu önemli bazı gelişmeleri açığa çıkardı. Bütün Türkiye halkları çözüm süreci kapsamında kalıcı bir barışın seçim sürecine feda edilmemesi gerektiğini ifade ediyordu. Bunu AKP ile görüşen heyet olarak bizler de defalarca dile getirdik. Kendileriyle yaptığımız görüşmelerde ifade ettik ama maalesef başta Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere AKP hükümeti bu seçim süreci içerisinde çözüm sürecini tamamen sekteye uğratan çözüm ve müzakere masasını devirmeye çalışan seçim sonrası içinde HDP etrafında aslında Türkiye halklarını tehdit eden bir noktaya savruldu. Bu tabi kendileri açısından tarihin en dramatik düşüşünü beraberinde getirdi. Milliyetçi oyları alalım kaygısıyla başlatmış oldukları bu çözüm karşıtı politikalar daha sonra stratejik bir karara dönüştü. Gerek askeri operasyonlar, gerek partimizin seçim çalışmalarına seçim bürolarına yönelik yapılan saldırılar ve nihayetinde B ve C planları ile tehdide varan bir takım politikalarla bütün Türkiye halkları tarafından AKP’nin çözüm süreci ile ilgili samimiyeti bu dönemde net olarak görüldü açığa çıktı. Türkiye halkları başbakan ve cumhurbaşkanının masasına giden anketlerde de çözüm sürecine karşıt politikalara asla prim vermeyeceğini göstermiş durumda şu an AKP tarihinin en dramatik düşüşünü yaşıyor. Büyük bir düşüş içerisindeler oysa HDP’de tarihin en büyük oy yükselişi var ve anketlerin çok çok ötesinde gizli oy potansiyeli ile Türkiye’de ki siyasi dengeleri değiştirecek bir döneme artık girmiş bulunmaktayız.” dedi.

'AKP’NİN ÇÖZÜM SÜRECİ HEYETİ BU SÜREÇTE TAMAMEN SINIFTA KALMIŞTIR'

AKP’nin çözüm sürecini seçim sürecine feda ettiğini belirten Baluken, ”Özellikle son birkaç gün içerisinde AKP’li yetkililerin açıklamalarına baktığımız zaman stratejik bir karara dönüştürdükleri çözüm süreci karşıtlığını şimdi farklı bir şekilde halka sunmaya çalışıyorlar. Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan '8 Haziran sabahı itibariyle çözüm sürecine yeni ivme kazandıracağız' diye bir açıklama yaptı. Samimiyetten uzak ciddiyetten uzak çözüm inancından uzak bir açıklama eğer gerçekten öyle bir niyetleri olmuş olsaydı ifade ettiğim gibi seçim sürecine çözüm sürecini barış umudunu feda etmeyecek bir duyarlılık göstermeleri gerekirdi. Şimdi mevcut oy kaybını toparlama adına tekrar bir beklenti yaratmak istiyorlar. Çözüm sürecini hızlandırarak sonuca götüreceklerini, Türkiye halklarına ifade etmek istiyorlar. Ama biz bunları hiçbir şekilde inandırıcı bulmuyoruz. Yalçın Akdoğan’a şunu söyleyelim, seçimden sonra 8 Haziran sabahı AKP’nin halen iktidar olacağına inanıyorsa büyük bir yanılgı içerisindedir. AKP’nin tek başına iktidar olamayacağı bir tablo hızla şekilleniyor bunu da en iyi kendileri biliyor. Dolayısıyla şimdi sanki 8 Haziran sabahına iktidar olarak gireceklermiş gibi tek başına iktidar olacakmış gibi bir algıyla kamuoyuna açıklamalar yapıyorlar. AKP’nin çözüm süreci heyeti bu süreçte tamamen sınıfta kalmıştır. Son derece başarısız bir sınav vermiştir. En başta da Yalçın Akdoğan çözüm sürecini sabote eden bütün söylemleri ve politikaların başında olmuştur. Ola ki çözüm süreci eğer 8 Hazirandan sonra farklı dinamiklerle kalıcı barış çalışmalarına ulaşma amacıyla kaldığı yerden devam ederse Yalçın Akdoğan da AKP’nin çözüm sürecini heyeti de tamamen inandırıcılığını kaybettiği için müzakere masasına oturanlar da tekrar tartışılacaktır. Biz bu kadar halkımıza yapılan ağır hakaretleri partimize yapılan ağır tehditleri AKP’nin çözüm süreci karşıtı, Türkiye halklarında umutsuzluk yaratan söylemlerini ve çözüm süreci heyetinde bulunanların HDP’nin parlamentoya taşınmasının demokrasi açısından bir tehlike olarak görmelerini asla sineye çekmeyeceğiz. Eğer süreç AKP ile devam ederse sürecin aktörleri konusunda sanırım ciddi bir tartışmanın yapılması gerekecek. Ama ifade ettiğim gibi şu an bize gelen bilgiler bizim öngörülerimiz 8 Hazirana artık Türkiye AKP iktidarı ile uyanmayacak. Dolayısıyla bu aşamadan sonra AKP yetkililerinin çözüm süreci ile ilgili söylediği hiçbir beyanata inanmamamız lazım. Tamamen oy devşirmeye yönelik panik içerisindeki acziyetler olarak değerlendirmemiz gerekiyor.” şeklinde konuştu.

'ERDOĞAN VE AKP HÜKÜMETİ ETRAFINDAKİ ÇEMBER DARALIYOR'

MİT TIR'larında ele geçen silahlar ile ilgili de açıklama yapan ve AK Parti’nin uluslararası bir suça bulaştığını beliren Baluken, ”Dış politika Suriye ve Rojava ile ilgili gelişmelerde AKP’nin gerçek yüzü deşifre olmuştur. Özelikle dün Cumhuriyet gazetesinde ortaya çıkan bilgi ve belgeler AKP’nin uluslararası bir suça nasıl bulaştığını gözler önüne sermiştir. İŞID ve El Nusra başta olmak üzere Rojava’da, Suriye’de halkları katleden çetelere ilaçlar içerisinde kamufle edilmiş bir orduya yetecek kadar silah gönderen bir anlayış mutlaka bunun hesabını verecektir. Bu yolun sonu uluslar arası ceza mahkemelerince insanlık önünde yargılanmaya kadar gidecektir. Gerek Cumhurbaşkanı Erdoğan gerekse AKP hükümeti etrafındaki çember daralıyor gittikçe köşeye sıkışıyorlar, insanlığa karşı yapmış oldukları kirli politikalar her geçen gün deşifre oluyor. Dolayısıyla bu noktada AKP hükümeti şimdi bu gündemleri maskelemek için de bir takım provakatif süreçleri özellikle devreye koymaya çalışacak.” dedi.

'SON BİR HAFTA İÇERİSİNDE CİDDİ PROVOKASYONLAR DEVREYE KONABİLİR'

Vatandaşları seçime bir hafta kala yaşanacak provaktif eylemelere karşı uyaran Baluken, ”Son bir hafta içerisinde ciddi provakasyonlar devreye konabilir. Türkiye’de ve bölgede Türkiye halklarının seçim ile ilgili bugüne kadar şekillendirmiş olduğu iradeyi kırmaya yönelik farklı arayışlar olabilir biz bütün halklarımızı ve partili arkadaşlarımızı AKP’nin bu provokasyonlarından ve bu tuzaklarına karşı şimdiden uyarıyoruz. Herkesi sağduyuya, soğukkanlı olmaya, 7 Haziranda ki hedefi başarmaya çağırıyoruz. Dün bu provakasyonlardan bir kaçı da HüdaPar mensupları ile partili arkadaşlarımızın karşı karşıya getirilmesi üzerinden ortaya konmaya çalışıldı. Her şeyden önce şunu ifade edelim dün hem Silvan’da hem Diyarbakır merkezde ve Şırnak İdil’de yaşanan bütün acı hadiselerin sorumluluğu AKP hükümetindedir. AKP hükümeti HüdaPar ve HDP çalışanlarını karşı karşıya getirerek dediğimiz provakatif ortamları hazırlamaya ve kendisine siyasi rant devşirmeye çalışıyor. Tabi Şırnak’ta meydana gelen olayda iki HüdaPar’lı yurttaşımızda yaşamını yitirdi. Biz bununla ilgili üzüntümüzü paylaşıyoruz. Buradan hem partililerimize ve hem de HüdaPar ile siyaset yürüten yurttaşlarımıza seslenmek istiyoruz; AKP’nin bu oyununa gelmemek lazım. Mevcut provaktif ortamlara zemin hazırlamamak adına herkese büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Seçim sürecinde Ağrı Diyadin’den başlayarak dün yaşanan hadiseye kadar maalesef can kayıpları oldu. Bundan sonra olmaması gerekir. Bütün siyasi partilerin bütün halklarımızın bu konuda bu provokatif yaklaşımları teşhir edecek bir duyarlılık içerisinde olması gerekiyor.” şeklinde konuştu.