Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Murat Özçelik, Türkiye’nin giderek muhaberat ve Ortadoğu devleti haline dönmeye başladığını söyledi.

Cihan TV Network'te yayınlanan Anadolu’da Sabah programına konuk olan Murat Özçelik, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özçelik, Milli Güvenlik Kurulu’nda bazı sivil toplum kuruluşlarının da kırmızı kitaba girmesi şeklinde çıkan haberleri değerlendirdi. Özçelik, Milli Güvenlik Siyaset Belgesinin, vatandaşların güvenli bir ortamda yaşayabilmesi, dış tehditlere karşı gerekli önlemleri alabilmek için bir çerçeve belgesi olduğunu söyledi. MGK toplantılarına çok defa katıldığını aktaran Özçelik, şunları söyledi: "Orada bir hadise vardır. MGK’nın toplantısında olan hiçbir şeyi konuşamazsınız. Dışarıda konuşmanız bile yasaktır. Daha ziyade güvenliğe yönelik bir belgedir. Yenilenmiştir ama üstünde bir şey söyleyebilmek için böyle şeylerin içinde ne olduğunu görmek lazım. Hayırlısı, inşallah olumlu şeyler vardır. Bu AKP döneminin sonunda kendilerinin usta olduğunu söyledikten sonraki dönemde her birimizin sapır sapır döküldüğü, ayrıldığı dönemlerdir. Bu dönemde hukuk kaldı mı? Anayasa çerçevesinde bir şey yapılıyor mu? Her gün Sayın Cumhurbaşkanı Anayasa'yı çiğniyor mu çiğnemiyor mu? Hukuk siyasete alet edildi mi edilmedi mi? Siz Sulh Ceza Mahkemesinde bir şeye karar verildiğinde o mahkemeleri nasıl kurdunuz, hangi kanunla kurdunuz, gerçekten bir üst mahkemeye başvuru temyiz bakımından esasken onun ardından bir başkasına başvur. Bütün bunlar Türkiye’nin toplam hukuk sistemiyle baktığınızda bir cendereye doğru toplumun sokulduğunu görüyorsunuz demokrasiden uzaklaşarak. Bu çerçevede MGK Belgesi’nde de başka şeylerin sokulması cendereye sokmanın devamı şeklinde gidiyor olabilir. Bir memlekette adalet var ise her anlamda, ister sivil toplum örgütü konulsun ister başkaları içeriye konulsun. Halkın tek gözlediği şey adalet. Batı’ya baktığınızda çok daha fazla bir barış, sukünet görüyor iseniz burada adalet sistemlerini kurabilip onu rahatça çalıştırabildiklerinden dolayıdır. Bir Doğu’muza bakıyoruz. Ne yasa var, ne şu var, ne bu var. Türkiye giderek maalesef bir muhaberat ve Ortadoğu devleti haline dönmeye başladı."

'AKP GELMİŞTİR İSLAM’I SİYASİLEŞTİRMİŞ VE İDEOLOJİK BİR HALE GETİRMİŞTİR'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı arasında yaşanan 'yavru vatan' tartışmasını da değerlendiren Özçelik, "Yavru vatan tabiri çok eskiden niçin konulmuştur. O döneme baktığımız zaman Yunanistan’daki darbe ve Kıbrıs Türk halkının buna verdiği mücadele Türkiye’nin ‘seni yalnız bırakmayacağım’ demesi, barış harekatı ve netice itibariyle KKTC’nin kurulmasına giden süreç ve daha sonrası. Kendi yavrunuz gibi onu gözler, büyütürsünüz. Ama eğer siz, Türkiye’deki otoriterleşmenin bir başka şeklini görüyoruz, ‘benim dediğimden dışarı çıkarsan seni mahvederim ha’ derseniz üstelik de bu 40 yaşına gelmiş bir çocuksa her halükarda bu böyle olmaz. KKTC’yi bir garantör ülke olarak koruruz fakat şunu hiç unutmayalım. Ne yapmıştır, AKP gelmiştir İslam’ı siyasileştirmiş ve ideolojik bir hale getirmiştir. Öbür tarafta insanlar Türkiye’ye şöyle bakıyorlar, yavru vatan demesinden önce niçin Mustafa Akıncı’ya o halkın oy verdiğine bakmamız lazım. Bu halkın o oyu verme nedeni bu tarafa bakıp, ‘eyvah eğer AKP devam edecek olursa o halükarda biz de aynı ideoloji altında Avrupa Birliği değerlerinden çok farklılaşmış olarak kötü bir yaşama gidiyoruz’ diye bir endişe vardı. Bunun neticesinde inanın Avrupa Birliği normlarıyla da kucaklaşmak için o insanlar Mustafa Akıncı’ya verdiler." diye konuştu.

'TÜRKİYE’DEN HERHANGİ BİR TOPRAK TALEBİDİR, TAZMİNAT TALEBİDİR BUNLARI HUKUKEN YAPAMAZLAR'

1915 olayları hakkında konuşan Özçelik, hiçbir surette Türkiye’ye 1948 sözleşmesi uyarınca bir şey söylenemeyeceğini ifade etti. Özçelik, "Bunun da neticesinde Türkiye’den herhangi bir toprak talebidir, tazminat talebidir bunları hukuken yapamazlar. Amaçları o olabilir bazılarının ama hukuken böyle bir şeyin olabileceğine inanmıyoruz. Diğer parlamentoların kararlarında iki şeye bakmak lazım. Acaba bunlar bu kararı verirken tek yanlı, Hıristiyan dayanışması şeklinde bazı şeyleri var mı? Onun dışında bu kadar insan bir şey diyorsa, orada bir şey var demek ki diyoruz bilemediğimiz belki de. Ermeni tarihi ve bizim bakımımızdan da bazı şeyler belki başımıza başka sorunlar açar diye çok fazla anlatılmamış olabilir. Böyle bir şeyler olduysa onların ne olduğunu bilmek hepimizin ve Anadolu insanının da hakkı. Bunu gerçekçi biçimde bakalım. Neyse yanlışlar, bizde yanlış varsa ona da bakalım. O üzüntü, yüzleşme benim bakımımdan soykırımı kabul anlamında da değildir. Ama Ermenistan’da kendisi belli bir yüzleşmeye o dönem itibariyle girecektir. Dolayısıyla biz acılarımızı ortaklaştıralım." şeklinde konuştu.

'BU MEMLEKETİN YÜZDE 10’U GELİRİMİZİN YÜZDE 78’İNİ ALIYOR'

Özçelik, Türkiye’de ekonominin felaket durumda olduğunu kaydederek, ekonomi ile dış politikayı ayırabilmenin mümkün olmadığını söyledi. Özçelik, "Siyaseten iyi giderse ilişkiler o zaman ekonomik ilişkiler de iyi gidiyor. İran’dan doğalgazı alıyorsunuz kabul de onun dışında ne bölgede iş birliği yapabiliyorsunuz ne kendisiyle yapabiliyorsunuz. Irak perişan, güya ‘düzeltiyoruz’ diyorlar. İnanın bunun iktisadi anlamda hiçbir getirisi yok şu anda. Irak’a ihracatınız yok, İran’a yok, Suriye’ye yok. Mısır üzerinden giderdiniz Afrika’ya, o kapı da kapalı. Avrupa Birliği ile ilişkiler felaket. Bu ihracatınızın çok önemli bir kısmını yapamıyorsunuz demektir. İşsizlik son beş yılın en yüksek seviyesine vurdu. 6 milyon işsizimiz var. Bu memleketin yüzde 10’u gelirimizin yüzde 78’ini alıyor. Bizi dinsiz, ‘CHP bir şeye yaramaz’ falan bir sürü şeyler söylüyorlar. Bizi kendileri güya tanımlıyor. Emekliye iki maaş verilecek denildi. Bu insanlarda neyi sağladı biliyor musunuz? Ben, şunu bile duydum, ‘biz Kurban Bayramı'nda kendi kurbanımızı keseceğiz’ dediler." ifadesinde bulundu.

'AVRUPA BİRLİĞİ ÜLKELERİNDEN AMERİKA’YA KADAR BÜTÜN İLİŞKİLERİ HEMEN HEMEN SIFIRLA ÇARPARSINIZ'

CHP Genel Başkan Yardımcısı Özçelik, şöyle devam etti: "AKP dış politikayı da içeride insanları aldatmak üzere siyasete alet ederek konuşuyor. Herhangi bir bölge ülkesine gidiniz, itibarımızın nerede olduğunu görünüz. AKP’den veya Sayın Cumhurbaşkanı’nın beyanatından bahsediniz, aldığınız tepkiyi görünüz. Eğer sizler Arap milliyetçiliğine mezhep savaşının nereye çekileceğini bunları düşünmeden politika yaparsanız Kuzey Afrika’dan Ortadoğu’ya kadar ve Batı’da Avrupa Birliği ülkelerinden Amerika’ya kadar bütün ilişkileri hemen hemen sıfırla çarparsınız. Bu sorunlar yumağı olarak önünüze gelir, çöker. ‘Acaba ben Putin’in dediğini mi yapsam da bu açmazdan kurtulsam, Amerika şunu dediğinde yapıyım kurtulayım bu işten, yoksa ben kötüye gidiyorum’; bu halde kalırsınız. Suriye politikasında şurada burada AKP politikasında hiçbir değişiklik görmüyoruz. Türkiye’yi seçimler öncesinde hala, Sayın Cumhurbaşkanı’nın hitaplarına, kutuplaşmaya, KKTC’ye çarpıyor, Kürt bölgesine laf ediyor. Her gün bağırış çağırış içerisindeyiz. Bu şartlar altında bizim güvenlik şeylerimiz öyle bir hale gelmiştir ki tehditler ‘biz mutlaka şurada bir adım atmalıyız, Suriye’ye girmeliyiz’ gibi bir şeyle çıkarsa Allah göstermesin bu Türkiye’nin gerçekten, bekasına en büyük tehdidi oluşturur. Ekonomik olarak da batmamızı öyle bir hızlandırır. Buna bütün vatandaşlarımızın gerçekten çok dikkat etmesini söylüyorum."