TBMM Genel Kurulu'nda, Berkin Elvan'ın ölüm yıl dönümündeki protestoda polisin bir gence silah doğrultmasına ilişkin fotoğraf kürsüden gösterildi.

TBMM Genel Kurulun 75. birleşimi saat 14.00'da açıldı. İkinci yoklamada toplantı yeter sayısı bulunarak görüşmelere geçildi. Birleşimi Meral Akşener yönetiyor. Kamuoyunda İç Güvenlik Paketi olarak bilinen "Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu ile Bazı Kanun ve KHK'larda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı"nın görüşülmesine kaldığı yerden devam ediliyor. Şimdiye kadar tasarının 62 maddesi kabul edildi.

CHP Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan, 11 Mart'ın Berkin Elvan'ın ölüm yıl dönümü olduğunu hatırlatarak, dün olayların yine yaşandığını, biber gazı, gaz kapsülü, basınçlı su, TOMA, copların ve müdahalelerde orantısız güç kullandığına dikkat çekti.

Meclis Genel Kurulu kürsüsünden iki fotoğraf gösteren Kaplan, "Resimde gördüğünüz, şimdi İç Güvenlik Paketi'nde yetkilendirmek istediğimiz kolluk kuvvetlerinden bir polis; diz çökmüş, elinde otomatik silah ve parmağı tetikte. Karşısındakine de dikkatinizi çekmek istiyorum. Elinde molotof yok, ağzı kapalı değil, yüzü maskeli değil, elinde silah yok, bir öğrenci. Yüzündeki korku ifadesini görüyor musunuz? Değerli milletvekilleri, samimi bir soru soruyorum: Hangi birinizin çocuğunun bu durumunda olmasını istersiniz? Bu, yetkilendirilmemiş kolluk kuvvetlerinin tavrı. Yine, benzer bir tablo Kocaeli'nden. Güvenlik gerekçesiyle hiçbir kimseye kimlik sormadan, kendi kimliğini de göstermeden insanları arabadan indiriyorlar 'Ben sizi kontrol edeceğim, arabanızı arayacağım ya da şununla ilgili bir soruşturma istiyorum.' diyor. Kişi, kimliğini sorduğunda, bu, kimliğini göstermemekte direniyor. Bu, yine, güvenlik kuvvetlerine henüz bu yetkiyi vermediğimiz bir süreçte...

Değerli milletvekilleri, nedir bu tahammülsüzlüğümüz? Bu, Berkin Elvan'ın anma törenlerinde orantısız güç kullanmaktaki, dayatmaktaki tahammülsüzlük ne? Ne istiyor bu insanlar? Hani sizin partinizin isminde olan ama bir türlü sağlayamadığınız, uygulayamadığınız adaleti istiyor bu insanlar. Bu insanlar faili meçhullerin, Berkin Elvanların katillerinin bulunmasını istiyor. Bundan daha doğal bir şey olabilir mi? Bundan daha doğal bir şey olamaz. Sayın İçişleri Bakanım burada. Sayın İçişleri Bakanıma bir soru sormak istiyorum: Berkin Elvan, Haziran 2013'te bir polisin attığı ateş sonucu, başına gaz kapsülünün isabet etmesi sonucu yaralandı, 264 gün komada kaldı ve yaşamını yitirdi. Aradan neredeyse iki yıl geçti. Mobese kameraları elinizde, yetkiler elinizde, MİT elinizde, iki yıla yakın bir süredir nasıl oluyor da bir polisi teslim edemiyorsunuz? Nasıl oluyor da bulamıyorsunuz? Aklıma başka bir şey geliyor, kamuoyunun da aklına başka bir şey geliyor. Her zaman olduğu gibi, acaba, bu tip cinayetleri faili olmayan cinayet kategorisine mi koydurmak istiyorsunuz? Bu kaygı var. Bunu yanıtlarsanız, beni aydınlatırsanız sevinirim.

Değerli milletvekilleri, hatırlıyor musunuz, Berkin Elvan'ın cenazesinde, dönemin Başbakanı meydanlarda Berkin Elvan'ın annesini yuhalattı. Bir şey hatırlatmak istiyorum, dönemin Başbakanı, şimdiki Sayın Cumhurbaşkanının cümlesini okuyorum: Ben, evlada sevgiyi, muhabbeti bilirim ama sizin evladınızın mezarına karanfil ve demir bilyeler atışınızı pek anlayamadım. Anlayamazsınız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, anlamanızı da beklemiyorum. Siz, Mısır'da Esma'nın yaşadığı sıkıntıyı empatiyle anladınız ama Berkin Elvan'ı, Ali İsmail Korkmaz'ı empati yaparak bir türlü anlayamadınız. Kaldı ki, Sayın Cumhurbaşkanıma bir şey ifade etmek istiyorum: Mezarımızda kırmızı karanfilin olmasının anlamı şudur, sizin de bilmenizi istiyorum: Sevginin ölümsüzleştiği, uzun süre kaldığı mezara gitse dahi, öbür tarafta Cennete gitse dahi burada yaşattığımızın anlamıdır kırmızı karanfil. Demir bilyelere gelince, 15 yaşında bir çocuk , henüz çocukluğunu yaşayamadı. İşte, o çocukluğunu yaşayamadığımız. Hepimizin dönem dönem oynadığı -o çocuğumuzun oynamak istediği- çocukluk sembolüydü bilyeler. Bunları dahi siyasi bir malzeme yapıp kamuoyunda Berkin Elvanları, Ali İsmail Korkmazları ve bunların annelerini yuhalatmak, ötekileştirmek, ne Sayın Cumhurbaşkanına ne Adalet ve Kalkınma Partisinin hiçbir üyesine yakışmıyor." şeklinde konuştu.