CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray, İstanbul Adliyesi’nde Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edildiği terör saldırısı konusunda, İçişleri Bakanı Öztürk tarafından cevap verilmesi talebiyle bir soru önergesi verdi. Çıray, önergesinde, “Alnına silah dayanan Savcımız Berkin Elvan, davasının adaletli ilerlemesi ve olayın hükümlüsü polisin bulunması ve yargılanması için en çok çaba sarf eden savcıydı. Eyleme böyle bir savcının maruz kalması çok tuhaf değil mi?” diye sordu. Bu terör olayında şeytani bir kurgunun açıkça kendini gösterdiğini belirten Çıray, “DHKP-C örgüt elemanlarının bu eylemi yapmaları, bu terör eylemi, şehit olan savcımız ve ailesine verdiği onulmaz zarar dışında sonuçları itibarı ile başka kimlere zarar verecektir, kimlere ve nelere fayda sağlayacaktır?” dedi.

'TERÖRÜN HER TÜRLÜSÜNE ŞİDDETLE KARŞIYIZ'

Türkiye tarihinin en hayati seçimlerine, görülmemiş olağanüstü şartlarda girildiğini ifade eden CHP Milletvekili Çıray, “Ülkeyi karanlığa gömen elektrik kesintisi ve annesi partizan kalabalıklara yuhalatılan Berkin Elvan’ın masum isminin karıştırıldığı ve kanla noktalanması için adeta her türlü ihmalin gösterildiği anlaşılan terör hadisesi, bu olağanüstülüğün vahim tezahürleri oluşturmaktadır.” dedi. Ne amaçla yapılmış olursa olsun terörün her türlüsüne şiddetle karşı olduklarını vurgulayan Çıray, “Ancak her terör eyleminin bir amacı olduğu da bilinen bir gerçektir. Savcımızın vahşice şehit edildiği bu terör olayında, şeytani bir kurgu açıkça kendini göstermiştir. Bu tür eylemlerde, anlayabilen kişilerin zihnini bulandıran şeyler vardır. Tüm Türkiye’de elektriklerin kesilmesi ve aynı gün DHKP-C’nin menfur eylemi yapması, belli ki insanımız üzerinde Danıştay ve Hrant Dink cinayetlerine benzer bir şok etki yaratmayı amaçlamaktadır.” iddiasında bulundu.

TBMM Başkanlığına verdiği önergesinde Çıray, İçişleri Bakanı’na şu soruları yöneltti: "Başbakan, CHP’ye çatarak ne yapma istedi? Türkiye’nin dış politikada stratejik bataklığa gömülmesinin sorumlusu ‘Gölge Başbakanın’, Berkin Elvan’ın acılı anısı üzerinden gelişen terör hadisesinin faturasını tam bir ahlâk dışı tutumla CHP’ye kesmeye kalkışması ve bunu da Türkiye’yi mutlak bir polis devletine dönüştürecek İç Güvenlik Yasası'nı savunarak yapması, olayın mahiyeti bakımından bir ipucu olabilir mi? Katledilen savcının, Berkin Elvan davasının adaletli ilerlemesi ve olayın hükümlüsü polisin bulunması ve yargılanması için en çok çaba sarf eden kişi olması, bu eylemin amacı konusunda çelişki yaratmıyor mu? Yetkililer tarafından 'Çapulcu (Gezici)' ve 'DHKP-C' gibi sözcüklerin aynı cümle içerisinde kullanılarak verilen mesajlar bütününün amacı nedir? Bu terör eylemi, şehit olan savcımız ve ailesine verdiği onulmaz zarar dışında sonuçları itibarı ile başka kimlere zarar verecektir? Kimlere ve nelere fayda sağlayacaktır? Savcıyı öldüren teröristler Şafak Yayla (1991) ile Bahtiyar Doğruyol’un (1987), Tekirdağ F Tipi Cezaevi’nden arkadaş oldukları anlaşıldı. Yayla, iki yıl önce canlı bomba olduğu iddiasıyla tutuklanmış, üç ay önce çıkmış. Teröristlerden Şafak Yayla’nın ağabeyi Mehmet Yayla, 19 Mart 2013'te Ankara'da Adalet Bakanlığı ve AKP Genel Merkezi'ne lav silahları ve roketatarlarla saldıran iki kişiden biriydi. Bahtiyar Doğruyol ise bir yıl önce cezaevinden tahliye olmuş. Her iki eylemcinin de öncelikle takip edilmesi gerekenler listesinde oldukları açıklandı. Bu dikkat çekici ilişkiler ağına rağmen MİT başta olmak üzere devletin istihbarat örgütleri neden bu teröristleri takip etmediler? Burada görevi ihmal söz konusu mudur? Başta Polis İstihbarat ve MİT olmak üzere istihbarat örgütleri, eylemin asıl amacına yönelik hangi bulgulara ulaştı?"