Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici, silah yüklü TIR'ları durdurduğu için görevden alınan Savcı Aziz Takçı'nın açıklamalarıyla ilgili "Savcının açıklamaları da çok dikkate değer, mutlaka bunlarla ilgili hukuki çalışmaların yapılması lazım. Ama diyeceksiniz ki, hangi hukuk? Şuanda yargının bağımsızlığından ve tarafsızlığından ne kadar bahsedebiliriz? Türkiye yargısını bir türlü bağımsız bir hale getiremedi. Adalet herkes için adil bir şekilde tecelli edemedi bu güne kadar." dedi.

BBP Kadın Kolları, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü sebebiyle İçkale Otel'de bir program düzenledi. Programa BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ile eşi Şükran Destici de katıldı. Kadınlara karanfil veren Destici, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. 7 Haziran'da yapılacak genel seçimlerde ittifak girişimleriyle ilgili bir soruya Destici, haksız ve adaletsiz bir seçime doğru gidildiğini söyledi. Yüzde 10 seçim barajının Türk demokrasisi açısından Türkiye'yi yönetenlerin ayıbı ve yüz karası olduğunu vurgulayan Destici, bu yüz karasıyla Türkiye'nin seçime gittiğini ifade etti. 530 trilyonun üç parti arasında taksim edildiğini dile getiren Destici, "Bu seçimin neresi adil, neresi adaletli?" diye sordu.

"30 YILDIR MİLLETE KAN KUSTURAN PKK, DEVLETLEŞİYOR"

Ülkede herkesin problemi olduğunu dile getiren Destici, Türkiye'de son bir ayda yüzde 30 develüasyon olduğuna dikkat çekti. Milletin bunun farkında olduğunu ancak yönetenlerin farkında olmadığını ifade eden Destici, şöyle devam etti: "30 yıldır bu millete kan kusturan PKK devletleşiyor ve bunu da Türkiye'yi yönetenlerin el birliğiyle, iş birliğiyle yürüttükleri çözüm süreci adı altında gerçekleştiriyorlar. Bundan toplumun büyük bir kesimi endişe duyuyor, bu bölünmenin, çözülmenin farkında. Buna da bir dur demek istiyor. Dış politikada Türkiye en başarısız dönemini yaşıyor. Buna da dur demek istiyor. Yolsuzlukları, rüşveti, fuhuşu, uyuşturucu, toplumdaki gayri ahlakilikleri, ahlaki yozlaşmaları, kadına uygulanan şiddeti; Özgecan gibi ölümler neredeyse her gün oluyor, bunları görüyor. Türkiye'de vaatte bulunmuş iktidar bunu yerine getirmiyor, başta yeni anayasa olmak üzere. Dolayısıyla bir çözüm ve alternatif arıyor. Burada da kendisine yakın hissetiği partilerin işbirliği içerisinde seçime girmesini istiyor, arzu ediyor. Biz bu arzuyu milletin kahır ekseriyetinde görüyoruz, tabanlarda da görüyoruz... Vatandaşın bu alternatif arayışı, bir takım işbirliklerinin yapılması arzusunu da görmezden gelemeyiz. Çünkü biz milletimiz için siyaset yapıyoruz. Samimiyet ve adalet zemininde yapılabilecek her türlü seçim işbirliklerine açık olduğumuzu daha öncede ifade ettik. Şahsi ve parti çıkarımızdan önce ülkemiz, milletimiz ve coğrafyamızın çıkarını gözettiğimizi vurgulamak istiyorum."

"SEÇİM BARAJI ANAYASA MAHKEMESİ'NİN GEREKÇELİ KARARIYLA FİİLİ OLARAK KALKMIŞTIR"

7 Haziran'da BBP'nin Meclis'te güçlü bir şekilde temsil edileceğini dile getiren Destici, seçim barajıyla ilgili Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararı hatırlatarak "Bu gerekçeli kararın açıklanmasından sonra baraj fiili olarak kalkmıştır. 7 Haziran'da biz yada başka siyasi parti HDP, SP olur; barajı aşamayan parti herhangi bir seçim çevresinde adaylarından biri seçilecek oyu alırsa Anayasa Mahkemesine gider ve mahkeme konuyu esastan görüşür ve o kişi milletvekili olarak Meclise girer. Dolayısıyla baraj fiili olarak kalkmıştır." diye konuştu.

İktidar ve muhalefet partilerine seslenen Destici, Anayasa Mahkemesinin gerekçeli kararı sebebiyle 7 Haziran'dan sonra Türkiye'de bir karmaşa yaşanmaması için yüzde 10 seçim barajının kaldırılması gerektiğini ifade etti. Hazine yardımının da seçime katılan bütün partilere adil bir şekilde dağıtılması gerektiğini belirten Destici, tercihli sistemin de getirilmesini istedi.

"İÇERİDE BU YANLIŞIN ÜSTÜNÜ ÖRTMEMELİYİZ; HUKUKİ SÜREÇ İŞLETİLMELİ"

MİT TIR'larını durduran ve sonrasında görevden alınan savcı Aziz Takçı'nın Cumhuriyet'e verdiği röportajda MİT'in TIR'larla suç işlediğine ilişkin açıklamalarının hatırlatılması üzerine ise Destici, "Önce valinin açıklamasına değineyim; Türkiye'de sadece valinin değil onun üstündeki bakanlık makamındaki insanların ad bu tür konuşmaları daha önce basına yansıdı; 'siz yapın biz daha sonra yasal düzenlemeleri yaparız' diye ve en nihayetinde bu anayasa tanımamaya kadar gitti. Hepimiz darbelere karşıyız, elbette darbe yasasına, anayasasına karşıyız. 'Ben bu anayasayı tanımıyorum' diyeceğinize, anayasayı değiştirin. Anayasayı değiştirecek çoğunluğunuz var. 12 yıldır iktidardasın. Millet anayasayı değiştirecek çoğunluğu vermiş, sen anayasayı değiştirmiyorsun, diyorsun ki 'ben anayasayı tanımıyorum.' Millet de sizi tanımaz o zaman. Siz anayasayı değiştirin öncelikle. İkincisi; savcının açıklamaları da çok dikkate değer, mutlaka bunlarla ilgili hukuki çalışmaların yapılması lazım. Ama diyeceksiniz ki, hangi hukuk? Şuanda yargının bağımsızlığından ve tarafsızlığından ne kadar bahsedebiliriz? Türkiye yargısını bir türlü bağımsız bir hale getiremedi. Adalet herkes için adil bir şekilde tecelli edemedi bu güne kadar. Şimdi elbette bir devletin gizli işleri olur. Bir istihbarat teşkilatı da bu gizli işler vardır bir yönüyle. Millete ve devlete karşı işlenecek suçları dışarıdan ve içerden gelecek tehlikeleri, daha çok da dışarıdan gelecek tehlikeleri önceden haber alıp bunu devletin yöneticilerine bildirmek gibi bir görevi var. Ama tüm bunları yaparken devlet adına gizli diyebileceğimiz bir takım işler de yapabilir. O zaman da şunu söylemiştim TIR'larla ilgili; velev ki bu tırlar Türkmenlere yardım götürüyor olsa bile, ki götürmüyordu bunu bilgiye dayanarak söylüyorum, o tırlar Türkmenlere yardım götürmüyordu, hem Türkmen kardeşlerimizden hem devletin üst yönetiminden aldığımız bilgilere göre söylüyorum Türkmenlere yardım götürmüyordu, ama velev ki öyle olmasa bile, Türkiye’yi yönetenler gayri hukuki işler yapsa da devlet nihayetinde bizim. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Devletini dışarıda teröristlere yardım ediyor konumuna sokacak her türlü eylemi de yanlış bulduğumuzu ifade etmiştim. Bu konuyu bu çerçevede değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum. Evet içeride biz bu yanlışın üstünü örtmemeliyiz, bu yanlışa bulaşanlarla ilgili hukuki süreç işletilmeli ama uluslararası arenada Türkiye Cumhuriyeti Devletini teröristlere yardım ediyor konumuna düşürmekten de herkesin uzak durması gerektiğini düşünüyorum."