Saadet Partisi (SP) Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul İl Başkanı Birol Aydın, hükümetin hazırladığı iç güvenlik paketini eleştirdi. Hükümetin, milletin güvenliğinden ziyade kendi güvenliğini öncelediğini belirten Aydın, “Bu da ‘yeni Türkiye’ kavramının söylemden öteye geçemediğini ve AK Parti’nin Türkiye’ye hakim eski siyasetin bir parçası olmaktan kurtulamadığını göstermektedir.” dedi.

Yazılı açıklama yapan Birol Aydın, “Hükümet 6-7 Ekim olayları bağlamında iç güvenlik paketi adı altında bir dizi yeni polisiye önlemler almak istemektedir. Anlaşılan o ki; Gezi, Soma ve Kobani olaylarında halkın güvenliği açısından çok kötü bir sınav veren hükümet kendi beceriksizliğini çıkarmak istediği bu kanunlarla örtmek istemektedir. Hükümet, öncelikli olarak halkın güvenliğini teminden sorumludur; ancak süregelen uygulamalar gösteriyor ki AK Parti hükümeti milletin güvenliğinden daha ziyade kendi güvenliğini önceliyor ve bu yönde çalışmalar yürütüyor. Bu da ‘yeni Türkiye’ kavramının söylemden öteye geçemediğini ve AK Parti’nin Türkiye’ye hakim eski siyasetin bir parçası olmaktan kurtulamadığını göstermektedir.” ifadelerini kullandı.

‘HIZLA POLİS DEVLETİ OLUYORUZ’

İnsanların doğuştan gelen temel haklarının olduğunu vurgulayan Aydın, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bunlar güvenli şekilde yaşama, mülkiyet, inanç, akıl ve neslin korunması haklarıdır. Meclis’e sevk edilmesi beklenen iç güvenlik paketi mevcut haliyle hiç şüphe yok ki en başta güvenli şekilde yaşama hakkını gasp anlamı taşımaktadır. Hükümet kendi güvenliği için milletimizin güvenliğini tehlikeye atıyor ve bu da insanlarımızda tedirginliğe yol açıyor. Kanun devleti olmakla hukuk devleti olmak aynı şeyler değildir. Kanun devleti, kendi hükmetme yetkisini güvence altına almak ve bunu sağlamlaştırmak için tedbirler alırken, hukuk devleti, milletin adil ve güvenli bir ortamda yaşaması yönünde tedbirler alır. AK Parti hükümeti Türkiye’yi bir polis devleti olma yoluna hızla sürüklemektedir. Getirilmek istenen düzenlemelerle isterseniz 77 milyonun başına bir polis dikin yine fayda vermez.”

AK Parti hükümetinin bugüne kadar yaptıklarını ‘sınava giren bir öğrencinin soruyu yanlış anlayıp sayfalar dolusu cevap vermesi’ne benzeten Aydın, “Hükümet ne yazık ki ülke meselelerini yanlış anlıyor ve bunun için de getirdiği çözümler milletimiz lehine bir çözüm olamıyor. İnsanlarımız zaten sokakta yürürken kendilerini güvende hissetmiyor, çocuğunu okula gönderirken bile endişe içinde. Onun için Saadet Partisi diyor ki ‘Önce ahlak ve maneviyat’ İşte o zaman her kalpte bir polis kendiliğinden teşekkül eder.” diye konuştu.

'TRT HİÇ BU KADAR POLİTİZE OLMAMIŞTI'

Seçimlere 3,5 ay gibi bir süre kaldığını hatırlatan Aydın, TRT’nin yayın politikalarını da eleştirdi. Aydın, “Devlet televizyonu olan, yani milletin malı olan TRT, bu ülkenin bütün renklerini ekranlara taşımak ve onların sesi olmak zorundadır. Milletin vergileriyle varlığını sürdüren TRT, ne yazık ki son yıllarda AK Parti hükümetinin yayın organı gibi faaliyet yürütmektedir. AK Parti’yi il kongrelerine varıncaya kadar canlı yayınlarda ekranlara getiren TRT, muhalif duruşlara ise ekranlarını kapatmış durumdadır. AK Parti için bir canlı yayından bir başka canlı yayına geçen TRT bu yayın anlayışıyla alenen suç işlemektedir. 7 Haziran’da yapılacak seçimlere 31 parti katılacak olmasına rağmen, TRT bu partilerden sadece AK Parti’ye ekranlarını açmakta, diğer partileri ise yok görmektedir. TRT bu haliyle Mısır’ın, Suudi Arabistan’ın, Suriye’nin devlet televizyonlarından farksızdır. Zira bu ülkelerin devlet televizyonları da sadece hükümetlerinin sesidir!” şeklinde konuştu.