SP Genel Başkan Yardımcısı Şerafettin Kılıç, başkanlık sistemi isteklerinin seçim kampanyasının baş sırasına oturtulmasının, gündem belirlemeye yönelik bir tavır gibi göründüğünü söyledi. Partisinin İzmir il başkanlığında düzenlediği basın toplantısında, son günlerin güncel tartışmasını oluşturan başkanlık sistemi konusunu değerlendiren Kılıç, başkanlık sistemi adı altında getirilmek istenenin ne olduğunu tam olarak bilmeleri gerektiğini kaydetti.

Millî Görüş’ün, başkanlık sistemini 1970’li yıllarda gündeme getirdiğini hatırlatan Genel Başkan Yardımcısı Kılıç, “Türkiye’de farklı bir başkanlık sistemi uygulanacakmış. ‘Türkiye’ye özgü başkanlık modeli’ diye adlandırılan modelde, devlet başkanına kararname çıkarma yetkisi veriliyor. Bu yetki, ABD’deki başkanlık sisteminde yok. Bu model, Fransa’da uygulanan yarı başkanlık sistemiyle de uyuşmuyor. Yarı başkanlıkta halk tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanı, parlamentoya karşı sorumlu bir başbakan ve bakanlar kurulu var. AK Parti’nin önerdiği sistemde ise parlamentoya karşı sorumlu bir başbakan ve kabine yok. Bu haliyle uygulanacak bir sistem başkanlık sistemi olmaz, despotizme götürecek bir sistem olur.” ifadelerini kullandı.

AK Parti yöneticilerine, cevap almak istediği soruları yönelten Şerafettin Kılıç, “Başkanlık sistemi uygulanması halinde milletimiz hangi artıları yaşayacak, göremediği hangi hizmetleri görecektir? Örneğin, başkanlık sistemine geçilmesi halinde gelir dağılımındaki korkunç adaletsizlik sona mı erecek? Açlık sınırının bile çok altında belirlenen asgari ücret, refah içinde bir yaşam sürdürmeye yetecek bir rakama mı yükseltilecek? Sanayileşme ve teknoloji hamleleri mi başlatılacak? Tahribatta üst düzey yaşanan ahlâk ve maneviyat alanında seferberlik mi başlatılacak? Yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma, haksızlık ve hukuksuzluk mu bitecek?” diye konuştu. Kılıç, bu anlamda seçim kampanyasında toplumun bütün dikkati başkanlık sistemine yönlendirilerek, ülkenin acil çözüm bekleyen meselelerinin gözden kaçırılmış olacağı kanaatini taşıdıklarını belirtti. Başkanlık sistemini getirme arzusunun çözüm süreciyle bir bağlantısı olup olmadığını, varsa bu paralellikle ne hedeflendiğini de soran Kılıç, önerilerini ise şöyle sıraladı: “Anayasa, Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası ve Meclis İç Tüzüğü'nün mutlaka ileri derecede demokratikleştirilmesinden yanayız. Ülkemiz ve milletimizin demokratik yapısını kısıtlayan, insan hak ve hürriyetlerini daraltan anlayıştan kurtulması, bu hukuk metinlerinin insanımızın temel değerlerine dayanması, tüm sosyal kesimleriyle, etnik yapılarıyla birlik ve beraberlik içinde daha özgür bir yapıya kavuşması bizim için çok daha önemlidir.”