Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, Hürriyet Gazetesi Yazarı Ertuğrul Özkök hakkında, ‘Utan Ey Büyük Adam’ başlıklı yazısından dolayı açılan soruşturmanın hukuki değil siyasi bir soruşturma olduğunu söyledi.

Basının halkın gözü, dili ve kulağı olduğunu belirten Tanal, “Basına yazdığı yazıdan dolayı insanlara soruşturma açarsanız, korkutur sildirirseniz, toplumu da sindirmiş ve korkutmuş olursunuz. Basın dördüncü kuvvet dördüncü güçtür. Basın bu görevinin Anayasa'nın 26 ve 28. maddelerine göre almaktadır. Basın mensupları siyasi iktidarları 'Yargıtay kararlarına göre' diyorum şahsi düşüncem değil sert ve en haşin bir şekilde eleştirmek zorunda, yanlışlarını söylemek zorunda ve toplumu aydınlatmak zorunda. Böyle bir misyon ve görevi vardır. Netice itibariyle basını, basın alanını, basın özgürlük alanını daraltmak hukuk ve özgürlük alanını daraltmak anlamına gelir.” dedi.

CHP Balıkesir Milletvekili Namık Havutça, CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal, CHP Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Doğu ve Güneydoğu’da hukukçularla, belediyeyle, sanayi ve ticaret odası ile STK’lar ve halkla görüşerek hazırladıkları raporu açıkladı.

Raporun açıklanmasının ardından heyet üyeleri basın mensuplarının sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, 'Dün Meclis'te bağımsız bakanların yemin etmesi sürecinde yaşananlarla ilgili neler söylersiniz?' sorusuna Tanal, şu cevabı verdi: “Hukuk fakültesi birinci sınıfta Şener Akyol'un dürüstlük ile ilgili bir kitabı vardı ben okudum. Dürüstlük hayatın her alanında önemli. Dürüstlük ilkesi arkadaşlık ilişkilerinde, iş ilişkilerinde, siyasi ilişkilerinde her münasebette dürüstlük önemlidir. Hiç kimse kendi kusurundan yararlanamaz. Hiçbir hukuk ve ahlak kuralı hakkın kötüye kullanılmasını korumaz. 8 bakan. Biz şunu önerdik. 'Ben bağımsızım' diyen bakanlar gelsinler Anayasa'nın 88. maddesine göre ‘Vallahi ben AKP’li değilim’ diye yemin etsinler. Hiç birisi gelip bu yemini edemedi. Edebilirlerdi aslında. Grup başkanvekilleri söz aldı onlar da yemin edemedi bunların hakikaten AKP’li olmadıklarına ilişkin. Siz bir gün öncesinden istifa ettireceksiniz AKP’den bağımsız bakan olarak atayacaksınız. Bu dürüst ve namuslu bir davranış tipi değil. Eğer namuslu dürüst emsali bir örnek istiyorsanız rahmetli Türkiye Barolar Birliği Başkanı Özdemir Özok’u örnek gösteriyorum. Özdemir Özok dönemin Cumhurbaşkanı tarafından Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçildiği zaman o dönemde basında yer aldı. Geçmişte CHP’liydi bu bağımsız ve tarafsız olamaz. Özdemir Özok, 'Anayasa Mahkemesi üzerinde herhangi bir şaibe kalmasın' diye seçildikten sonra istifa etti. Dürüstlüğün, namuslu davranmanın timsali olan bir örnektir.”

Başka bir gazetecinin, 'Hürriyet Gazetesi Yazarı Ertuğrul Özkök hakkında, ‘Utan Ey Büyük Adam’ başlıklı yazısından dolayı soruşturma açıldığı neler söylersiniz?' sorusuna karşılık Tanal, şunları kaydetti: “Basın halkın gözüdür, halkın dilidir, halkın kulağıdır. Şırnak’ı anlatırken basın mensuplarına Şırnak’ta da baskı var. Mümkün olduğunda haberleri verdirmiyorlar. Avukatlar üzerinde de baskı var. Siz basına yazdığı yazıdan dolayı insanlara soruşturma açarsanız, korkutur, sildirirseniz, toplumu da sindirmiş ve korkutmuş olursunuz. Basın dördüncü kuvvet, dördüncü güçtür. Basın bu görevinin Anayasa'nın 26 ve 28. maddelerine göre almaktadır. Basın mensupları siyasi iktidarları 'Yargıtay kararlarına göre' diyorum şahsi düşüncem değil sert ve en haşin bir şekilde eleştirmek zorunda, yanlışlarını söylemek zorunda ve toplumu aydınlatmak zorunda. Böyle bir misyon ve görevi vardır. Netice itibariyle basını, basın alanını, basın özgürlük alanını daraltmak hukuk ve özgürlük alanını daraltmak anlamına gelir. Hiç kimsenin konuşmadığı herkesin malum bazı kanallar var sabah, akşam AKP’yi iktidarı öven ve ondan nemalanan basın, basın değil arkadaşlar. Bu bir siyasi partinin bülteni olur. Türkiye’de havuz medyası dediğimiz bu şekildedir. Allah hiçbir ülkeyi havuz medyası gibi bir medya o ülkeye getirmesin. Zaten şu andaki iktidarın güç zehirlenmesidir. Bu güç zehirlenmesi nedeniyle hem kendilerini zehirliyorlar hem de ülkeyi zehirliyorlar. Özgürlükler sığınabileceğimiz liman özgürlükler limanıdır ve hukukun üstünlüğüdür. Bu şekildeki soruşturmaları kınıyorum. Hukukla alakası yok, siyasi bir soruşturmadır. Hukuki bir soruşturma değildir.”