CHP İstanbul Milletvekili Umut Oran, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu’nun, Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı’ya destek mahiyetindeki açıklamalarını 'çok geç kalmış ve çekingen bir tavır' olarak niteledi. "Ne hikmettir ki bakanlar, bürokratlar, reel sektör temsilcileri ancak Erdoğan yurt dışına çıkınca konuşabilmektedir." diyen Oran, Erdoğan'ın baskısından çekinen bürokratların ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerin artık görüşlerini dile getiremez hale geldiğini vurguladı.

Yazılı bir açıklama yapan CHP İstanbul milletvekili Oran, "12’nci Cumhurbaşkanının ekonominin dengeleri ve iktisat bilimini hiçe sayan çıkışları, yetki gaspıdır. Ekonomi yönetimi çok başlıdır, adeta arapsaçına dönmüştür. Erdoğan, emirle faiz indirtme inadıyla ekonomik krizi tetiklemektedir." ifadelerini kullandı.

Umut Oran, "Babacan ve özel sektörün en büyük kuruluşunun başındaki Hisarcıklıoğlu ancak Erdoğan yurt dışına çıkınca mı konuşabiliyor? Oysa gerekli açıklamaları zamanında yaparak suça ortak olmamaları ekonomi için büyük önem taşımaktadır. Akaryakıta bugün yine müthiş bir zam yapıldı, ekonomi yönetimini hiç mi ilgilendirmiyor, neden bu konuda tek kelime dahi etmiyorlar? Dünyada petrol fiyatları dip yaparken indirimde nazlanan Türkiye’nin, Erdoğan’ın speküle ettiği dolarla birlikte fiyat artışındaki müthiş çevikliği dikkat çekmektedir." şeklinde belirtti.

Erdoğan’ın durmuş ekonomiyi canlandırma umuduyla, yetki alanının dışına çıkarak özerk Merkez Bankası’na 'faizi düşür' baskısı yaptığına dikkat çeken Oran, "Banka, ‘Faiz enflasyonun sebebidir’ gibi kerameti kendinden menkul iktisat teorileri ortaya atan Erdoğan’ın yoğun baskısı ile ekonominin yasaları arasında sıkışmış vaziyette bir orta yol bulmaya çalışıyor. Erdoğan, ekonominin dengeleri ve iktisat biliminin yasalarını hiçe sayan çıkışlar yapıyor ve hukuk devletinden hızla uzaklaşılarak tek adam yönetiminin güçlendiği bu süreçte kimse çıkıp da kendisine ‘Bu, hükümetin bile karışamayacağı özerk Merkez Bankası’nın yetki alanına giren bir konudur. Senin üzerine vazife değil’ diyemiyor. Ancak ne zaman ki Erdoğan, ülke dışına çıkıyor, işte o zaman dut yemiş bülbül edasındaki ilgili ve yetkililer konuşmaya başlıyor." sözleriyle çarpıklığa dikkat çekti.

Umut Oran, şöyle devam etti: "Erdoğan, 8 günlük Latin Amerika gezisine çıkınca, ‘ekonominin patronu’ Ali Babacan da nihayet konuşmaya başladı. Erdoğan’ın faiz indirimi konusunda uzun süredir Merkez Bankası’na yaptığı baskı karşısında suskunluğunu koruyan Babacan, o yurtdışına çıkınca ‘Merkez Bankası’nda gayet yetkin bir ekibimiz var, ekibimize güveniyoruz... Doğru zamanda doğru kararlar aldıklarına inanıyoruz’ açıklaması ile Banka bürokratlarına ‘sahip çıktı’. 12 yıldır ekonominin yönetimindeki Başbakan Yardımcısı Babacan’ın bu çıkışı, ‘Babacan, Erdoğan’a meydan okuyor, bayrak açıyor’ şeklinde yorumlandı. Reel sektörün en büyük kuruluşu TOBB’un başkanı Hisarcıklıoğlu’nun Merkez Bankası Başkanına sahip çıkan açıklaması da ne hikmetse Erdoğan’ın yurt dışında olduğu günlere denk geldi. Hisarcıklıoğlu, faiz tartışmasına girmeyip, ‘Erdem Başçı, küresel kriz sonrasının en başarılı merkez bankası başkanlarından biridir’ diyerek, dolaylı biçimde ve utangaç bir destek vermeyi tercih etti. Anlamsız faiz indirtme baskısı karşısında Babacan ve Hisarcıklıoğlu’nun Merkez Bankası’na verdiği destek, çok geç kalmış ve çekingen bir tavırdır. Ne hikmettir ki Bakanlar, bürokratlar, reel sektör temsilcileri ancak Erdoğan yurt dışına çıkınca konuşabilmektedir. Ülkeyi yönetmekle görevli kişiler, Erdoğan’dan korkuyor, onun kendi görev alanlarına müdahalesine, yetki gaspına ses çıkaramıyor."

"ERDOĞAN YÜZÜNDEN DIŞ BORCUMUZ 72 MİLYAR ARTTI"

Bu gümbürtüde zararı Türk ekonomisinin gördüğünü kaydeden Oran, "Ülkenin yönetimi de ekonominin yönetimi de arapsaçına dönmüş bulunuyor. Devleti temsille görevli Cumhurbaşkanı, yasama, yürütme, yargı ve bağımsız kuruluşların işine müdahale ediyor, her konuda kendi dediğinin olması, emirlerinin yerine getirilmesini istiyor. Erdoğan faizle ilgili her konuştukça dövizin ateşi yükseliyor. 2014 sonunda 2.32 TL olan dolar, bu inatlaşma sürecinde yükselerek 2.50 TL’ye ulaştı. Türkiye’nin 400 milyar dolar dış borcu bulunmaktadır. Özel sektörün döviz pozisyon açığı 180 milyar dolar dolayındadır. TL’de dolara karşı sadece son 3 haftada yüzde 10’a yaklaşan devalüasyon yüzünden Türkiye’nin dış borcunun TL karşılığı 72 milyar, şirketlerin döviz pozisyon açığı ise 32 milyar lira artmış bulunmaktadır. Ekonominin mevcut dengelerinde her an parlayacak yangının kıvılcımını Erdoğan, çakmaktadır. Erdoğan, emirle faiz indirtme ısrarıyla ekonomik krizi tetikliyor, ülkeyi batırıyor." diye kaydetti.

"KORKMAYIN, ERDOĞAN’A ARTIK 'DUR' DEYİN"

Oran, birinin artık yetki gaspında sınır tanımayan Erdoğan'a dur demesi gerektiğini vurgulayarak, aksi halde gidişatın sonu ülke için kötü olacağını kaydetti. Oran, şunları ifade etti: "12’nci Cumhurbaşkanı, her konuda olduğu gibi ekonomide de hükümeti saf dışı bıraktığı gibi, ekonomiyle ilgili bağımsız ve özerk bir kuruma da emir vermeye kalkışmaktadır. Oluşan konut stokunu eritmek, ekonomiyi canlandırmak için zorla faiz indirtmek olsa olsa krize yol açar. Üzerine vazife olmayan konulara karışmamalı, baskı yapmak bir yana bu konuda tek kelime etmemeli, işi uzmanlarına bırakmalıdır. Erdoğan’ın demokrasi ve hukuk devletine aykırı, tüm teamülleri ayaklar altına alan bu çıkışlarına 'Dur' demenin vakti geçmektedir. Ülkeyi yönetme yetkisi verilen organların temsilcileri, ilgili kurumların görevlileri ve ülkesini seven herkes bu konuda sesini yükseltmelidir. Aksi halde bu gidişatın sonu tüm ülke için kötü olacaktır."