MHP Grup Başkan Vekili ve İzmir Milletvekili Oktay Vural, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Kamu görevlilerinin, gelişmeleri eksik veya yanlış değerlendirmesinin, bu konuda zafiyete yol açtığı anlaşılıyor." sözüne atıfta bulunarak, “Neden hâlâ görevdeler o zaman? Neden haklarında soruşturma açılmıyor? Kim görevi kötüyü kullanmışsa, kim talimat vermişse hepsi milletin hukuku önünde hesap vermelidir. Cumhuriyet savcılarının, bu açık itiraflar karşısında derhal ilgililer hakkında soruşturma açması gerekiyor.” dedi. Vural, yaptığı açıklamada, “Bundan sonraki safhada muhtemelen şehit olan asker ve polisleri suçlayacak, ‘Mayınlı yerden neden gidiyorlardı?’, herhalde buraya kadar götürecekler.” dedi. Cumhuriyet savcılarını göreve çağıran Oktay Vural, “Cumhuriyet savcıları bu işi takip etmelidir. Takipsizlik, cumhuriyet savcılarının görevi değildir. Bu iş takip edilmelidir ve resen bu konuda savcıların görev yapması gerektiği artık açık. Daha ne olsun? Bu kadar şehit var, bu kadar itiraf var, bu kadar suçlu var, bir türlü hukuk çalışmıyor.” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, kamu görevlilerinin gelişmeleri eksik veya yanlış değerlendirmesinin bu konuda zafiyete yol açtığı sözüne karşılık, “O zaman o kamu görevlileri hakkında neden soruşturma açılmıyor, neden hâlâ görevdeler” diyen MHP Grup Başkan Vekili Vural, “Yani kamu görevlilerini suçluyor ama talimatı veren kendileri. Kamu görevlilerini suçlayan adam, o zaman kamu görevini ihmal veya görevi kötüye kullanmaktan dolayı haklarında neden soruşturma açmıyor? Kamu görevlilerinin yargılanması, idarenin iznine tâbidir. Bugüne kadar Soma faciasında, Ermenek faciasında hangi kamu görevlisinin yargılanmasına izin verdiniz? Siyasi olarak sorumluluğu başkasının üzerine atmak ve kendi sorumluluğunu yerine getirmemişlerin, valilerin üzerine ya da kamu görevlilerinin üzerine atmak. Bundan sonraki safhada muhtemelen şehit olan asker ve polisleri suçlayacak, ‘Mayınlı yerden neden gidiyorlardı?’, herhalde gelen nokta buraya kadar götürecekler.” dedi.

'TALİMATLAR ORTADA'

Bütün bu kamu görevlilerinin, hükümetin iradesiyle operasyon yapmama izni aldığını ileri süren Oktay Vural, “Bu konuda çeşitli talimatlar zaten vardır. Tutanaklar vardır. Kendi itirafları var. Bu şehit kanlarının sorumluları, habire birbirlerinin üzerine sorumluluğu atmak suretiyle seçim döneminde bu işten sıyrılmak istiyorlar. Bu ifadeler şunu ortayla koyuyor ki milletimiz, bu gelinen safhada siyasilerin sorumlu olduğuna inanıyor. Dolayısıyla milleti kandırmak, aldatmak istiyorlar. ‘Ben Oslo’ya gönderdim.’ diyen sen değil misin? ‘İmralı’ya gönderdim.’ diyen sen değil misin? ‘Gerekirse yine gönderirim.’ diyen sen değil misin? Bütün bu açıklamaların ortadayken şimdi kamu görevlilerini suçlamak. Yakında birbirlerini suçlayacaklar, yakında Efkan, Beşir, bunlar, Davutoğlu da zaten bundan önce yapılanlarla ilgili olarak Erdoğan’ı suçluyor. Herkes birbirini suçluyor. Şimdi bu tablo bir acz içinde olan hükümetin, devleti yönetemeyen bir hükümetin olduğunu ortaya koyuyor. Demek ki siz devleti yönetemiyorsunuz.” diye konuştu.

MHP’nin bu konudaki suç duyurusunu hatırlatan Vural, “Ne zaman ki MHP suç duyurusunda bulundu, hemen birbirlerini suçlamaya başladılar. MHP olarak bu konuda biz suç duyusunda bulunmuştuk, kamu görevlileri, talimatı verenlerle ilgili, 2013 yılında. Tekrar birkaç hafta önce bu suç duyurusunu yeniledik. Suçtur; kanunsuz emri yerine getiren de, bu emri veren de suçludur diyerek. PKK’nın silahlı bir şekilde kalması, meşrulaşması, silah yığınağı yapması hakkında suç duyurusunda bulunduk.” dedi.

'SAVCILARA SESLENİYORUM'

Cumhuriyet savcılarını göreve davet eden Oktay Vural, “Ben buradan savcılara sesleniyorum. Ey savcılar, bakın MHP olarak 2013 yılında yaptığımız suç duyurusunu siz reddettiniz. Şimdi yeniledik. Cumhurbaşkanı, bir taraftan, ‘Valilere operasyon yapmayın talimatını biz verdik.’ diyor, diğer taraftan da kamu görevlilerini suçluyor. O zaman size soruyorum cumhuriyet savcıları, sizin bu milletin hukukunun gereğini yapmanız gerekmiyor mu? Onun için ivedilikle cumhuriyet savcılığı, PKK terör örgütünün silah stoklamasını, operasyon yapılmaması süreciyle ilgili olarak ivedilikle bir soruşturma açmalıdır. ‘Terör örgütünü koruma ve kollama, terör örgütünün amaç ve hedeflerini kolaylaştırma, egemenlik alanı oluşturmasını sağlama’ noktasında siyasi ve kamu görevlilerinin yaptıkları iş ve eylemler için derhal bir soruşturma açılmalıdır. Hukuk düzeni böyle olur. Eğer bir başbakan, egemenliğin bir kısmını kaybettiğini itiraf ediyorsa o zaman hukukun üstünlüğünü sağlamak zorunda olan cumhuriyet savcılarıdır. Bütün bu itiraflar ortadayken bu dökülen kanın sorumluluğunu hukuken yerine getirmesi gereken, önlemek için yerine getirmesi gereken önlememişse cumhuriyet savcıları ne bekliyor daha? Cumhurbaşkanı itiraf etti, Başbakan itiraf etti, eski İçişleri Bakanı itiraf etti, her şey ayan beyan ortada. Bu konuda ivedilikle bu süreçle ilgili bir soruşturma açılmalı ve herkes milletin hukuku önünde hesap vermelidir.” dedi.

'DAHA NE OLSUN, NEYİ BEKLİYORSUNUZ?'

Kamu görevlilerinin suçlanmasının, “Neden hâlâ görevdeler, neden haklarında soruşturma açılmıyor?” sorusunu gündeme getirdiğini ifade eden Oktay Vural, “Bu işle ilgili kim görevini ihmal etmişse, kim görevini kötüye kullanmışsa, kim talimat vermişse hepsi milletin hukuku önünde hesap vermelidir; terörü destekleyen kim varsa. Bugün savcıların, bu açık itiraf ve sorumluluğun belirlediği açıklamalar karşısında derhal soruşturma açması gerekiyor. MHP’nin bu süreçte yaptığı suç duyurusunun ne kadar haklı ve doğru olduğunu da ortaya koymuştur. Cumhuriyet savcıları bu işi takip etmelidir. Takipsizlik, cumhuriyet savcılarının görevi değildir. Bu iş takip edilmelidir ve resen bu konuda savcıların da görev yapması gerektiği artık açık. Daha ne olsun? Bu kadar şehit var, bu kadar itiraf var, bu kadar suçlu var, bir türlü hukuk çalışmıyor.” diye konuştu.

AHMET HAKAN’A YAPILAN SALDIRI

Gazeteci Ahmet Hakan’a dört kişi tarafından yapılan saldırıya da tepki gösteren Oktay Vural, “Çok vahim, kabul edilemez. Siyasilerin hedefi haline gelmiş medya kuruluşları. Devletin imkanlarıyla caydırılmak, korkutulmak, sindirilmek istenen medya kuruluşları, sindirilmek isteniyor. Amaç, toplumu korkutmak ve sindirmektir. Türkiye’ye yakışmıyor. Artık karşılaştığımız tehlikenin ne kadar büyük olduğunu herkesin görmesi gerekmektedir. Kimse geleceğinden emin değildir.” dedi.