Yeni Yargı Reformu Stratejisi Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından açıklandı. Davutoğlu, Yeni Yargı Reformu Stratejisi'nde 5 hedef gözetildiğini, 22 reform unsurunun bu pakette yer aldığını belirtti. Davutoğlu, "Birinci hedefimiz yargı bağımsızlığının ve özellikle tarafsızlığının daha da güçlendirilmesi. Son yıllarda yaşadıklarımız, yargımıza olan güvenimiz tam ancak yargı içinde yapılanmalar ya da yargı dışında olabilecek gelişmelerle ilgili olarak bağımsızlığın ve tarafsızlığın yeniden kapsamlı şekilde güçlendirilmesi ihtiyacını açık bir şekilde ortaya koymuştur." dedi.

Davutoğlu, Başbakanlık Çankaya Köşkü'nde, Yeni Yargı Reformu Stratejisi Tanıtım Toplantısı'nda Yeni Yargı Reformu Stratejisi'ni açıkladı. Bugünün, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın 22. ölüm yıl dönümü olduğunu anımsatan Davutoğlu, Özal'ın Türkiye'de birçok devrim mahiyetindeki adımların öncüsü olduğunu ve kendisini rahmetle andığını söyledi.

Mehmet Selim Kiraz'ı da rahmetle andıklarını belirten Davutoğlu, "Öyle şahsiyetler, kişilikler vardır ki sadece hayattayken verdikleri emek ve gayretlerle değil hayatlarının sona eriş biçimi veya akıbetleriyle de tarihe geçerler. Mehmet Selim Kiraz, Türkiye'de yargı bağımsızlığının, tarafsızlığının, güvenliğinin sembolü olmuştur. İstanbul Adliye Sarayı da onun adıyla anılacaktır. Kendisi, geçmiş yargı hizmetleriyle de milletimizin ve yargı camiasının yüreğinde derin izler bırakmıştır." diye konuştu.

“OLAĞANÜSTÜ REFORMLARA İMZA ATTIK”

Son 12 yıl içinde Türkiye'nin olağanüstü reformlara imza attığını dile getiren Davutoğlu, bunun en önemli ayaklarından birinin yargı olduğunu söyledi. Davutoğlu, 12 yıl öncesiyle karşılaştırdığınızda yargı sisteminin tüm temel yasalarının gözden geçirildiğini, çağdaşlaştırıldığını, teknolojik gelişmelere uyumlu hale getirildiğini belirterek, diğer taraftan da fiziki kapasitenin artırıldığını ifade etti.

2002 yılında 569 bin metrekarelik adliye kapasitesinin 3 milyon metrekareye ulaştığı bilgisini veren Davutoğlu, adliye saraylarının görüşünün, çalışma şartlarının büyük bir devrim mahiyetinde süreçten geçtiğini bildirdi. Başbakan Davutoğlu, "Yine de yargı öyle bir süreçtir ki hayat dinamikse ki dinamik, yargı mekanizmalarının işleyişinin de dinamik olması icabeder, sürekli bir reform halinde olması icabeder. İnsan hayatını etkileyen faktörler dinamik şekilde değişirken, yargının statik olabilmesi mümkün değildir." ifadelerini kullandı.

Bu anlamda yargı reformu çerçevesinde 2010 yılında ilan edilen stratejinin ana unsurlarının hayata geçirildiğini belirten Davutoğlu, 2015 itibariyle gelecek dönemi kapsayacak 5 yıllık perspektifle yargı reformu kapsamında yapılacakları paylaştı.

Yeni Türkiye Sözleşmesi'ni sunarken gelecek dönemde devleti inşa etmenin en önemli temellerinden birinin yargı reformu ile yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığını koruyacak bir reforma ihtiyaç olduğunu aktardığını hatırlatan Davutoğlu, "Adalet mülkün temelidir deyişi aslında yargının, sosyal hayatın, devlet hayatının, siyasi hayatın, ekonomik hayatın en temel unsuru olduğunu açık şekilde ortaya koyuyor. Bu bakımdan yargı çerçevesinde son dönemde yaşadıklarımız açık şekilde gösteriyor ki Türkiye'de yargının hem işleyiş biçimi, dayandığı felsefi temel hem de diğer güçlerle ilişkisini ve toplum nezdindeki itibarını koruyucu, kapsamlı reformlara ihtiyaç vardır." değerlendirmesinde bulundu.

Bu çerçevede, gelecek dönemle ilgili yine ruhunu ve özünü Yeni Türkiye Sözleşmesi'nde vurguladığı insan onuru kavramına dayalı olarak yargıyla ilgili atacakları adımları paylaşmak istediğini belirten Davutoğlu, "Bir kaç aydır gündemimizdeydi, bakanlar kuruluna sunuş yapıldı. Bakanlar kurulunda gözden geçirildi ve son çalışmalarla nihai haline kavuştu." dedi. Davutoğlu, süreçte katkıda bulunan eski adalet bakanlarına da teşekkür etti.

Paketin, 23. fasıl başta olmak üzere AB entegrasyon süreciyle doğrudan bağlantısı olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Bu reform sürecinde AB mekanizmalarıyla istişareler de yapılmıştır. Aslında 23. faslın şu ana kadar açılması icabederdi ancak siyasi gerekçelerle hepinizin bildiği gibi sıkıntılarla karşılaştık ama biz yolumuza devam ediyoruz. AB'de nasıl bir yaklaşım benimsenirse benimsensin şundan emin olunmasını isterim ki, Türkiye ve hükümetimiz reform süreciyle ilgili kararlı yürüyüşünü sürdürecek." diye konuştu.

Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Temelde 5 hedefi gözetiyoruz ve 22 önemli reform unsuru bu paket içinde yer alıyor. Birinci hedefimiz yargı bağımsızlığının ve özellikle tarafsızlığının daha da güçlendirilmesi. Son yıllarda yaşadıklarımız, yargımıza olan güvenimiz tam ancak yargı içinde yapılanmalar ya da yargı dışında olabilecek gelişmelerle ilgili olarak bağımsızlığın ve tarafsızlığın yeniden kapsamlı şekilde güçlendirilmesi ihtiyacını açık bir şekilde ortaya koymuştur. İkinci hedef, yargıdaki hesap verebilirliğin ve şeffaflığın artırılması. Demokratik hayatta şeffaflıktan azade hiçbir kurum olamaz, hiçbir yapı olamaz. Aynı şekilde hesap verebilirlik bütün demokratik kurumların, bütün kamu adına iş yapan herkesin mutlaka muhatap olması gereken husustur."

"Geciken adalet adalet değildir" sözünü paylaşan Davutoğlu, yargının daha hızlı ve verimli çalışmasının temin edilmesi gerektiğini ifade etti.

HESAP VEREBİLİRLİK VE ŞEFFAFLIK ARTIRILACAK

Türkiye'de 2002'den önce dosyaların nasıl biriktiğinin aşikâr olduğunu dile getiren Davutoğlu, bunu daha hızlı ve etkin kılacaklarını, paketteki tedbirlerin bir kısmının bununla ilgili olduğunu anlattı. Vatandaşların memnuniyetini esas alan, insan odaklı bir sistemin geliştirilmesi ve özgürlüklerin koruyan ve geliştiren bir anlayışın hâkim kılınmasını da hedeflediklerini belirten Davutoğlu, yargının sadece suçla ilgili olmadığını, aksine özgürlükleri koruyan, özgürlükleri tahkim eden, insan onurunu her alanda en iyi şekilde yaşanmasını temin eden ana faktör olduğunu söyledi.

Koyulan hedeflere ulaşmak için yapılacak çalışmaları da anlatan Davutoğlu, bunların bir kısmının 4-5 yıl alacağını, yürütme üzerinden yapılacak hususların hemen devreye sokulacağını, bazı hususların da istişareden geçirilerek olgunlaşacağını kaydetti. Davutoğlu, alınan kararların yargı mensuplarıyla STK'larla barolarla ve bütün toplum kesimleriyle istişare edileceğini, nihai bir reform paketinden bahsetmediklerini bildirdi.

Yargıdaki çok başlılığı gidereceklerini ifade eden Davutoğlu, "İdari, adli, askeri gibi ayrımlar yargı sistemimizde var, uyuşmazlık mahkemeleri söz konusu bütün bunlar tekrar gözden geçirilip mümkün olduğu kadar yargı sistemini birbiriyle entegre birbiriyle çelişmeyen ve temel hukuk sisteminin her alanda uygulandığı bir yapıya dönüştürülecek." dedi. Davutoğlu, çok başlılığın giderilmesi için kamuoyuyla çok kapsamlı istişare, görüş alışverişi sağlanacağını söyledi.

Yargının hesap verebilirliği ve şeffaflığını artıracaklarını da belirten Davutoğlu, şunları kaydetti: "HSYK'nın oluşumu, anayasa reformuyla birlikte 2010'da yeni bir oluşuma geçildi ancak o günden bugüne yaşanan tecrübeler de var. Yine bütün toplum kesimleri, yargı mensuplarıyla istişareler içinde HSYK'nın oluşumu ve yapısı da dâhil olmak üzere yargının hesap verilebilirliği ve şeffaflığını artıracağız. Bu kapsamda tüm yargı mensuplarının uyması gereken etik ilkeler yine yargı mensupları tarafından belirlenecek. Bunu yine dikkat ederseniz Yeni Türkiye Sözleşmesi'nde vurguladığım hususlardan biri hesap verebilirlik ve şeffaflık ve bütün toplum kesimleri için geçerli etik normları ortaya koymak. Bu yargı için de geçerlidir. Bu açıdan da yargı mensuplarımızın öncülük yapmasını bekliyoruz. Yalnız siyasilerin değil, kamu yönetiminin de halka karşı sorumluluğu var. Bu anlamda son derece şeffaf ve vatandaşlarımızın bilgisine sunulacak şekilde yargı kararlarını halka açacağız."

“GÜVEN VE MEMNUNİYETİ ÖNE ALACAĞIZ”

Başbakan Davutoğlu, yargının hesap verebilirliği ve şeffaflığını artırmak için mahkeme ve savcılıkların yıllık faaliyet raporları hazırlamasını zorunlu hale getireceklerini söyledi. Bu faaliyet raporlarının yayınlanacağını, herkesin mahkemelerin hangi temele dayalı olarak hangi kararı aldığı konusunda bir erişme imkânına sahip olacağını anlatan Davutoğlu, "Böylece yargı organlarının faaliyeti, performansı, ilk defa kamuoyu tarafından bilinecek ve denetlenebilecek." diye konuştu.

Şeffaflığı güçlendirmek için ayrıca yüksek mahkeme kararlarının herkesin erişimine açılmasını sağlayacaklarını belirten Davutoğlu, içtihat kararlarının halkın erişimine açılacağını ve şeffaflığın güçlendirileceğini ifade etti. Hesap verebilirlik ve şeffaflık konusunda seçim sonrasında her alanda çok kapsamlı bir çalışma temposu içine gireceklerini kaydeden Davutoğlu, her alanda vatandaşların güven ve memnuniyetini öne alacaklarını, ölçeceklerini, yargıya güven ve memnuniyet anketleri yapacaklarını aktardı.

Başbakan Davutoğlu, halkın en fazla itibar ettiği kurumlarla ilgili şu anda anketler yapıldığını, yargının maalesef son yıllarda düşüş trendi içinde olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "Siyasetle ilgili tartışmalar olabilir. Siyasi alanda farklı kanaatler doğaldır ama yargıya güvenin yüzde 70, 80, 90 olması bile yetmez. Yargıya güven yüzde 100 olmalı ki halk kendini huzurda hissedebilsin. Tuz kokarsa sözü tam da yargı için geçerlidir. O güveni sağlamak durumundayız. Yargı mensuplarımıza buradan seslenmek istiyorum, sizlerin halka vereceğiniz güven, toplumsal huzurun en önemli teminatıdır. Mahkemeye gittiğinde adaletle muamele göreceğini bilen birinden daha huzurlu bir insan olamaz. Vatandaşların evinde rahat uyuyabilmesi, mahkemelerin hak ve adalet dağıttığına dair güvenin olmasıyla ilgili."

“ANKETLER MORALLERİ BOZMASIN”

Anketlerde son dönemlerde görülen düşüşün moralleri bozmamasını isteyen Davutoğlu, birçok istenmeyen olay yaşandığını, yargı üzerinden siyaseti, kamu hayatını yönetmek isteyen, yargıda örgütlenerek birçok alana nüfuz etmek isteyenlerin çıktığını anlattı. Başbakan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Bu bazen darbe yönetimlerinde oldu, müdahaleler sonrası yargı farklı bir nitelik taşıdı. Sizi isteyen, oraya sokan irade bunu istiyor diye 27 Mayıs yargılamaları yapıldı. Bazen yargı sistemi içinde öbek öbek gruplar oluşturularak, 'şu daireye giderse şu karar, bu daireye giderse bu karar çıkabilir' gibi kanaatler hâsıl oldu. Bazen son dönemde oldu, paralel yapılanma vesaire gibi. Bütün bunlara son verecek olan siyasi kararlar değildir. Yargıda kolektif karar yoktur. Her bir hâkim, var olan hukuki normlar içinde tek başına, vicdanıyla karar verir. Hâkimin verdiği karar denetime açıktır, üst mahkemelere açıktır ama şu anda bizim yargı mensuplarımızdan istirhamımız, tarafsızlık ve bağımsızlığa halel getirecek bir rica değildir. Her şeyden önce kendilerine öz güven içinde bu kamuoyu memnuniyetini ve yargımızın itibarını yükseltmek, daha iyi bir noktaya taşımaktır. Yargıya tekrar itibar kazandırmak durumundayız. Bunun da üst sınırı, limiti yoktur. En çok güvenilen değil, herkes tarafından güvenilen bir kurum olmak durumunda yargı."

Vatandaşın adalete erişimini kolaylaştıracaklarını ifade eden Davutoğlu, "Buradaki temel ilke herkes için ve ulaşılabilir adalet ilkesidir." dedi. Vatandaşların hak arama yollarını güçlendirmek için devlet desteği sağlanarak, hukuki himaye sigortasını teşvik edeceklerini kaydeden Davutoğlu, şöyle konuştu: "Yani vatandaşlar, sağlık sigortası gibi hukuki himaye sigortasına girebilecekler ve devlet bu sigorta primlerinin belli bir nispetini karşılayarak bunu teşvik edecek. İnsanlık hali, her an hukuki bir durumla karşılaşabiliriz. Acaba avukatlık parasını nereden bulacağız, mahkeme masrafını nasıl karşılayacağız diye bir kaygı duymamak için vatandaşlarımızın her biri gönüllü olarak hukuki himaye sigortasına girebilecek ve girenleri de biz destekleyeceğiz. Böylece insanlık hali, karşılaşıldığında, sağdan soldan borç bularak ya da mahkeme masrafını karşılayamam korkusuyla hak arama konusunda vatandaşlarımız tereddüde düşmeyecekler."

“ADLİ YARDIMA 250 MİLYON LİRA”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, maddi durumu zayıf ve yetersiz vatandaşlara ücretsiz avukat sağlanmasını kapsayan adli yardım uygulamasını genişletecek ve kolaylaştıracaklarını anlattı. Adli yardım konusunda geçen sene avukatlara 250 milyon lira ödendiğini bildiren Başbakan Davutoğlu, adli yardım uygulamasının devam edeceğini, ayrıca himaye sisteminin de getirileceğini kaydetti.

Davutoğlu, bazı ülkelerde uygulanan, avukatların belli sürelerde gönüllü olarak ücretsiz hizmet vermesi uygulamasını da hayata geçireceklerini kaydetti. Tıpla hukuku birleştiren "hukuk kliniği" kavramını yerleştirip, geliştireceklerini söyleyen Davutoğlu, üniversitelerle işbirliği halinde belli hukuki yardım sistemleri, hukuki kliniklerin kurulacağını anlattı.

MAĞDUR HAKLARI

Mağdur haklarını da güçlendireceklerini vurgulayan Davutoğlu, yeni yaklaşımlarının mağdur odaklı yaklaşım olacağını söyledi. Davutoğlu, bu konuda temel bir kanun hazırlığının sürdüğünü, seçimden sonra ilk devreye sokacakları kanunlardan birinin bu olacağını kaydetti. Bu kanun ile mağdur haklarının güçlendirileceğini, tekrarlanan mağduriyet olmaması için takip sistemi kurulacağını ve mağdurlara özgü uygulamalar getirileceğini anlatan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Amacımız, eski hükümlülere sağladığımız kamuda istihdam gibi bazı imkânların mağdurlara da sağlanması. Mağdurlar, şiddete uğrayan kadınlardan çocuklara ve diğerlerine kadar onların kamuda rehabilite edilmesi, gerekirse istihdam edilmesine dönük de özel bir kanuni düzenleme de planlıyoruz. Yine bu kanunla ağır şiddet suçundan mağdur olmuş kişilerin zararlarını sorumlulara rücu ettirmek suretiyle devlet ödeyecek. Bu, devrim mahiyetinde bir adım. Yani ağır şiddet suçuyla mağdur edilmiş, tazmin edilmesi gereken bir durumla karşı karşıya kalmış mağdur, devlet bu tazmini yapacak, rücuyu da suçu işleyene döndürecek."

Başbakan Davutoğlu, şiddet nedeniyle sağlığı bozulanların tedavilerinin de devlet tarafından sağlanacağını ifade ederek, bunun da devrim mahiyetinde bir adım olduğunu vurguladı. Davutoğlu, avukatlık müessesini, savunmayı güçlendireceklerini de belirterek, "Savunmanın güçlendirilmesi adına, ilgili meslek kuruluşlarıyla işbirliği içinde, mesleğin sorunlarına son verecek adımlar atıp, yeni düzenlemeler hayata geçireceğiz. Bu kapsamda avukatlık kanununu baştan sona, barolarımızla avukatlarımızla işbirliği, görüşme halinde yenileyeceğiz" diye konuştu.

Ayrıca, noterlik sistemini yeniden yapılandıracaklarını da ifade eden Davutoğlu, "Kılıçdaroğlu'nun kastettiği tarzda bir noterlik sistemi değil. Siyasilerin notere gitmesi gibi bir uygulama tarihte ilk defa bizde görüldü. Kılıçdaroğlu, bazen yeni şeyler keşfediyor ama yanlış şeyler keşfediyor ama en azından noterlerimizi gündeme getirdiği için pozitif değerlendirebiliriz." dedi.

Noterlik sistemini güçlendireceklerini, noterlere bazı çekişmesiz yargı işlerini vererek, yargı organlarının iş yükünü hafifleteceklerini kaydeden Davutoğlu, şunları söyledi: "Çok basit bir iki görüşmeyle halledilebilecek hususlar yargıya kadar intikal ediyor. Hâlbuki noter huzurunda iki taraf görüşlerini ifade etse, uzlaşma sağlansa, noter o görüşme neticesinde özellikle gayrimenkullerle ilgili bazı konularda yetkilendirilip daha ilk aşamada koruyucu hekimlik, ilk aşama hukuk aşaması gibi muhataplarla görüşüp bir sulh üzerinde sonuca varırlarsa mahkemelerin önündeki yükler de azalacaktır."

Bunun çok önemli olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Bilirkişi müessesesi 'bilir' ve 'kişi' yan yana, o iki güzel tabirin ötesinde bugün maalesef bazen istismarlara, bazen kamuoyunda güven problemlerine yol açan bir nitelikte. Bunu gerçek anlamda bilirkişi mahiyetine dönüştürmeye kararlıyız. Türkiye, Avrupa'da, yüz bin kişi başına 252, hâkim başına ise 23 bilirkişiyle, bilirkişi sayısı ve oranı bakımından ilk sırada. Bu sayıya rağmen bilirkişilik sisteminin işleyişiyle ilgili ciddi eleştiriler söz konusu. O nedenle yeni bir kurumsal yapılanmaya gideceğiz. Bu kurumsal yapılanma vasıtasıyla sistemin kalite standartlarını oluşturup, denetim sistemi kuracağız."

Bilirkişilik uygulamasının, aynı zamanda vatandaşların yargısal süreçlere ilişkin maliyetini artırdığına işaret eden Davutoğlu, bunun da çözümünü kesinlikle sağlayacaklarını kaydetti.

“YAPTIĞIMIZ KADAR DAHA ADALET SARAYI YAPACAĞIZ”

Fiziki altyapıyı daha da artıracaklarını dile getiren Davutoğlu, yeni adalet sarayı yapmaya devam edeceklerini belirtti. Davutoğlu, 12 yıl önceki adalet saraylarını hatırlatarak, "Aydınlık salonlarda yapıldığı zaman bir ışıktır adalet, bir kasvet değil. Eski adalet saraylarına girdiğinde, genellikle koridorlar karanlık. En iyi adalet saraylarından birisi İstanbul'daydı. Bazen, bazı işlemler için gittiğinizde, koridorlar karanlık, insanlar telaş halinde, yüzlerde karamsar bir ifade, eski karakollar gibi." değerlendirmesinde bulundu.

Şimdi adalet saraylarının aydınlık ve ferah olduğunu anlatan Davutoğlu, adalet saraylarını, insanlarda, "Ben buraya bir şekilde bir suça muhatap olduğum için değil adalet için geldim." kanaatini yaygınlaştıracak güzellikte yaptıklarını bildirdi. Fiziki yapının 569 bin metrekare olduğunu, şimdiyse 3 milyon metrekareyi geçtiğini ifade eden Davutoğlu, gelecek dönemde bunu 6 milyon metrekare çıkaracaklarını belirtti. Davutoğlu, "Yani şu ana kadar yaptığımız adalet sarayları kadar adalet sarayı yapacağız." dedi. Davutoğlu, başta il merkezleri olmak üzere büyük ilçelerde, ülke genelinde yeni bir kampanyayla adalet saraylarını daha da güzelleştireceklerini bildirdi.

“ADALET VERİ BANKASI KURUYORUZ”

Adalet veri bankası kuracaklarını belirten Davutoğlu, adalet alanında her türlü veriyi dikkatle inceleyip takip edeceklerini söyledi. Gelişen Türkiye'nin yeni ve çeşitlenen ihtiyaçlarının veri bankasını gerekli kıldığına dikkati çeken Davutoğlu, bu nedenle adalet istatistiklerine ilişkin kapasitenin geliştirilmesinin öncelikli hedefleri arasında bulunduğunu dile getirdi. Davutoğlu, bu istatistikler ve adaletle ilgili her türlü verinin bu bankada barındırılacağını ve buna herkesin erişme imkânının olacağını kaydetti.

Yargıda e-adalet hizmetini daha da etkin hale getireceklerini bildiren Davutoğlu, "Her yerde 'e' var. Adalet tabii 'e' ile ifade edilemeyecek kadar derin bir kavram. e-adaletin esası, işlem bakımından. Yoksa adalet 'e' değildir, vicdandır temelde." diye konuştu. UYAP sistemine değinen Davutoğlu, adaletin, entegre bir şekilde e-adalet sistemi üzerinden birbiriyle irtibatlandığını söyledi.

Davutoğlu, "Herkes; vatandaş, halk, avukat, hâkim, savcı girdiğinde, telefonla ya da yazışmayla halledeceği bilgilerin çoğu, doğrudan halledilebiliyor. Bu kapsamda 2002'den bu yana artık daktilo sesleri duyulmuyor, mübaşir sesleri de duyulmuyor mahkemelerde. Her şey bilgisayarlar üzerinden yapılıyor." ifadelerini kullandı.

UYAP kapsamında halen kullanılan, sesli ve görüntülü bilgi sistemi SEGBİS uygulamasının daha da genişletileceğini, geniş kapsamlı iletişim ağı kurulacağını kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti: "Bu o kadar insani bir uygulama ki. Yani bir hasta yatağında, ifadeye çağrılıyor. Bir mahkûmun hapishaneden oraya devredilmesi bile bir sürü güvenlik problemi, bir sürü sıkıntı. İşte 12 Eylül davasında da göründüğü bazı hususlarda da yaşlı vs. mahkemeye gitmesi zor olan kişilerin görüntülü bir şekilde ifadeleri alınacak. Bu görüntülü sistemle, SEGBİS uygulamasını daha da yaygınlaştırarak, mümkün olduğu kadar insanların bulundukları yerlerde adalete muhatap kılınması sağlanacak."

Davutoğlu, devletin diğer kurumlarının UYAP ile entegrasyonunu güçlendireceklerini, böylece uzaktan ifade alma, bilgiye ulaşma, devlet kurumları arasında adaletle ilgili bilgi alışverişinin çok daha kolay hale geleceğini vurguladı.

“YÜKSEK YARGIDAKİ İŞ YÜKÜ SON BULACAK”

İstinaf mahkemelerini hayata geçireceklerini, bunun son derece önemli olduğunu kaydeden Davutoğlu, şu bilgileri verdi: "Yargıtay, Danıştay ve diğerleri, yüksek mahkemelerle ilk mahkeme kademeleri arasında bir kademe olmadığı için içtihat mahkemesi olarak çalışması gereken yüksek yargı organları, bir sonraki kademe mahkemeler gibi algılanmıştı. Şimdi istinaf mahkemelerinin kurulmasıyla yüksek yargıdaki iş yükü son bulacak. Yüksek mahkemeler asli işlevlerini, yani içtihat mahkemeleri haline dönüşmüş olacak." Geçen yıl sonu itibarıyla 15 ilde bölge adliye mahkemeleri, 8 yerde de bölge idare mahkemeleri kurulduğunu söyleyen Davutoğlu, istinaf mahkemeleriyle daha hızlı ve etkili yargılama sistemine kavuşulacağını da belirtti.

“İCRA DAİRELERİNİN TEŞKİLAT YAPISI YENİDEN DÜZENLENECEK”

İcra iflas sistemini yeniden yapılandırdıklarını ifade eden Davutoğlu, hükümetleri döneminde önemle ele aldıkları alanlardan birinin, icra ve iflas sisteminin etkinliğinin artırılması olduğunu dile getirdi. Borçlu ile alacaklar arasında, icra ve iflas konusunda hassas denge gözetildiğini anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti: "Getirdiğimiz yeni düzenlemelerle de ailelerin mağdur olmaması için lüzumlu eşyaların haczini yasakladık. Evin babası veya evdeki bir kişi, haciz gerektiren bir yanlış yapıyor ama oradaki lüzumlu eşyayı aldığınızda oradaki çocuk da ondan etkileniyor. Bununla ilgili zaten bir yasaklama getirdik.

Vatandaşlarımızın mallarının sağlıklı biçimde muhafazasını sağlamak için de yediemin depolarına lisans zorunluluğu getirilmesi sağlandı. Yediemin deposuna devredilen, hacizle alınan malların çoğu bir müddet sonra değerini de kaybediyor, kullanılamaz hale geliyordu. Şimdi onlar, lisans getirilerek, her biri koruma altına alınacak. İcra ve iflas işleminde mal kaybının önüne geçilecek."

Haczedilen malların gerçek değerinin altında satılmaması ve bu suretle borçlu ile alacaklıların haklarının korunması için ihalelere elektronik teklif verme imkânı getirdiklerine işaret eden Davutoğlu, "Böylece hani o mallar, bir grubun elinde ayarlanmış satışlarla el değiştiremeyecek. Elektronik imkânlarla, teklif verme imkânı sağlanacak teknolojiyle. En iyi değer kazanması da temin edilecek." diye konuştu.

Davutoğlu, bu kapsamda gelecek süreçte icra dairelerinin teşkilat yapısının yeniden düzenleneceğini, sistemden kaynaklanan sorunların ortadan kaldırılarak hizmetlerin etkinliğinin artırılacağını vurguladı. Başbakan Davutoğlu, yeni icra takiplerinin büyük çoğunluğunu oluşturan abonelik sözleşmelerinden kaynaklanan alacaklar için alternatif tahsil usullerini geliştireceklerini de bildirdi.

“HÂKİM VE SAVCI AÇIĞINI KAPATACAĞIZ”

Adliyelerde danışma masaları ve ön büroları kurarak vatandaşların işlerini kolaylaştıracaklarını ifade eden Davutoğlu, "Zaten adliyeye gelen vatandaş, iki ayağı birbirine dolaşmış şekilde geliyor, 'Acaba ne yapacağım, ne edeceğim, neyle karşılaşacağım' diye. Geldikleri anda, danışma masaları ve ön bürolar kurarak vatandaşlarımıza bir anlamda rehberlik hizmeti yapılacak." bilgisini paylaştı. Hâkim ve savcı açığını kapatacaklarına işaret eden Davutoğlu, gelecek dönemde hâkim ve savcı oranı açısından hedeflerinin, Avrupa Konseyi ortalamasının yakalanması olduğunu belirtti.

Davutoğlu, hâkim ve savcı sayısının artırılmasının, vatandaşların davalarının daha kısa sürede sonuçlanmasını sağlayacağını dile getirdi. İdeal yargılanma sürelerini belirleyeceklerini ifade eden Davutoğlu, şunları kaydetti: "Gerçekten, hepimizin hayatta karşı karşıya kalabileceğimiz bir durum. Beni en fazla bu pakette heyecanlandıran hususlardan biri bu oldu. Uzun yargılama, herkesin şikâyet ettiği bir husus. 'Geç gelen adalet, adalet değildir' deyişinde olduğu gibi. Şimdi her bir dava için veya dava türü için bir ideal yargılama süresi belirleyeceğiz. Normal olarak, orada ne kadar sürede bu yargılama bitebilir? Ve makul bir sürede yargılamanın bitirilmesini takip edeceğiz. Sürekli ertelenen davalar, 3 yıl, 5 yıl, 10 yıl, zaman aşımına uğrayan davaların önüne geçmek için, yargılamanın makul bir sürede sonuçlanması için her bir dava türüne yönelik, ortalama görülme süreleri belirlenecek ve bu da ilan edilecek. Bu yargı sistemi için gerçek bir anlamda devrim."

Vatandaşların, davalarının ne kadar sürede sonuçlanacağı hakkında artık bir fikir sahibi olacağını belirten Davutoğlu, gecikme olursa da bunun nereden kaynaklandığı konusunda araştırma yapılacağını bildirdi. "Mahkemeler, ideal yargılama sürelerini kamuoyuna duyuracak ve her bir dava için taraflara bildirecekler. İdeal yargılama süresini aşan dosyalar için özel takip sistemi kurulacak, geciken dosyalara özgü çözümler getirilecek" diye konuşan Davutoğlu, halen pilot mahkemelerde uygulanan sistemin, ülke geneline yaygınlaştırılacağını ifade etti. Herkesin temel hukuk felsefesine, bilgisine sahip olması gerektiğini dile getiren Davutoğlu, bu anlamda yine hukuka cezai bir merci gibi bakmak değil, vatandaşlık haklarını koruyan çerçevede bakmak açısından vatandaşların hukuk alanında bilinçlendirilmesini arttıracaklarını ifade etti.

Başbakan Davutoğlu, vatandaşların temel hukuk konusunda bilgilenmeleri için koruyucu hukuk kapsamında, toplumda küçük yaşlardan itibaren hukuk bilincinin arttırılmasına ilişkin çalışmaların devam edeceğini anlatarak, "2013-2014 eğitim ve öğretim yılında hukuk ve adalet dersini ortaöğretim mevzuatına kazandırdık. Hukuk ve adalet bilincinin yükselmesi için hukuk ve adalet dersini okuyan öğrenci sayısının artmasını sağlayacağız." diye konuştu.

Alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerini geliştirdiklerini kaydeden Davutoğlu, "Uyuşmazlık çözümünde dava yolu, her zaman en uygun yol olmadığı gibi başvurulacak tek yol da değildir. Sulh, hukukun temel değeridir. Bu sayede toplumsal huzur ve barış bozulmadan uyuşmazlıklar çözülebilir. Ceza hukukunda yer alan uzlaşma kurumunun daha da etkinleştirilip, yaygınlaştırılmasını sağlayacağız." ifadesini kullandı.

“ARABULUCU SAYISINI 10 BİNE ÇIKARMAYA KARARLIYIZ”

Başbakan Ahmet Davutoğlu, arabuluculuk sistemiyle ilgili son yıllarda ciddi çalışmalar yaptıklarına dikkat çekerek, artık vatandaşların uyuşmazlıklarını dava yoluna gitmeden arabulucuya başvurarak çözebildiklerinin altını çizdi. Başbakan Davutoğlu, şöyle konuştu: "2013 yılında ilk sertifikalı arabulucular göreve başladı. Şu anda sicile kayıtlı 3 bin 179 arabulucu var. Bakınız noterlik var, arabulucular var bilirkişilerle ilgili. Mesele, bütün o koruyucu alanda ilk aşamada sorunu çözebilmek. 3 bin 179 arabulucu sayısını önümüzdeki dönemde 10 bine çıkarmaya kararlıyız. Bazı uyuşmazlıklarda zorunlu arabuluculuğun getirilmesi, yine arabuluculara başvuracakların belli şartlar dâhilinde adli yardım sisteminden yararlanabilmelerini de amaçlıyoruz. İstanbul'a uluslararası bir tahkim merkezi kurulması için geçtiğimiz dönemde kanuni düzenlemeler yapılmıştı. Bu da Türkiye'yi, İstanbul'u uluslararası arabuluculuk ve tahkim çalışmalarında önemli bir konuma getirecek."

Davutoğlu, kamuoyunda bilinen ve en çok başvuru alan tüketici sorunları hakem heyetinin mahkemelerdeki iş yükünü azaltıcı etkisinin açıkça görüldüğünü belirterek, zorunlu hakem heyetinin uygulanabileceği uyuşmazlık alanlarının daha da genişletileceğini bildirdi. "Yurt dışındaki vatandaşlarımızın haklarını koruyoruz." diyen Davutoğlu, yurt dışındaki vatandaşların bağlantıları itibariyle hem Türkiye'de hem de yurt dışında hukuki sorunları olabildiğinin altını çizdi.

Bu nedenle Türk vatandaşlarının yoğun olduğu ülkelerdeki başkonsolosluklarda, büyükelçiliklerde adli müşavirlikler tesis ettiklerini ve ilk atamaları yaptıklarını hatırlatan Davutoğlu, "Önümüzdeki süreçte adli müşavirlik uygulaması yaygınlaştırılacak. Ayrıca ikili düzeyde adli işbirliği anlaşması yaptığımız ülke sayısı da artırılacak" dedi.

“HİZMET İÇİ EĞİTİMİN ÜZERİNDE ÖNEMLE DURULACAK”

Başbakan Davutoğlu, yargıda mesleki yetkinliği artırdıklarına değinerek, şunları kaydetti: "Yargı reformunun en önemli amaçlarından birisi nitelikli hukuk eğitimiyle yargıda mesleki yetkinliğin artırılmasıdır. Bazen çalıştığımız üniversitelerde bunu gündeme getirdik. Yükseköğretim Kurumu (YÖK) Başkanıyla daha önce yaptığımız konuşmalarda, YÖK'e gittiğimizde de zikrettim, aslında temel hukuk eğitimi bütün üniversitelerde bir şekilde zorunlu hale getirilmeli."

Hangi meslek icra edilirse edilsin hukukun bir ihtiyaç olduğunu belirten Davutoğlu, bu anlamda genel olarak hukuk eğitiminin yaygınlaştırılması, daha özelde de iyi hukukçuların yetiştirilmesi için hukuk fakültelerimizin niteliklerinin arttırılmasının çok önemli olduğunu söyledi. Başbakan Davutoğlu, iyi bir hukukçunun yetişmesinin ilk basamağının hukuk eğitimi olduğunu, bu nedenle hukuk eğitimindeki sorunların çözümünü ulusal politika haline getirdiklerini ve bu çerçevede Adalet Bakanlığı ile YÖK arasında yakın işbirliği öngördüklerini belirtti.

Diğer yandan, yargı mensuplarının hizmet içi eğitimi üzerinde de önemle duracaklarını bildiren Davutoğlu, şöyle devam etti: "Hukuk dinamik ve hızlı seyrediyor. Hayat dinamik, hukuktan daha dinamik. Hayat hukuktan daha dinamik olduğunda hukuk bir müddet sonra statükoya dönüşüyor ve hayata intibak edemez hale geliyor. İyi bir hukukçu ki hâkimlerimize, savcılarımıza güvenimiz tam ama öyle bir mesleki kariyer içine giriyorlar ki zor şartlarda, dosyalar arasında uzun bir süre taşradan başlayıp merkezde görevler icra ediyorlar. İşte bu şartlarda, belli aralıklarla hâkimlerimizin, savcılarımızın bu rutinden çıkarılıp hizmet içi eğitimle, hatta uluslararası eğitimle tahkim edilmeleri lazım ki dinamik akan, hayatın dinamik yürüyen bir hukuk sistemine hitap edebilmesi, ikisinin birbirine hitap edebilmesini sağlayabilelim."

KADINLAR, ÇOCUKLAR VE ENGELLİLER İÇİN ATILACAK ADIMLAR

Kadınlar, çocuklar ve engellilerin hukuki sorunlarına yeni çözümler ürettiklerine işaret eden Davutoğlu, şunları söyledi: "Çocuk adalet sisteminde, çocuğun etkin korunması ve çocuğun yüksek çıkarı, yararı ilkesi doğrultusunda gerekli önlemleri alacağız. Çocuklar toplumsal hayata emanettir. Suç işlemiş dahi olsalar, bunun gerekleri üzerinde düşünülür ama çocuğun kalıcı bir suçluya dönüşmesinin önüne geçilir. Onun için çocuklarımıza özel önem göstereceğiz. Bu kapsamda savcılıklarda açılan çocuk büroları daha da güçlendirilecek, psikolojik rehabilitasyon geçirecek hale gelmiş olacak. Aile içi şiddetle mücadelede koruma ve savunmanın etkinliğinin artırılmasını en üst düzeyde sağlayacağız. Engellilerin adliye ve ceza infaz kurumlarında karşılaştıkları sorunlar giderilecek."

Başbakan Ahmet Davutoğlu, ceza infazda modernizasyona devam edileceğini bildirerek, "Suç işleyen kişiler tabii toplumsal düzen açısından cezalandırılmaya müstahaktırlar ancak ceza aldıktan sonra insani şartlarda o cezayı çekmeleri toplumsal bir sorumluluktur. Yani infaz ederken 'Sen geçmişte şu suçu işledin hayat boyu da suçlu kalacaksın dolayısıyla en kötü şartlarda yaşamaya müstahaksın' diyemeyiz. Aksine en ağır suçu işleyenleri dahi rehabilite edecek hukuki şartları ve infaz şartlarını sağlamamız lazım. Ceza infaz kurumlarında bulunan vatandaşlarımız devletimize emanettir." dedi.

Bölge ceza infaz kurumları yapılarak ceza infaz sisteminin modernizasyonunun sağlandığına işaret eden Davutoğlu, dünya genelinde hükümlü ve tutuklu oranının ceza adaleti sisteminin önemli bir parametresi olarak kabul edildiğini vurguladı. Başbakan Davutoğlu, "Aldığımız önlemlerle ülkemizde tutuklu oranları 2001'de yüzde 54 iken, bugün itibariyle bu oran yüzde 14 civarına gerilemiştir." diye konuştu. Bu oranın AB'de yüzde 20 olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, Türkiye'nin bu anlamda AB standartlarının üzerine çıktığını söyledi.

Davutoğlu, diğer yandan, infaz sisteminin insan kaynaklarının güçlendirildiğini açıklayarak, "Ceza infaz kurumlarında görev yapan yardımcı personel sayısını 2003 yılına oranla yüzde 96 arttırmış durumdayız. Ayrıca maalesef yasama dönemine yetişmedi ama bu konularda yaptığımız bir çalışmayı da seçimden sonra ilk fırsatta, özellikle ceza infaz kurumlarında görev alan memurlarımızın haklarını gözetecek şekilde inşallah devreye sokacağız" değerlendirmesinde bulundu.

Çocuklar için cezanın infazının sağlandığı eğitim evleri kurduklarını ve bunları yaygınlaştırmaya devam edeceklerini kaydeden Davutoğlu, her bir çocuğa ayrı oluşturulan bireyselleştirilmiş iyileştirme sistemiyle ayrı bir durum tespiti yapıldığını ve iyileştirme programı uygulandığını belirtti. "Hükümlü ve tutukluların meslek öğrenmeleri ve bu yolla rehabilite edilmeleri amacıyla oluşturulan iş yurtlarında iş kolları ve çalışan sayısı arttırılacak" diyen Davutoğlu, böylelikle hükümlülerin kazanç elde etmelerinin ve infaz sonrasında topluma kazandırılmalarının sağlanacağının altını çizdi.

Başbakan Davutoğlu, ceza infaz sisteminde denetimli serbestlik uygulamasının, alternatif bir infaz yöntemi olarak başarıyla sisteme kazandırıldığını dile getirerek, bu konuda emeği geçen bakanlara, Adalet Bakanlığı yetkililerine, yargı mensuplarına teşekkür etti.

“MAĞDURİYETLERİ GİDERİYORUZ”

Yargısal uygulamalardan kaynaklanan mağduriyetleri giderdiklerini vurgulayan Davutoğlu, kurdukları İnsan Hakları Tazminat Komisyonu sayesinde Türkiye aleyhine Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gündeminde bulunan dosya sayısında önemli bir düşüş sağlandığını kaydetti. Davutoğlu, yine de bazı durumlarda, yargısal uygulamalardan oluşabilecek mağduriyetlerin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitmeden Türkiye içinde karşılanır hale geleceğini anlattı. Yeni unsurlar içeren yeni bir yargı reformu hazırladıklarını dile getiren Davutoğlu, şunları kaydetti: "Şimdiye kadar yaptıklarımız bugünkü iddialı reformun altyapısını teşkil ediyor. Bir kez daha bütün vatandaşlarımıza, Türkiye'de en itibarlı kurumun yargı olması, yüzde 100 itibarın sağlandığı bir kurumun yargı olması için hükümet olarak, yürütme, yasama olarak elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz. Şimdi ve önümüzdeki dönemde seçim sonrasında, önümüzdeki 5 yıl içinde Türkiye'de yargı sistemi 2002'den bugüne taşıdığımız yeni boyutların üzerinde daha da çağdaş, daha vatandaşın hukukunu gözetir bir niteliğe gelecek. Şehit savcımız Mehmet Selim Kiraz'ı rahmetle anıyorum. Hukuk nihayet hepimize lazım. Hukuk yargı mensuplarına da lazım. Hep beraber adaleti mülkün temeli kılmak, en etkin şekilde adaleti işler hale getirmek hepimizin üzerine düşen bir sorumluluktur. Bütün yargı mensuplarımıza bu yargı reformu sürecinde katkılar yapmaya, aynı zamanda da bu ortak sorumluluğu birlikte taşımaya davet ediyorum."