MHP Ankara Milletvekili Prof. Dr. Özcan Yeniçeri, iç güvenlik paketinin, molotofun arkasına saklanan despotluk olduğunu söyledi. "Demokrasinin meydana getirdiği sorunlar, demokratik hak ve özgürlüklerinin kısıtlaması ya da baskılanmasıyla yoluyla çözülemez." diyen Yeniçeri, "Özgürlüklerin meydana getirdiği sorunlar özgürlüklerin kısılması yoluyla çözülemez. Aksine demokrasinin ya da özgürlüklerin kullanılmasının meydana getirdiği sorunlar daha fazla demokrasi ve da ha fazla özgürlüklerle çözülür." dedi.

Yeniçeri, Meclis'te basın toplantısı düzenledi. İç Güvenlik Yasa Tasarısı'nın TBMM’ye geldiği günden beri Meclis'ten kavga ve kaba kuvvet görüntülerinin eksik olmadığını dile getiren Yeniçeri, Türk milletinin, ne bu kötü görüntülere ne de bu kabalığa layık olmadığını ifade etti. "TBMM’de yaşananlar topluma ve gelecek nesillere iyi örnek sunmamaktadır." diyen Yeniçeri, "Milletvekillerinin bu yüce millete kötü görüntüler sunmasından dolayı bir milletvekili olarak büyük üzüntü duyduğumu özellikle ifade etmek isterim. Toplum milletvekillerinden kavga/dövüş görüntüleri değil etik, estetik, edep, erdem, hoşgörü, saygı ve vakur davranış beklemektedir. Toplum milletvekillerinden kavga değil ekmek, iş, eğitim ve sağlık gibi devasa sorunlarına çözüm beklemektedir. Toplum milletin sorunlarının parçası haline gelmiş milletvekilini değil sorunlarına derman olan ve çözen milletvekilini istemektedir. Kaba kuvvet, fiziki hâkimiyet ve şiddet ilkel çağlara ait olgulardır. Günümüzde maddi gücün ve fiziki hakimiyetin geçerliliği yoktur. Ağızlarıyla konuşmasını beceremeyenler yumruklarıyla konuşurlar. Yumruklarıyla konuşanlar ise gerçekte konuşmasını bilmeyenlerdir. Birilerinin sandığı gibi Milletvekilliği pazı işi değil yazı işidir. Önce bunun herkes tarafından bilinmesi gerekir." diye konuştu.

"GÜVENLİK YASASI İLK MEYVELERİNİ MECLİSTE VERDİ"

İç Güvenlik Yasa Tasarısı'nın ilk meyvelerini TBMM’de verdiğini anlatan Yeniçeri, şöyle devam etti: "Henüz tasarı halindeyken TBMM’de milletvekillerinin güvenliğini ortadan kaldırmıştır. Bu tasarının yasalaşması halinde halkın ne hale düşeceğini TBMM’deki uygulamaları gösterir niteliktedir. İktidarın saldırgan ve kaba kuvvet gösterisi bu tasarıya TBMM’ye getiren iradenin sağlıksız psikolojisini de göstermektedir. Bu psikoloji içinde hazırlanan yasa tasarısının topluma güven değil despotizm sunacağı da açıktır. AKP, gurup başkan vekillerinden milletvekiline kadar TBMM’deki şiddetin aracı haline gelmiştir. AKP kibir, gurur ve kaba kuvvet ideolojisine kendisini kaptırmıştır. Siyaset ile kaba kuvveti birbirine karıştıran ne kadar adam varsa hepsi de AKP’den milletvekili olmuş, meclise dolmuş! TBMM’de sayısal çoğunluğu bulunan ve fiziki üstünlüğe sahip iktidar milletvekilleri muhalefetin İç Tüzükten kaynaklanan engelleme yapma haklarına tahammül edememektedir. TBMM’de varlığıyla yokluğu belli olmayan bazı milletvekilleri var olduklarını ancak kavga sırasında gösterebilmektedir. Bu arkadaşlar gladyatörlükle milletvekilliği fena halde birbirine karıştırmaktadır. Türk milletine ve milli değerlere değil yalnızca kendisini seçen otoriteye bağlı olanlar gerçekte özgür değillerdir. Bunlar 21. Yüzyılın modern gladyatörleridir."

DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK SORUNU

"Demokrasinin meydana getirdiği sorunlar demokratik hak ve özgürlüklerinin kısıtlaması ya da baskılanmasıyla yoluyla çözülemez." diyen Yeniçeri, "Özgürlüklerin meydana getirdiği sorunlar özgürlüklerin kısılması yoluyla çözülemez. Aksine demokrasinin ya da özgürlüklerin kullanılmasının meydana getirdiği sorunlar daha fazla demokrasi ve da ha fazla özgürlüklerle çözülür. Demokratik hak ve özgürlüklerin kullanılması sırasında ortaya çıkan sorunlar baskı, şiddet, kısıtlama, tutuklama ve gözaltına alma yoluyla çözülmez aksine büyür. Demokrasi normal, olağan ve sade vatandaşların etkin olduğu bir yönetim biçimidir. Olağanüstü hallerin, süper yetkili yönetimlerin ve olağanüstü yetkilerin demokrasilerde yeri yoktur.
İç güvenlik yasasıyla Türkiye Cumhuriyeti hukuk devleti olmaktan çıkıyor, kanun devletine dönüşüyor. İç Güvenlik Paketi hangi ihtiyaçtan doğmuştur. AKP, terörle müzakere, ederek, konuşarak, tartışarak barış getireceğini ilan etmiş omurgasız bir iktidardır." şeklinde konuştu.

"İç güvenlik paketi, 'molotofkokteylini silah haline getiriyoruz' gibi birtakım perdeleme amaçlı cümlelerle kamuoyuna haklı gösterilmeye çalışılmaktadır." diyen Yeniçeri, "Oysa Türk Ceza Kanunu’na göre silah olarak kullanılan her eşya veya cisim, hukuken de silah niteliğini zaten taşır. Yani, molotof kokteyli bir polise atılırsa, bunu yapan şahıs silahla saldırmış demektir. Cezası da buna göre ağırlaşır. Bu düzenleme Anayasa m.17/3’te korunan yaşama hakkının ihlali niteliğinde. Bu maddede kendisine veya başkasına, işyerlerine, konutlara, kamu binalarına, okullara molotof, patlayıcı, yakıcı, yıkıcı, boğucu silahlarla saldıranlara karşı polise silah kullanma yetkisi tanınıyor. Kanunun silah kullanma yetkisi verebilmesi için zorunluluk olması gerekir. Bu zorunluluk AİHS m. 2’de mutlak zorunluluk olarak ifade edilmiştir. Hal böyle olunca; özellikle toplumsal olaylarda, molotof, patlayıcı, yanıcı, yakıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıran kişilere kademelilik ve ölçülülük ilkesi gözetilmeden kolluk birimlerine doğrudan ateşli silah kullanma yetkisi verilmesi, demokratik hukuk devleti anlayışıyla bağdaşmaz." diye konuştu.

Yeniçeri, "Yakma, yıkma, teröre ve şiddete asla izin verilemez. Yasalar zaten her türlü vandallıkları yasaklıyor. Ancak Molotofun arkasına sığınarak Türkiye’yi polis devletine çevirmeye AKP iktidarın hiç hakkı yoktur." ifadelerini kullandı.