HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, yaşanan terör olayları ile ilgili “Dün ankette hükümet ve Tayyip Erdoğan, 28 Şubat darbesinin mağduru olarak konuşuyordu. Darbeciliğe karşı çıkışın ve Türkiye’nin gelişme umudu olarak görülüyordu. Onların bu demokrasiye el koyma ve gasp etme suçunun üstüne örtmek için savaşın fitili ateşleme, karşılıklı silahların yeninden konuşmasının önünü açma tavrıyla tutumuyla bütün Türkiye’yi bölgesel olarak ve yerel olarak çok ciddi bir tehlikenin ve çok büyük karanlığın içerisine sürüklemiştir.” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, ODTÜ’nün Vişnelik binasında düzenlenen ‘Akademisyenler Barışı Konuşuyor’ konulu programa katıldı. Demokratikleşmenin 7 Haziran sonrasında yeniden şiddet yöntemiyle karşılandığını ifade eden Yüksekdağ, bu hamle ile halk hareketinin ezilmeye çalışıldığını söyledi. Figen Yüksekdağ, “Karşımızdaki siyasi yapının Türkiye toplumunun doğrudan kendisini ifade eden demokratik arayışına karşı bütün Türkiye toplumunun çözüm ve barış talebine karşı ve savaş ilan etmiş durumda. Bugün bu savaş sadece HDP, sadece Kürt siyasetine oturtulduğu bir şiddet sarmalı değil. Bugün bir siyasi bir muharebe başlattı. Siyasi iktidar. Tekçi rejimi, yeniden inşa etme hamlesi.” diye konuştu.

Bugün yaşanılan savaş ve şiddetin nedenleri ile ilgili açıklamalarda bulunan Yüksekdağ, başkanlık sistemi rejimini, otoriter despotik bir rejime daha güçlendirerek güvence altına alınmasını kabul edeceksiniz diye dayatmada bulunulduğunu söyledi. Figen Yüksekdağ, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarının ortada olduğunu kaydederek, konuşmasına şöyle devam etti: “Kabul etseniz de etmeseniz de fiili olarak rejim değişikliği yaşanıyor diyor. Rejimin bu şekilde yeniden dizayn edilmesini anayasal güvence içerisine oluyor. Bu anayasayı yapacak bir toplumsal desteğe sahip değil. Erdoğan o yüzden kabul etseniz de etmeseniz de diyor. Bu ne demektir? Fiili bir darbe demektir. Ben başkanlık sistemini toplumun büyük bir çoğunluğunu kabul etmedi gibi biliyorum. 7 Haziranda bunu gördük. başkanlık sistemini onaylamıyorlar. Türkiye toplumu olarak ama onaylasanız da onaylamasanız da ben bu müdahalede bulunuyorum. İsteseniz de istemeseniz de fiilen bir başkan olarak çalışacağım ve siyasete müdahale edeceğim.”

Türkiye’deki siyaset kurumlarının bir demokrasi aşısına ihtiyacı olduğunu vurgulayan Yüksekdağ, Türkiye’de siyaset kurumuna bir faşizm aşısı yapma hareketi olduğunu söyledi. Demokrasinin ve barışçıl bir siyasi yaşamın gelişmesini ve gelime olanaklarını darbelemek olduğunun altını çizen Figen Yüksekdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu gelişmeler Türki aynı zamanda 28 Şubat gibi darbe süreci yaşandı. 28 Şubat darbe miydi değil miydi? Diye çok konuşuldu. Ama bizler bunu çok net biliyoruz ki 28 Şubat bir darbeydi ve o gün bu anti demokratik tavrın hedefi olan mağduru olanlar, bugün kendileri darbe yapıyorlar. Dün ankette hükümetin ve Tayyip Erdoğan 28 Şubat darbesinin mağduru olarak konuşuyordu. Darbeciliğe karşı çıkışın ve Türkiye’nin gelişme umudu olarak görülüyordu. Ama bu umutlar tamamen tüketildi. Sadece bununla kalınmadı. 28 Şubat darbesinin mağdurları, bugün Türkiye toplumuna karşı kendileri darbe yapmışlardır. Bu darbenin bugün kendilerince gerekçelerine oluşturmaya çalışıyorlar. Dayanaklarını oluşturmaya çalışıyorlar. Savaş siyasetinde esas olarak toplumun demokratik iradesine el koyan toplumun demokratik iradesini gasp eden rejimin ve rejim ayrılıklarının enstrümanlarından birisi haline geldi. Onların bu demokrasiye el koyma ve gasp etme suçunun üstüne örtmek için savaşın fitili ateşleme, karşılıklı silahların yeninden konuşmasının önünü açma tavrıyla tutumuyla bütün Türkiye’yi bölgesel olarak ve yerel olarak çok ciddi bir tehlikenin ve çok büyük karanlığın içerisine sürüklemiştir.”