MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, şehit savcının cenaze töreninde uygulanan akreditasyonu eleştirdi. "Yüksekova'da 3 asker kahpece şehit edildi, o zaman niye akredite uygulamadın, lanetlemedin?" diye soran Vural, "Terör örgütünü çözüm ortağı olarak belirleyenler, siz terör örgütünün propagandasını yapmıyor musunuz? PKK'yı muhatap alanlar, 10 maddelik anlaşma imzalayanlar, terörist başının mesajını okuyanlar, 'olumlu mesaj oldu' diyenler, siz kimin propagandasını yapıyorsunuz? Şimdi bunlar, DHKP-C'nin eylemi üzerinden ayıplarını örtmek için gürültü çıkarıyor. Takke düşmüş, kel görünmüştür." dedi.

Oktay Vural, Meclis'te basın toplantısı düzenledi. İstanbul Adliyesi'nde düzenlenen terör saldırısında savcı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit olduğunu hatırlatan Vural, kanunları uygulamak isteyen bir savcıya yapılan bu saldırının aslında hukuka, milletin egemenliğine ve demokrasiye yapıldığını vurguladı.
MHP olarak "terör örgütlerini meşru göstermeyin, haklı göstermeyin, teröristlerle müzakere etmeyin, muhatap almayın; terör örgütleri ile mücadelede savcıların, hakimlerin önünü kesmeyin, KCK iddianamelerinin içini boşaltmayın, İmralı canisinin ağırlaştırılmış müebbet hapsini hafifletip, onu siyasi lider haline getirmeyin, terörle mücadele edin." dediklerini aktaran Vural sözlerine şöyle devam etti: "PKK'nın yavrusu DHKP-C'nin yaptığı bu eylemi dikkate aldığımızda, aslında terör örgütünün taşeronları aracılığıyla Türkiye'yi nasıl tehdit ettiğini, silahın hukuk düzenine nasıl kastettiğini gördük. Hükümet hukuku uygulamıyor, valilere 'operasyon yapmayın' emri veriyor. KCK operasyonlarının üstünü kapattınız, terörist başının İmralı yolunu, mektubunu gözleyen aşıklar gibi oldunuz. Şehit hepimizin şehidi, hukuk hepimizin hukuku ama DHKP-C gibi PKK'nın yavrusu olanlara Türkiye'nin hukukunu teslim edenler şöyle bir dönüp bakmalı, 'ben ne yaptım?' diye. Teröristler için gözyaşı dökenler, terör örgütlerini bir maşa gibi kullanıp Türkiye'ye çözümler dayatanlar, bütün bunları iyi idrak etmeli. PKK'nın yavrusu DHKP-C Reşadiye'de askerleri öldürdüğü zaman 'canım bunu PKK yapmamıştır' diyecek kadar bu olayın üstünü örtmeye, İmralı'nın itibarını korumak gayreti içinde oldular. Bu saldırıyı çözüm ortağınız PKK'nın yavrusu DHKP-C'nin yaptığını dikkate aldığınızda, PKK'yı meşrulaştırıp muhatap alanlar, gözyaşı dökenler, acaba bundan bir ibretlik ders alabildiler mi? Açlık grevleri, 1 Ekim, 15 Ekim, 1 Temmuz tarihleri, 'Bu tarihe kadar bunları yapmazsanız terörü gerçekleştiririz' diyenler, Kobani eylemlerini İmralı'da planlayanlar, bugün PKK DHKP-C aracılığıyla hangi mesajı vermek istiyor acaba? Bunları iyi görmek gerekiyor. İyi terörist, kötü terörist yoktur, terörist teröristtir. Vatandaş yapılan ihaneti Dolmabahçe'de gördü, bunu sorgulamaya başladı."

Terör örgütleriyle iş tutanların savcının şehit olmasından sonra yeni bir algı operasyonu oluşturmaya çalıştığını vurgulayan Vural, "Hepiniz oradaydınız, hepiniz Oslo'daydınız, İmralı'daydınız, Dolmabahçe'deydiniz, hepiniz terörist başının mektubunun okunmasını hasretle bekliyordunuz." ifadelerini kullandı.

Adliyeye yönelik terör saldırısının siyaset malzemesi olarak kullanıldığına dikkat çeken Vural, "O teröristler oraya nasıl girdi? Yunanistan ve Bulgaristan'dan bahsediliyor, Yunanistan'daki Lavroin Kampı'ndan bahsediliyor ama Yunanistan'a verilen bir nota var mı, ada teslim edildi, Ne yaptınız? Bu örgüt kimlerin taşeronudur? Bunlar ortaya çıkarılmalıdır, asıl oyuncular deşifre edilmelidir." şeklinde konuştu.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun savcının şehit olduğu operasyonu başarılı bir operasyon olarak görmesini de eleştiren Vural, savcının öldürüldüğü bir durumda başarı olmayacağını, bunu böyle nitelendirmenin büyük bir gaflet olduğunun altını çizdi.

Terör saldırısını yapan teröristlerden bir tanesinin 2013'te gözaltına alınıp daha sonra tahliye olduğunu hatırlatan Vural, "Bunları takip eden yok mu, gören göz yok mu? Parlamento'dan kapalı istihbarat için örtülü ödenek alacağınıza keşke devletin güvenlik güçlerini çalıştırsaydınız. Adam adliyeye giriyor, herkes tanıyor, nasıl geliyor, nasıl tanınmıyor? O savcının güvenliği devlete emanet değil mi? Savcımız ölmüş, teröristler gelmiş oraya kadar, bir de başarı öyküsü çıkarıyorlar bundan. Böyle devlet yönetimi olmaz." diye sordu.

İstanbul Emniyeti'ne Kalaşnikoflu saldırı yapıldığını dile getiren Vural, "Kim yapıyor? DHKP-C. Daha önce canlı bombayım diyen birisi gelip orda yapıyor. Bu örgütü bilmiyor musunuz, mensuplarını bilmiyor musunuz? Bunlar nereye gidiyor, ne yapıyor böyle bir saldırıdan sonra örgütün nelere yapacağını bilmiyorsunuz, görmüyorsunuz. Emniyet çökertilmiş, istihbarat çökertilmiş. Yok, bir zaafiyet... Hukuku askıya alıp uygulamazsanız, kanunları uygulamazsanız, valilere operasyon yapmayın talimatı verirseniz asker, polis, jandarmanın elini kolunu bağlarsanız Cumhuriyet savcısını bile koruyamaz hale gelirsiniz." ifadelerini kullandı.

Davutoğlu'nun sapan, molotof, maskeli kim varsa sonuna kadar gidileceği yönündeki açıklamasına da tepki gösteren Vural, "Elini tutan mı var mı senin? Maskeli bir şekilde fotoğraf veriyor, acaba kim verdiriyor, neden verdiriyor? Cenazede basına akredite uyguluyor. Diyarbakır'da Nevruz mesajı verilmesine ne diyorsun sen? Yüksekova'da 3 asker kahpece şehit edildi, o zaman niye akredite uygulamadın, lanetlemedin? Terör örgütünü çözüm ortağı olarak belirleyenler, siz terör örgütünün propagandasını yapmıyor musunuz? PKK'yı muhatap alanlar, 10 maddelik anlaşma imzalayanlar, terörist başının mesajını okuyanlar, 'olumlu mesaj oldu' diyenler, siz kimin propagandasını yapıyorsunuz? Şimdi bunlar, DHKP-C'nin eylemi üzerinden ayıplarını örtmek için gürültü çıkarıyor. Takke düşmüş, kel görünmüştür. Millet; AKP'nin teröre verdiği tavizlerden rahatsızdır, terör örgütü ile yaptığı dansla, 'ver başkanlığı al özerkliği' pazarlığından rahatsızdır. Terör örgütü ile yaptığı dansla, yasak aşkı milletten gizleyemezler." şeklinde konuştu.

Ülke genelindeki elektrik kesintisinin sebebinin hala açıklanmadığını hatırlatan Vural, "80 ilde gün boyu elektrikler kesildi, hayaldi gerçek oldu. Kriz masası kuruyorlar, krizin nerede olduğunu bilmiyorlar, rezalet bir durum. Bu konuda Meclis'e de hiçbir bilgi verilmedi. Bütün bu yaşananlar kurumların çökertilmesinin, parti devletine dönüştürülmesinin sonucudur." dedi.

Davutoğlu'nun, muhalefetin şehit savcının cenaze törenine katılmamasını eleştirmesiyle ilgili de Vural, "Bizim ruhumuz, insanlarımız oradaydı, cenaze bizim cenazemiz. Pilotun cenazesine katılmayıp nutuk atanlar, o zaman neredeydiniz? Biz 'şehitler ölmez vatan bölünmez' diyen bir partiyiz. Şehit bizim şehidimiz, teşkilatlarımız orada olmuştur." ifadelerini kullandı.