Uzun süredir KSÜ Rektörü Prof. Dr. Durmuş Deveci’nin yönetim tarzıyla ilgili haberler yapıyorum, makaleler yazıyorum.

Bu kentte Sayın Deveci’nin yönetim tarzını eleştiren tek gazeteciyim. Onun için de geçen hafta düzenlenen basın toplantısına davet edilmedim. Sorun da etmedim, toplantıda isim vermeden şahsımla ilgili eleştirine de kulak tıkadım.

Rektör Deveci’nin yine haksız bir şekilde yaptığı sürgünden önce Üniversitede görev yapan ve haksızlığa uğrayıp sesini çıkarmayan akademisyenlere seslenmek istiyorum.

‘Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır’ sözü ortadayken, haksızlığa uğramasına rağmen küçük menfaat ve korku ile konuşamayan akademisyenler ne yapmayı hedefliyor onu da anlamış değilim. Konuşun, haksızlığınızı dile getirin, yarın ‘keşke’ demeyin, üniversitede soruşturma için bulunan YÖK Denetleme Kurulu Başkanı Sayın Prof. Dr. Bülent Arı’ya uğradığınız haksızlığı anlatın.

Bu gazetenin sayfa sütunlarından, KSÜ’deki usulsüzlükleri kaleme almış ve YÖK Denetim Kurulu’nun üniversiteyi denetlemesi için büyük mücadele vermiştim. Çünkü denetleme kurulu üyeleri az sayıda olduğu için büyük usulsüzlüklerin yaşandığı üniversitelere gidiyor.

Geçen yıl Eylül ayında KSÜ’ye gelen YÖK Denetleme Kurulu, üniversitenin milyonlarca lira zarara uğradığı ihaleleri mercek altına almış ve birçok dosyayı ise giderken yanlarına götürmüştü.

Ankara’da evrakları inceleyen YÖK Denetleme Kurulu KSÜ’ye yine geldi. Bu kez soruşturma için geldi. Sadece YÖK Başkanı Yekta Saraç’ın arkasında durduğu Rektör’ün açığa alınıp soruşturması öyle yapılmalıydı. Rektör Deveci’nin açığa alınmadan soruşturulmasının yapılması, ifadesi alınan emekli olmuş veya çalışan personele mobbing demektir. Bunu da belirtmek istiyorum.

Aslında bu kente kötülük yapan sadece Rektör Deveci değil, onun arkasındaki ağababası YÖK Başkanı Yekta Saraç’tır. Yanlışlıkları Sayın Saraç’ın neden görmezden geldiğinin nedenini öğrenmek istiyorum, arkadaşlık mı? Vakıfdaşlık mı?

Rektör Deveci’nin sayısız yanlış uygulamaları var, birçoğunu yazdım. Bugün birini daha yazacağım. Tıp Fakültesinde bir Profesörün daha çalışma hürriyeti elinden alındı, aynı diğerlerinde olduğu gibi. Bu üniversiteden Türkiye’nin en iyi Kalp Damar Cerrahlarından Bülent Meşe, Karaciğer Naklinde adını Türkiye’ye duyurmuş Ertan Bülbüloğlu ve niceleri gibi Prof. Dr. Murat Üzel’in de üzerine gidiliyor. Ortopedi alanında üniversitede tek Profesör ve El cerrahı olan Üzel, sürgün edildi.

Üniversitede Ortopedi alanında tek profesör ve tek el cerrahı olan Prof. Dr. Murat Üzel, Rektör Deveci’nin imzası, KSÜ’nün 22.01.2018 tarih ve E 3278 sayılı yazısı ile Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Terapi ve Rehabilitasyon Bölümü Fizyoterapi Programında 6 aylık süreyle görevlendirildi.

Bunun adı nedir biri bana söylesin, ordumuz Afrin’de canını ortaya koyarken, hem Afrin’de hem de Türkiye tarafına atılan roketlerle insanlar yaralanırken, tam da ortopedi uzmanlarına ihtiyaç varken, bu görevlendirme kime hizmet etmedir. Hem tek profesör ve tek el cerrahı, hem yanı başımızda savaş hem de başka bölüme görevlendirme.

En üst bir yöneticinin görevden alınması için daha ne yapması lazım, bu kentin anasını iyice ağlatması mı? Yoksa üniversiteyi parçalayıp dağıtması mı? Bu sorumu kentin siyasileri ve YÖK başkanı cevaplamalı. Çünkü bundan sonra tüm oklar YÖK Başkanına gidiyor.