Iğdır Üniversitesi Ziraat Fakültesi Peyzaj Mimarlığı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yusuf Zeynalov, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 3 ay önce Ağrı Dağı'nın 3 bin metresine kadar çıktığını, yaptığı incelemeler sırasında binin üzerinde bitkiyle karşılaştığını belirtti. Bu bitkilerin 600'ünde inceleme yaptığını, 320'sine ise isim verdiğini ifade eden Zeynalov, bitki çeşitlerinin ilaç sanayisi ve kozmetik alanında kullanılması için üniversiteden bir ekip kuracağını, bunun üzerine çalışma yaptığını söyledi.

Bu bitki çeşitlerini bilim dünyasına kazandırmaya çalışacaklarını anlatan Zeynalov, şunları kaydetti:

''Ağrı Dağı, Türkiye'nin gurur kaynağı. Ancak dağ iyice ele alınıp incelenmiyor. Bu dağda kapsamlı bir çalışma yapılmamış. Yalnız birkaç bitki türü ele alınmış ve işlenmiş. Bu da yeterli değildir. Ağrı Dağı bitki örtüsü bakımından çok zengin bir dağ. Düzlükten yukarıya çıktıkça bitki örtüsü sürekli değişiklik gösteriyor. Buradaki bitkiler incelenmiyor. İlerde bu bitkileri tespit edip ilaç sanayisinde ve kozmetik alanında ele alıp işlemek ve bu bitkileri ülke yararına sunmak istiyorum. Özellikle ilaç alanında kullanılacak bitki sayısı çok fazla olduğundan bunun değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.''

''İlaç sektöründe kullanılacak bitki sayısı 500'den fazladır''

Ağrı Dağı'nda bitkilerin ilaç ve kozmetik sektöründe kullanılabilecek bitkilerden oluştuğunu belirten Zeynalov, bu bitkilerin özellikle süs bitkisi olarak da kullanılabileceğini söyledi. Zeynalov, Türkiye'de süs bitkilerinin genelde dışarıdan getirildiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti:

''İlaç sektöründe kullanılacak bitki sayısı 500'den fazladır. Ama bu alanda süs bitkisi olarak kullanılacak en az 400 tür bitki var. Bu bitkileri bahçelerde kullanabiliriz. Amacımız, bu bitkileri iyi tanımak ve halkın hizmetine sunmak. Yurt dışından alınan bitkileri kendimiz üretmek ve yurt dışına biz satmak istiyoruz. Bu alan süs bitkileri bakımından çok zengin bir yere sahip. Süs bitkilerini ülkemize getirmek için çok para harcıyoruz. Bu parayla burada birçok kişiye iş imkanı sağlayabiliriz.''

Bitkilerin ilaç sanayisine kazandırılmasına yönelik çalışmalar yapacaklarını anlatan Zeynalov, ''Eğer üniversite olarak bir ekip kurabilsek bu bitkilerin kimyasal içeriklerini inceleyerek dünya ilaç sanayisine bitki verme kapasitesine sahip olacağız. Kendi memleketimizin dışında bu bitkileri başka ülkelere de satarız. Bunların hepsini yaparsak o zaman Ağrı Dağı ülkemize büyük katkı sağlamış olur'' diye konuştu.

Zeynalov, Ağrı Dağı'nda geven bitkisinin 10, ters lalenin 3 değişik türünü bulduğunu belirterek, ilkbaharda araştırmalarının devam edeceğini, bitkilerden birine de Ağrı Dağı Kazan Kulpu adını verdiğini kaydetti.

''Ağrı Dağı'nda su samuru da yaşıyor''

Ağrı Dağı'na bakıldığında uzaktan çok kuru göründüğünü vurgulayan Doç. Dr. Zeynalov, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Küçük Ağrı Dağı'nın tam üstünde sürüyle dağ keçileri var, kuş çeşitleri oldukça fazla. Burada 200'den fazla kuş çeşidi var. Bu kuşların bir kısmı göçebe. Kuşların bir kısmı yerli kuşlar olarak sürekli orada kalıyor. Hatta leylekler kışın burada kalabiliyor. Başka yere göç etmiyor. Burada yaşamını sürdürebiliyor. Yani bu da Ağrı Dağı'nın ne kadar geniş bir iklim yapısına sahip olduğunu gösteriyor. Hatta burada su samuru bile var. Bu tür hayvanların sayısı çok az ama burada mevcut bu hayvanlar. Bu hayvanın derisi çok değerli ve çok faydalı ama işte bu hayvanın nesli tükeniyor. Ama Ağrı Dağı'nın eteğinde bu hayvan mevcut ve yaşıyor''

Zeynalov, konuşmasını şöyle tamamladı:

''Bölgede çok sayıda böcek türü var. Bu böcekler sadece bu yöreye has türlerdir. Kertenkele türleri var. Bu da sadece bu bölgeye has bir hayvan türüdür. Ağrı Dağı engereği bu hayvan da sadece burada yaşıyor ve birçok yılan türü mevcut. Bu yılanlar da sadece burada yaşıyor. Ağrı Dağı her anlamda zengin bir yapıya sahip. Ama biz bunu değerlendirmiyoruz. Bir an önce ele alınması gerekiyor. Bütün bu özellikler ele alınıp işlenirse, memleketimiz açısından çok önemli bir kazanç sağlanmış olur, bu anlamda dünya bilim dünyasına çok büyük katkı sağlamış olur. Ben tek başıma bunu yapamam. Bir ekip lazım. Bu ekibi kurmaya çalışacağım. Bitkilerle beraber hayvanları da inceleyeceğim. Tarımın kalkınması için bu tür çalışmalara ihtiyaç var. Eğer bu çalışmaları yapabilirsek yurt dışına satabileceğimiz çok sayıda ürünümüz olur, umarım bunu başarırız.''