Anoreksiya nedir? Anoreksiya Nervoza hastalığı nedeniyle öldüğü ileri sürülen 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Gül Meral dikkatleri bu hastalığa çevirdi. Peki Anoreksiya hastalığına nasıl yakalanılır özellikleri ve tedavisi nedir? Detaylar haberimizde.

Erzurum’da Atatürk Üniversitesinde öğrenim gören 2. sınıf öğrencisi, yurt odasında ölü bulundu. 19 yaşındaki Gül Meral'in anoreksiya hastalığı yüzünden hayatını kaybettiği ileri sürüldü. 

Olay dün saat 21. 30 sıralarında Atatürk Üniversitesi kampüsünde bulunan Aziziye Kız Yurdunda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı 2. sınıf öğrencisi Gül Meral, oda arkadaşı E.S. tarafından yatağında hareketsiz bulundu. Meral'i uyandıramayan E.S., durumu güvenliğe bildirdi. Yurda çağrılan ambulansla hastaneye kaldırılan Meral’in hayatını kaybettiği belirlendi. 40 kilo civarında olduğu belirtilen Gül Meral'in cenazesi, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için Adli Tıp Kurumuna kaldırıldı. Otopsi ardından Meral'in cenazesi, ailesinin yaşadığı Erzincan'a gönderildi.

Gül Meral yarın Erzincan’da öğle namazına müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Terzibaba Mezarlığında toprağa verilecek.

ANOREKSİYA NEDİR?

Anoreksiya Nervoza, özellikle genç kadınlarda görülebilen, yemek yememek, çok az uyumak, buna rağmen çok aktif olmakla beliren psikolojik bozukluk.

Bu hastalık genellikle ergenlik döneminde, nadiren de erişkin çağında başlar. Çok genel olarak denebilir ki, aşırı zayıflama tutkunu her bireyde oluşabilir.

Bu durum genellikle kişinin çok şişmanladığı kanısı ile mübalağalı bir şekilde rejim uygulaması ile başlar, önceleri kontrol edilebilen iştah bir süre sonra yok olur ve zayıflama normal ölçüleri aşar. Çağın hastalığı olarak adlandırılan yeme bozukluğu sendromu olan ‘Anoreksiya Nervoza’, sadece genç kızlarda değil, artık erkeklerde de görülüyor. Tedavisi zor olan vakalarda hayatî tehlike söz konusudur.

BELİRTİLERİ NELERDİR?

Ayrıca anoreksiya yoğun psikolojik sorun yaşayanlarda da görülebilir. Diyet yapma, kilo verme takıntısı olmayan insanlarda dahi çok problemli bir hayat yaşama evrelerinde yeme bozukluğu söz konusudur. Ailevî, okul, iş, veya duygusal konularda çöküntü yaşayanlar yemek yemeyi reddeder, zorla yediği takdirde çıkarır. Sonuç olarak kısa vadede çok kilo kaybetme söz konusudur ve bu hastalığın bütün etkilerini yaşarlar. Sorunların çözülmesiyle birlikte yeme sorunları da ortadan kalkar; ancak bu evre içerisinde ciddi ve kalıcı fizyolojik sorunlar yaşayabilirler.

ANOREKSİYA NEDENLERİ

Anoreksiyanın nedeni tam olarak bilinmemektedir. Anoreksiya nevroza; biyolojik, psikolojik ve çevresel faktörlerin kombinasyonu ile oluşmaktadır.

Biyolojik faktörler: Anoreksiyanın nedenleri arasında genlerin etkisi henüz kesinleşmemiştir. Ancak genler bazı insanları anoreksiyaya karşı daha savunmasız hale getirebilir. Anoreksiyalı kişiler genellikle mükemmeliyetçi, duyarlı ve azimli kişilerdir. Bu da genetik eğilimler ile dolaylı olarak ilişkilidir.

Psikolojik faktörler: Kişinin bazı duygusal özellikleri anoreksiyanın gelişimine etki edebilir. Kişinin sürekli depresif olmak, obsesif kompülsif kişilik bozukluğunun varlığı anoreksiyaya etki edebilir. Bu kişiler kilolarını takıntı hale getirerek anoreksiyaya etki edebilir.

Çevresel faktörler: İnce olmanın toplum tarafından moda olması özellikler ergenlik dönemindeki gençleri etkiler. İnce olmak avantaj olarak görülür. Gençlerin bu düşüncelerini artist ve mankenlere benzeme isteği daha da arttırır. Gençler hangi genetik özellikte ve aile özgeçmişinde olduklarını doğru değerlendiremez ve ince kalmak konusunda takıntılı hale gelir. Anoreksiya gençler arasında en sık görünen 3’üncü kronik hastalıktır.

Anoreksiyada risk faktörleri ise şunlardır:

Kadın olmak,

Ergenlik döneminde olmak,

Genetik faktörler,

Aile öyküsü,

Hızlı kilo alıp vermek,

Popüler kültürün etkisi altında kalmak.

ANOREKSİYA TEDAVİSİ

Anoreksiya tedavisi zor ve uzun sürelidir. Anoreksiyalı kişiler genellikle tedaviye kendi başlarına yönelmez. Başka branştan hekimlerin yönlendirmesi sonucu psikiyatristlere gelirler. Anoreksiya tedavisinde öncelikle kişi ve hekim arasında güven ilişkisi sağlanmalıdır. Daha sonra kalıcı ve etkin iş birliği devreye girer. Hekim, hastanın kendisi ve ailesi ile yakın temas kurar. Ailenin dinamikleri ve kişinin ayrıntılı hikayesi alınır. Ailenin iş birliği son derece önemlidir. Anoreksiyalı kişilerin yüzde 50-60'ında depresyon görülür. Beden algısı bozukluğu ve depresyon tedavisi için hekim tarafından ilaç tedavisi planlanır. Antidepresan ilaçlardan yararlanılır. Kişinin psikoterapi sürecinde beslenme ve kilo alma konusu öncelikle yer alır. Duygusal çatışmaların, kaygıların, korkuların ele alınması kişi ile doktorun ilişkisini daha güvenilir kılar.