Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Serkan Süren, artan toplumsal şiddetin gizli mağdurunun çocuklar olduğunu söyledi.
Medical Park Samsun Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Serkan Süren “Ülkemizde son dönemde yaşanan darbe girişimi ile toplumsal şiddet içeren olaylar, kitle iletişim araçları aracılığıyla evlerimize kontrolsüzce ve daha yoğun bir şekilde girmeye başlamıştır. Duruma alışmaya çalışan, hızlı değişimleri kaçırmak istemeyen biz yetişkinler, hem televizyon hem de sosyal medya ile çok daha fazla meşgulüz. Hal böyle olunca medya araçları ve aile içinde ülke koşullarına yönelik tekrarlayan konuşmalar ile çocuklarımızın şiddeti, defalarca ve uzun süreler yaşatılması kaçınılmaz olmakta” dedi.
Dr. Serkan Süren şöyle devam etti: “Daha iyi ebeveyn olabilme çabasındaki birçok anne babanın, şiddetin her türlüsünün (aile içi, akran, öğretmen) çocuklar üzerindeki olumsuz etkilerinden şüphe duymayıp, davranışlarını bu doğrultuda düzenlemeye çalışırken, şiddetin bu yeni bulaş yolunu henüz, önemli bir tehdit olarak algılamadıkları görülmektedir. Bu yanılsama ile gerekli önlemler alınmadığı takdirde, uzun dönemde kaygı bozukluğu, öğrenme sorunları ve sosyal iletişim bozukluklarının daha sık görülmeye başlanması şaşırtıcı olmayacaktır. Daha da önemlisi şiddet davranışını zihninde normalleştiren, şiddete karşı duyarsızlaşan ve kabul edilebilir sosyal bir davranış olarak benimseyen toplumda; kadına şiddet, trafikte şiddet, akrana şiddet, kardeşine şiddet; kısacası sorunların çözümü için şiddetin öncelikli yol olarak kullanılmasının artması kaçınılmaz olacaktır.”
Çocuğun sağlıklı gelişimi ve öğrenebilme becerisinin, merak etme güdüsünün varlığında çevresini keşfetmek ve tanımak için harekete geçmesi ile mümkün olduğunu belirten Uzm. Dr. Serkan Süren “Güvende olma ve hissetme gereksiniminin sürekli ve yoğun olarak ihlal edilmesi, çocuğun çevresini keşfetmekten korkup, dış dünyaya açılmaktan vazgeçmesine neden olabilir. Oyunlara, etkinliklere, çevresinde olup bitenlere ilgisini kaybeden çocuk, yeterince öğrenebilme becerisini geliştiremeden okul hayatına atılmak zorunda kalabilir” diye konuştu.
Asker/polis figürlerinin istenilen meslek değil, korkutucu öğeler olarak resmedilmeye başlandığını söyleyen Dr. Süren “Çocuklarda şiddetin olumsuz etkileri; değişen davranışlar, çizilen resimler ve oynanılan oyunlardaki şiddet öğeleri ile kendini gösterebilir. Huzursuzluk, anneye yapışma, karın ağrıları, uyku ve yeme alışkanlığında ani değişiklikler, alt ıslatmaya yeniden başlama en sık rastlanılan davranışsal değişimlerdir. Büyüdüklerinde; asker veya polis olma isteklerini gösteren resimler yapan çocuklarımızın, ’korktuğun bir anın resmini çiz’ dediğimizde benzer figürleri kullanmaya başlamaları, son dönemde polikliniğimde sıkça gözlemlediğim bir durum haline gelmiştir. Bu değişim tahmin ettiğimizin ötesinde bir etkilenimin göstergesi ve daha duyarlı olunması gerektiği ile ilgili bir uyarı olarak değerlendirilmelidir” açıklamasında bulundu.
Alınabilecek önlemler hakkında bilgi veren Dr. Serkan Süren şunları kaydetti: “Maruziyeti azaltmak: Çocuklar çok iyi gözlemcidirler. Dinlemediklerini sandığımız birçok şeyin farkındadırlar. Sürekli açık tutulan televizyon ekranları ülke gündemi veya diğer travmatik yaşantılara maruziyet, için en önemli risk faktörü olduğundan, olabildiğince televizyon izleme azaltılmalıdır. Anne babaların kendi ruh sağlıklarını koruması: Mevcut toplumsal travmalarla ebeveynlerin ruhsal sağlığı etkilenmişken, daha depresif, umutsuz, karamsar iken, çocukların bu durumu daha fazla içselleştireceği unutulmamalıdır. Uçak seyahatlerinde ‘oksijen maskelerini ilk kendinize sonra çocuklarınıza takın’ söylemine benzer şekilde ruhsal bütünlüğü sağlam, sağlıklı çocuklar yetiştirebilmek, öncelikli olarak ruh sağlığı yerinde anne babaların varlığında mümkündür. Aile içi şiddetin önlenmesi: Ebeveynler arasında olabilecek sözel ve fiziksel şiddet içeren münakaşalar çocuğun kendini en huzurlu hissetmesi gereken aile ortamında bile güvenliğini sorgulamasına neden olur. Huzursuzlukları olabildiğince yansıtmamaya çalışmak alınması gereken en önemli tedbirlerden birisidir.”
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzm. Dr. Serkan Süren “Çocuğuna ilgi, sevgi, alaka gösterebilen bunun için özel zamanlar ayırabilen, duygusal olarak ulaşılabilir, ebeveynlerin varlığı hiç şüphesiz çocuğun şiddet ile başa çıkabilmesinde, en olumsuz şartlarda bile en önemli koruyucu etkendir” şeklinde sözlerini tamamladı.