Toplumda bel-bacak ağrısı denince akla önce bel fıtığının geldiğini ifade eden uzmanlar, sakroiliak eklemlerin pek bilinmemekte olduğunu söyledi. Türkiye’deki tıp doktorları arasında da pek bilinmeyen ve teşhis edilmeyen bu eklemlerin fonksiyon bozukluğunun aslında bel fıtığından daha sık gözlenmekte olduğunu belirten Fizik Tedavi ve Manipülasyon Uzmanı Dr. Ali Şahabettinoğlu, “Leğen kemikleri ve sağrı kemiği arasındaki bu eklemlerin disfonksiyonu yani fonksiyonunun bozulması neticesinde, kişide bel veya bel-kalça ağrısı şikayetleri oluşmaktadır. Sakroiliak sendromlu hastada ağrı çoğunlukla alt bel ve kalça üzerindedir. Ağrı nedeni ile yürüyüş bozukluğu tanımlayabilirler. Bacaklar arasında boy farkı oluşabilir. Bir bacağın diğerinden kısa olması, bir yandan yürüyüş bozuklukları ve ayak burkulmalarına sebebiyet verebilirken diğer taraftan da zamanla omurganız üzerinde denge ve duruş bozukluklarına da neden olmaktadır. 1 santimetrelik kısalığı vücut tolere edebilirken, daha fazla kısalık olduğunda pelvis veya omurga bir tarafa doğru hafifçe eğrildiği için ileride bu durum yavaş yavaş dengeyi bozarak zamanla pelvisin bir tarafının yukarı doğru kalkmasına ve omurgaya dengesiz yük binmesine neden olabilir” diye konuştu.
BACAK BACAK ÜSTÜNE ATANLAR DİKKAT
İstatistiklere göre, hiçbir şikayeti olmayan insanların yüzde 20’sinde de bacaklarda boy farkı olabildiğini belirten Şahabettinoğlu, “Bacaklar eşit değilse, boy farkının anatomik mi yoksa fonksiyonel bir kısalık mı olduğunun, pelvik distorsiyonun olup olmadığının hekimce kontrol edilmesi gerekir. Ayrıca duruş bozukluklarının herhangi biri başladığında zamanla diğerlerinin de zincir reaksiyon şeklinde oluştuğunu ve kas-iskelet sisteminin diğer bölgelerinde de rahatsızlıkların başlayabilir. Bir düşme sonrası veya uzun süreli bacak bacak üstüne atan kişinin sakroiliak ekleminde fonksiyon bozukluğu ve bacaklarda eşitsizlik olduğunda, bunun zamanla bel fıtığı, skolyoz, boyun fıtığı, çene sorunları, migren ve psikolojik sorunlara kadar ilerleyebilir” dedi.
Bel ve boyun fıtıklarının yüzde 98’inin ameliyatsız elle tedavi edilerek iyileşebileceğinin altını çizen Şahabettinoğlu, manipülasyonun masajla karıştırılmaması gerektiğini de sözlerine ekledi.