Çoğu zaman yaşlanmaya bağlı olarak omurganın yıpranması ile ortaya çıkan “Dar Kanal” rahatsızlığının çeşitli sebeplerden dolayı erken yaşlarda da görülebileceğini ifade eden Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Alper Kaya, bu rahatsızlığın damar hastalıkları ile karışabildiğini söyledi.
Kaya, ”Dar kanal omurgamızdaki yıpranma nedeniyle oluşur. Dolayısıyla yaşlanma en önemli nedenidir. Ancak bazen genetik faktörlere, yüksek glisemik diyet ya da aşırı karbonhidratlı diyet gibi beslenme şekillerine, sigara ve alkol gibi alışkanlıklara bağlı olarak erken yaşlarda görülebiliyor. Erken yaşlarda görülmesinin bir diğer önemli nedeni de yaşam tarzımızdaki çevresel faktörler. Rutubetli ortam, ağır işlerde çalışma bunların başlıcalarıdır. Yıpranma sonucu omurgadaki diskler bozulmaya, kemik dokuda çıkıntılar oluşmaya, bağ dokusunda kalınlaşmalar ve yırtılmalar oluşmaya başlayarak içerisinden geçen omurilik kanalını daraltıp omuriliği sıkıştırmaya başlar” dedi.
Dar Kanal rahatsızlığının felç riski taşıdığına değinen Prof. Dr. Alper Kaya, ”Dar kanal belirtilerini 2 grupta değerlendirmek gerekir. Boyun bölgesinde olan dar kanalın (servikal spinal stenoz) belirtileri ve bel bölgesinde olan dar kanalın (lomber spinal stenoz) belirtileri olmak üzere. Boyun bölgesinde; boyunda ağrı, tek ya da her iki kolda şiddetli ağrı, güçsüzlük, uyuşukluk şikayetleri olur. Tedavi edilmediğinde şikayetler artarak kollarda felce kadar gidebilen ciddi sorunlar ortaya çıkar. Bel bölgesi ise; bel ağrısı, tek ya da her iki bacakta ağrı, uyuşukluk ve güçsüzlük şikayetleri ile başlar. Daha ilerleyen dönemlerde yürümekle artan şiddetli bacak ağrısı, yürüme mesafesinin giderek kısalması ve oturup dinlenme ihtiyacı ile en sonunda bacakların tam felcine kadar gidebilen durumlar söz konusu olabilir.”şeklinde konuştu. Dar Kanal muayenesi ve tanısına da değinen Prof. Dr. Alper Kaya,”Dar kanal tanısı muayene bilgilerine ek olarak omurga ve omuriliğe yönelik yapılan MR ve tomografi görüntülemeler ile konulur. Aynı zamanda kollara ve bacaklara yapılan EMG testleri de tanıda yardımcı yöntemler olarak kullanılabilir. Özellikle kollara ya da bacaklara giden atar damar hastalıkları benzer şikayetler yaptığı için karışabilir. Ancak kolların ya da bacakların atar damarları doppler ultrasonografi ile incelenerek ayırım kolaylıkla yapılabilir” ifadelerini kullandı.
Önce egzersiz ve fizik tedavi, olmuyorsa ameliyat
Dar kanal rahatsızlığında tedavi sürecinde dikkat edilmesi gerekenlere değinen Prof. Kaya, ”Bu hastalığın basit formlarında ve başlangıçta ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar, egzersizler, fizik tedavi gibi yöntemlerle tedavisi yapılır. İlerleyen dönemlerde bu tür tedavilerden fayda görmeyen ve muayenede fonksiyon kaybı gözlenen hastalarda ameliyatla tedavi yöntemleri devreye girer. Ameliyatta en son varılan tedavi yöntemi sorun hangi bölgedeyse boyunda ya da belde mikroskop altında omurilik kanalının tam olarak rahatlatılması işlemi yapılır. Bu işlemi takiben eğer hekim gerekli görürse sorunun bulunduğu boyun ya da bel bölgesinde titanyum vidalar ile (halk arasında platin diye bilinir) omurgayı destekleyici sabitleme işlemi yapılarak ameliyat bitirilir. Bu ameliyat eğer doğru hastada, tecrübeli bir cerrah tarafından yapılırsa yüz güldürücü sonuçlar verip bir daha nüks etmesini engelleyebillir. Ameliyat olan yerden tekrarlama olasılığı yoktur, ancak çok nadiren uzun dönemde, ameliyat bölgesine komşu omurga aralığından yeni daralmalar gözlenebilir ve bu bölgenin de yeniden ameliyat edilerek sisteme dahil edilmesi gerekebilir. Ameliyat sonrası kilo almamak, çok ağır yükler altına girmemek ve egzersizleri yapmak dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardır” dedi.