Türkiye Alzheimer Derneği İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Nil Tekin, her unutkanlığın bunama belirtisi olmadığına dikkat çekti.
İzmir Üniversitesi Fizyoterapi Kulübü tarafından İzmir Üniversitesi Necdet Doğanata Sağlık Yerleşkesinde, ’Yaşlılık, Alzheimer ve Fizyoterapi’ isimli bir panel düzenlendi. Panelde, nüfusunun yüzde 8,2’sinin 65 yaş üzerinde olan Türkiye’nin, giderek daha yaşlı bir toplum haline dönüştüğü belirtilerek, günümüzde unutkanlık şikayeti yaşayan herkesin bunamış olarak görülmemesi gerektiği de vurgulandı.
Günümüzde birçok insanın şikayet ettiği unutkanlık ve Alzheimer konularına değinen Türkiye Alzheimer Derneği İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Nil Tekin, Alzheimer’ın teşhisi zor bir hastalık olduğunu söyledi. Sanılanın aksine her unutkanlığın bunama belirtisi olmadığına da dikkati çeken Tekin, beyin işlevlerindeki yavaşlamaya bağlı olarak, belli ölçülerde unutkanlık olmasının ve karmaşık problemleri çözmek için daha fazla zamana ihtiyaç duyulmasının doğal bir durum olduğuna vurgu yaptı.
ALZHEİMER’DAN NASIL KORUNURUZ?
Alzheimer hastalığından korunmak için alınabilecek önlemlerle ilgili çeşitli önerilerde bulunan ve Alzheimerlı hastaların tedavisi ile fonksiyonelliklerinin artırılmasında fizyoterapistlerin çok önemli roller üstlendiğini belirten Doç. Dr. Tekin, şunları söyledi:
"Zihinsel olarak zorlayıcı ve ilginç aktivitelerle meşgul olun. Kademe kademe yeni bilgiler öğrenin. Beynin bilgi ve deneyimleri uzun süreli hafızaya kaydedebilmesi için yeterli bir uyku uyuyun. Stres, kişilerde dikkat, konsantrasyon ve hatırlamayı bozar, bu nedenle stresi azaltın. Fiziksel aktivitelerinizi sürdürün. Egzersiz yapın. Sosyal ilişkiler içerisinde olun. Araştırmalar geniş ve çeşitli sosyal ağ içerisinde olan kişilerin daha sağlıklı kaldığına işaret ediyor."
"YAŞLILIK HASTALIK YA DA ÖLÜM SEBEBİ DEĞİL"
Tıp ve teknolojide yaşanan gelişmeler ve eğitim seviyesinin yükselmesine bağlı olarak yaşam süresinin uzamaya başladığını anlatan Ege Geriatri Derneği Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Sevnaz Şahin, Türkiye’de yaşam süresinin erkeklerde ortalama 79 kadınlarda ise ortalama 75 yıla çıktığını ifade etti.
Sağlıklı yaşlanmanın mümkün olduğunu, yaşlanmanın hastalanmak için bir kriter olmadığını vurgulayan Şahin, "Eskiden yaşlılık bir hastalık olarak görülüyordu fakat yaşlılık sadece doğal bir yaşam süreci, tek başına hastalık ya da ölüm sebebi değil. Altında mutlaka başka nedenler de olmalı" diye konuştu.
Tüm dünyada 65 yaş üzerindeki kişilerin yaşlı olarak kabul edildiğini belirten ve günümüzde Türk toplumunun yüzde 8.2’sinin 65 yaş üzerinde olduğunu hatırlatan Sevnaz Şahin, "Avrupa nüfusu Türkiye’ye göre daha yaşlı olmasına rağmen biz de artık yaşlı bir toplumuz. Bu nedenle geleceğe bakışımızı, planlarımızı, meslek seçimimizi ve çalışma alanlarımızı buna göre belirlemeliyiz" dedi.
"EGZERSİZ HAYATA BAĞLILIĞI ARTIRIYOR"
İzmir Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Müdürü Yrd. Doç. Dr. Mehmet Özkeskin ise, yaşlı hastalarda iyileşme süreçlerinin gençlere göre daha uzun sürdüğüne, buna çeşitli faktörler ve kronik hastalıklar eklendiğindeyse, yaşlıların bakım ve tedavilerinin daha da zorlaştığına değindi. Özkeskin, yaşlıların yaşam kalitelerini artırmak için multidisipliner programlar olduğunu, burada hasta ailelerine de büyük iş düştüğünü dile getirerek, özellikle egzersiz çalışmalarının yaşlıların hastalıklara yakalanma riskini azalttığını, psikomotor becerilerini, dengelerini ve hayata bağlılıklarını ise artırdığını belirtti.