Medical Park Gaziantep Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Uzm. Dr. Neslihan Şahin, Emosyonel (duygusal) yeme bozukluğu hakkında bilgi verdi.
Olumlu ya da olumsuz emosyonel (duygusal) uyarının yeme davranışı değişikliklerine yol açtığı; öğün sıklığı, ne tüketildiği ve ne miktarda tüketildiği ile ruhsal durumun yakın ilişkisi olduğu bilinmektedir. Bu nedenle duygusal yeme davranışı normal kilolu olup da diyet yapan, aşırı kilolu bireyler ile ergenler ve çocukluk çağı yaş grubuyla yapılan çeşitli araştırmalara konu olmuştur. Gerek ruhsal bozukluklara eşlik eden iştah değişiklikleri, gerekse aşırı kilolu ya da zayıf olmanın ruhsal duruma etkisi ve çağımızın önde gelen sağlık sorunlarından obezite ile mücadele amacıyla duygusal beslenmenin önemine dikkat çekmek gerekir. Medical Park Gaziantep Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Uzm. Dr. Neslihan Şahin, Emosyonel (duygusal) yeme bozukluğu hakkında bilgiler verdi.
Beslenme açlık duygusunu bastırmak değildir
Beslenmenin açlık duygusunu bastırmak, karın doyurmak ya da canının çektiği şeyleri tüketmek olmadığını belirten Uzm. Dr. Neslihan Şahin, “Beslenme, tanımı gereği sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam fonksiyonlarını sürdürmek için vücudun gereksinimi olan besin öğelerini yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır. Diğer davranışlar gibi yemek yeme de bir davranış şeklidir ve öğrenilerek geliştirilebilir, değiştirilebilir. Duygusal ve fizyolojik açlık arasındaki farklara bakıldığında gösterilen; duygusal açlığın ani oluştuğu, fizyolojik açlığın ise giderek, yavaş yavaş oluştuğu, duygusalaçlığın özel bir gıdaya (pizza, dondurma gibi) yönelik oluştuğu, fizyolojik açlığınsa seçeneklere açık olduğu, duygusal açlığın istenen gıdayla hızlıca tatmin olacağını hissetmesi, fizyolojik açlığınsa bekleyebileceği, ertelenebileceği, duygusal açlığın midedeki doygunluğa ulaşmakla sonlanmayacağı, fizyolojik açlığın ise midedeki doluluk hissiyle ortadan kalkacağı, duygusal yemenin ardından suçluluk hissedilebileceği, fizyolojik açlığın giderilmesiyle bu durumun oluşmayacağıdır” dedi.
Yeme davranışı sadece beslenme değildir
Uzm. Dr. Şahin şunları kaydetti:
"Psikolojik olarak incelendiğinde yeme davranışı yalnızca beslenme olayını ifade etmemektedir. Özellikle neşe, üzüntü, öfke ve kaygı gibi duyguların yeme davranışı üzerine etkileri bulunmaktadır. Olumsuz duygular ve stres halinde gözlenen fizyolojik tepkiler yemek sonrası oluşan tokluk hissine benzediği için olumsuz duygular karşısında gıda alımının azalması gözlenebilir. Bazı kişilerde ise aynı duygular bir tür rahatlama ve “doyum” sağladığı için aşırı gıda tüketimine yol açabilir. Özellikle yeme bozukluğu olan kadınlarda, obez bireylerde, normal kilolu olup diyet yapan kişilerde bu aşırı yeme tepkisi görülmektedir. Duygusal yemenin her zaman olmamakla birlikte sıklıkla olumsuz duygular tarafından tetiklendiği-bu duygulara öfke, korku, kaygı, üzüntü örnek olarak verilebilir. Gizlice yapıldığı ve dış ortamlardan ziyade evde yapıldığı araştırmalarla gösterilmiştir. Duygusal yeme aynı zamanda düşük benlik saygısı, yetersizlik duyguları ve yeme bozukluklarıyla ilişkilendirilmiştir. Kilo kontrolü düşük ve Beden Kitle İndeksi (BKİ) yüksek kişilerde yeme davranışı duygulardan daha fazla etkilenmektedir. Tüm bunların ışığında yeme davranışının kişilerde olumlu ya da olumsuz duygularla etkilenip değişebileceği bilindiğinden bu davranış değişiklikleri ciddi sağlık sorunlarına dönüşmeden bireylerin uzman görüş ve yardımı almaları önemlidir. Ayrıca kişiye uygun tedavi planı belirlenmesi açısından psikiyatrik başvurularda yeme davranışının sorgulanması gerekli ve yönlendiricidir."